Asgari ücrette ilk kez bu kadar net konuştu

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, TBMM'de yaptığı konuşmada Asgari ücret beklentisi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Bilgin, "Kamuoyunun beklentisi 8 bin liranın üzerinde. Çeşitli rakamlar var, çalışmalar sürüyor" dedi.

Yeni yıla yaklaşırken Türkiye’de milyonlarca çalışan yeni asgari ücreti merakla beklemeye başladı.

Kamuoyunda asgari ücret ile ilgili bazı tahminler olsa da vatandaşın gözü kulağı hükümette.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, konu ile ilgili TBMM’de bazı açıklamalarda bulundu.

Asgari ücret beklentisi ile ilgili konuşan Bilgin, “Asgari ücrette ortalama kamuoyunun beklentisi 8 bin lira üzerinde çıktı. Asgari ücretlilerin beklentisi 7600 TL. Büyükşehirlerde bu rakamlar daha yüksek. Asgari ücrette çeşitli rakamlar var. Komsiyon çalışmaları sürüyor. Asgari ücretli çalışanların toplamı yüzde 38 civarında. Asgari ücret düzenlemesi sadece asgari ücretlileri ilgilendiren bir durum değildir” dedi.

Bakan Bilgin, binlerce vatandaşın beklediği EYT konusu ile ilgili de açıklamalarda bulundu.

EYT konusunun en önemli konulardan biri olduğunu söyleyen Bilgin, "Bu konunun uzamasının nedeni herkesi dinliyoruz. Şimdi odaları dinliyoruz. Bu işverenleri de yakından ilgilendiriyor. Mali yükünün de olduğunu söylüyorlar" dedi.

Bilgin, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:

Yaş sınırını öteleyen diyenler de oluyor. 8 Eylül 1999 öncesi çalışanları bu kapsıyor. Ancak dijitale aktarılmayanlar var. Bunu halletmeye çalışıyoruz. İnşallah bu Ocak ayına sarkmaz ve bu ay Meclis’e gelir. En kapsamlı düzenlemeyi yapacağız.

Burada temel kriterler 3 tane. Bunlar yaş şartı olmasaydı emekli olan kişisini açıklamıştım. Bunu açıkça ifade etmek isterim ki biz en kapsamlı şekilde bu düzenlemeyi yapmaya çalışıyoruz.

Bakan Bilgin konuşmasının devamında şunları söyledi:

"Endüstriyel toplumda çalışma ilişkileri dediğimiz zaman endüstri ilişkileri bizim temel bir kavramımız haline gelmektedir. Bu kavramın içinde endüstri ilişkilerinde özellikle işçi-işveren ilişkisi önemlidir.

İşçi-işveren ilişkilerinde biz devlet olarak nerede duruyoruz? Bu soru bizim Cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren bunu sık sık söylüyorum fert başına düşen milli gelirin 58 dolar olduğu zamandan itibaren devlet emekçilerinin, çalışanlarının hukukunu kendi şartları içerisinde düzenleyecek tedbirleri hep almaya gayret etmiştir.

Bu kıdem tazminatı olarak bildiğimiz emekçilerimiz için önemli olan bir müessese 1936 tarihinde çıkan bir kanuna referans vermektedir. Çalışanlarını, emekçilerini koruyan bir sosyal devlet anlayışına dayanmaktadır.

Modern toplumda sendikalar en önemli kurumdur. Sendikalar şu varsayım üzerine kurulmuştur; Sermaye kendiliğinden güçlüdür. Sermayenin gücünü dengeleyecek bir imkan olarak sosyal devlet sendikal özgürlüğü ve emekçilerin örgütlenmesi ilkesini benimsemiştir.

Dolayısıyla emekçilerin örgütlenmesi, işçilerin örgütlenmesi ve sendikal özgürlükleri kullanması onları işverene karşı eşit hale getirecek bir müessese olarak teorik olarak düşünülmüştür. Bunu yaşatmak bu eşit ilişki iklimini oluşturmak bizim Çalışma Bakanlığının görevidir."

Odatv.com