Amerikanın keşfinden, kuruluşuna, oradan güneyli kuzeyli savaşına kadar uzanan bir katliam zincirinin faillleri olarak batılılar bu gün de dünyanın neresinde haksızlık ve hukuksuzluk, katliam ve sömürü varsa hepsinin altında bu zulüm imparatorluğunun  kirli ve kanlı elleri var.

‘’Bir suda iki balık kavga ediyorsa oradan 5 dakika önce ince bacaklı bir ingiliz geçmiştir’’ diyen Kızılderililer bu atasözleriyle durumu özetliyorlar.

Birinci dünya savaşı, 2. Dünya savaşı ve daha sonra Kore, Küba, Vietnam, Kamboçya, Somali, Sudan, Afganistan, Irak, Yemen, Libya ve şimdilerde de Suriyede fitnenin başını çeken yine bu katil zihniyettir.

İslam coğrafyasını karıştıran, birbiriyle savaştıran, zayıf düşüren ve sonunda onların üzerine leşkargaları gibi üşüşen akbabalar yine bunlar.

Ortadoğunun kalbine bir hançer gibi saplanan İsraili islam coğrafyasının başına bela eden, onu koruyan ve kollayan bir zulüm imparatorluğunun çocukları yine bu batılılar.

Bu zulüm imparatorluğunun liderliği 2. Dünya savaşından sonra ingilizlerden ABD’ ye geçti. Bu sınır tanımaz güç’ün bugün Rusya ile arası açık, Çin ile öldürücü bir rekabet içinde, Hindistanı daha ne kadar sömürürümüm hesabında, Avrupada boyunduruğu altına almadığı ülke yok, İslam coğrafyasının büyük bir kısmını ekonomik, siyasi, askeri, kültürel olarak işgal edilmiş durumda. Sınırsız bir hukuksuzluk içinde güç sarhoşu olmuş çılgın bir dev rolü oynamaya devam ediyor.

Güce sahip olmakla her şeye sahip olacağına inanıyor. Zulmü ve baskısı mazlumların, ezilenlerin sırtında bir kamçı gibi şaklamaya devam ediyor.

Her çağın bir Nemrudu, bir Firavunu, bir Ebu Cehili, bir Roması vardır. Bugün bu vahşi dev antik Romanın rolünü üstlenmiş ve bu rolü de başarıyla oynuyor. Ama, nereye ve ne zamana kadar?

ABD askeri ve ekonomik bir dev gibi büyük, ulu bir çınar gibi sağlam görünüyor ama gerçekte içini kurtlar kemirmiş köhne bir çınardan farksızdır. Ahlaki çöküş  ve hukuki olarak, sağlık kurum ve kuruluşları olarak, ekonomik olarak ve daha birçok alanlarda bitmiş tükenmiş bir vaziyette varoluş mücadelesi veriyor.

Sadece Çin Halk Cumhuriyetine olan borcu 1 trilyon 244 milyar dolar, Japonyaya olan borcu 1 trilyon 137 milyar dolar, Cayman Adalarına 265 milyar dolar, Suudi Arabistan' a olan borcu 123,6 milyar dolar…

En fazla ABD devlet senedine sahip diğer ülkeler arasında İrlanda, Brezilya, İsviçre, İngiltere ve Lüksemburg yer alıyor. Suudi Arabistan dünya sıralamasında en çok ABD devlet senedine sahip 13. Ülke.Türkiye ise 52 milyar dolarla ABD'nin borçlu olduğu ülkeler listesinde 24. sırada yer alıyor.

Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, dünyadaki devletlerin toplam borcu 63 trilyon dolar. ABD, Çin ve Japonya'nın toplam borcu ise, küresel hükümet borçların yüzde 58,5'ini teşkil ediyor.

Zulüm imparatorluğunun ekonomik yönü işte böyle berbat. Sosyal, kültürel, askeri siyasi yönündeki fakirliği ve insanlıktan uzaklığını da hesap edersek durumun vahametini varın siz düşünün.Kimse ekonomik ve askeri, sosyal ve kültürel gücüyle orantılı olarak büyük değildir. Büyüklük,  insan olmakta ve insanlığa insanca hizmet etmekte yarışmaktır.

Tarihte hiçbir devlet ve güçün zulümle abad olduğu görülmüş değildir.Zulümle iktidar olanların yıkılışı da güçlerine oranla çok yıkıcı ve gürültülü olmuştur.

ABD ve soyguncu batılı ortaklarının Ortadoğuda çevirdikleri dümenler bölge ülkeleri ve halkları tarafından adım adım takip edilmektedir.Artık bu imparatorluk ve onun şakşakcılarının oyunları fazla sürmez.

Birgün dananın kuyruğu kopacak ve emperyal güçler coğrafyamızdan silinip süpürülerek geldikleri yere geri gönderilecektir. İnşallah biz bu güzel günleri millet olarak göreceğiz. Çünkü milletimiz kendini millet yapan değerler etrafında birleşip büyük bir güç oluyor.

Arif Altunbaş, Haber 7