Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.76
Gram Altın
2509.22
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Eylül 2021

Zeybek Menderes'in dramı

Ali Adnan Ertekin Menderes, tarihler 1899 yılını gösterdiğinde Aydın’da dünyaya geldi. Aslen Kırım Türkeri’nden olup Aydın’a yerleşen Hacı Ali Paşa’nın torunu idi. Dedesinden kalma geniş toprakları vardı. Ailesi’ni veremden kaybetti Ali Adnan. Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru Kafkasya Cephesinde görevlendirildi. Kısa süre sonra harp bitince memleketine döndü. Burada toprak ağası olacaktı; çiftliğin tecrübeli kahyası ona bir bey nasıl olunuru öğretti. Kurtuluş Savaşı’nda yöresini Yunan işgal edince topraklarını savunmak için silahlandı ve Ay Yıldız Çetesi kurarak Yunan’a karşı vatan savunması yaptı. Memleket işgalden kurtulduktan sonra yaşantısı devam etti. Artık evlenme çağına gelmişti. Ali Adnan, İzmir’in tanınmış zengin ailelerinden birinin kızı olan Berrin Hanımla evlendi. Bu evlilikten üç erkek çocuğu dünyaya geldi. Eşi Berrin Hanım’a politikaya girmeyeceğine dair söz vermişti ama siyasetin cazibesi ağır bastı.

Ali Adnan Menderes siyasette

ALİ ADNAN MENDERES SİYASETTE_684a6030e0ba03142f3227c550af70b3.jpeg

1930 tarihinde Ali Fethi Okyar’ın kurduğu muhalefet partisi olan Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın Aydın İl Başkanlığı görevine getirildi. Artık siyasete girmişti. Serbest Cumhuriyet fırkası üç ay yaşayabildi daha sonra kapatıldı. Ali Adnan, Aydın İl Başkanlığı sırasında Mustafa Kemal Atatürk’ün dikkatini çekti. Bundan sonra CHP’de siyaset yapmaya başladı. CHP’den milletvekili seçildi. 1945’te Avrupalı Devletler, Türkiye’nin Birleşmiş Milletlere girmesi için çok partili hayata geçmesini istedi ve Türkiye 1946’da çok partili hayata geçti. Çok Partili dönem başlayınca ilk kurulan Parti Milli Kalkınma Partisi idi sonra ise Demokrat Parti kuruldu. Ali Adnan Menderes, Celal Bayar, Refik Koraltan, Fuat Köprülü CHP hükümetinin çıkardığı Toprak Kanununa muhalefet ederek 4’lü takrir ilan ettiler. Bundan sonra CHP’den ayrılarak 7 Ocak 1946’da Demokrat Partiyi kurdular. Demokrat Parti 1946’da kurulduktan sonra seçimlere girdi ancak seçim kanunu Demokrat Parti’nin önünde engeldi. Çünkü tek parti yönetiminde seçimlerde açık oy gizli tasnif sistemi vardı. Bu demokrasi ile bağdaşmayan bir durumdu. Demokrat Parti bu duruma itiraz etti. Bu sistemi protesto ederek ara seçimlere katılmadı. CHP hükümetine seçim kanunun değişmesi koşulu ile seçimlere katılacağını bildirdi.

‘Yeter! Söz milletin!’

Yeter! Söz milletin!’_28a36990a0157398182c44f40cfddc37.jpeg

Seçim kanunu 1950 yılında değişti. 14 Mayıs 1950’de yapılan serbest seçimlerde tek parti CHP’nin iktidarından ve iktidarın yönetiminden bıkan millet Demokrat Parti’nin seçim sloganında ‘Yeter Söz Milletin’ diyerek hür iradesi ile yüzde 54 ‘lük rekor bir oy oranı ile Demokrat Parti’yi iktidara taşıdı. Bu CHP için büyük bir hüsrandı. Bu seçimle CHP’nin 27 yıllık iktidarı son buldu. Halk, Demokrat Partiye büyük teveccüh gösterdi. Adnan Menderes Başbakan oldu. Başbakan olduktan sonra ilk icraatı Ezanı Türkçe okutan kanunu değiştirerek 18 yıl aradan sonra yeniden aslından okutmaya başlatması oldu. Belki de Zeybeğin en büyük suçu(!) bu idi. Bu olaydan sonra cunta, hükümete darbe yapmayı planlamaya başladı.

Halkın gözdesi Demokrat Parti

Halkın gözdesi Demokrat Parti_6fcd0a1ad3c0fea6ae4e1fc70682b421.jpeg

Demokrat Parti 1954 ve 1957 seçimlerini de kazandı. 57 seçimlerinde oy oranı düşse de iktidar olmayı başardı. Adnan Menderes hükümetleri Türkiye’de büyük bir değişim ve dönüşüm yapmaya başladı. Büyük atılımlara girişti. Eğitim, sağlık, sanayi ticaret alanlarında büyük yatırımlar yapmaya ülkeyi kalkındırmaya başladı. Bu dönemde ülke şantiye haline döndü. Barajlar, yollar, hastaneler, üniversiteler, büyük sanayi tesisleri kuruluyordu. Köylerden kentlere büyük göçler yaşandı. Menderes ağır sanayiye geçmeyi düşünüyordu. Onun için 1950’lerde Almanya Türkiye’den işçi istediğinde buna kati bir şekilde karşı çıktı ve Almanya’ya işçi göndermedi. Bu dönemde CHP Demokrat Parti’ye çok şiddetli muhalefet ediyordu. Kısa süre sonra üniversiteler başta olmak üzere büyük olaylar kendini gösterdi. Döneminde 4 üniversite kuruldu. Kaderin cilvesi kurulmasını sağladığı üniversitelerdeki öğrenciler kendisini istemiyordu. Protestolar peşi sıra geldi. Ülke diken üstündeydi. Askeri müdahale için gereken ortam hazırlandı. Bu olaylardan sonra askeriye içerisindeki cunta darbe için harekete çoktan geçmişti bile.

Cuntacılar CHP ile birlikte darbe peşinde

Cuntacılar CHP ile birlikte darbe peşinde_2838445ed3a8712df4699ef5990cd3db.jpeg

Başbakan Adnan Menderes’e askeri cuntanın hükümetine darbe yapacağı bilgisi gelmesine rağmen Menderes buna ihtimal vermiyordu. Onun için gerekli tedbirleri almadı. Tarihler 27 Mayıs 1960’ı gösterdiğinde askeriye içerisinde yuvalanmış Cuntacı subaylar darbe için harekete geçti. Menderes o sırada Kütahya’da idi. Kendisi orada derdest edildi tutuklandı. Aynı saatlerde Tümgeneral Burhanettin Uluç idaresindeki darbeciler Çankaya köşkünü sardılar. Uluç Celal Bayar’a millet sizi istemiyor dedi. Celal Bayar seçilerek geldim diye karşılık verdi. Direnmeye karar verdi. Beylik tabancısını önce darbecilere sonra şakaklarına dayadı tam intihar edecekken engel olundu. Celal Bayar da cuntacılar tarafından teslim alındı. Ertesi sabah millet hür iradesine darbe yapıldığını Radyo’da Albay Alparslan Türkeş’in konuşması ile öğrenmiş oldu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yaşanan ilk darbe idi bu. Darbeden sonra memleket idaresi cuntacıların kurduğu Milli Birlik komitesi dedikleri komiteye geçti. Cumhurbaşkanı, Başbakan bakanlar ve bütün demokrat parti milletvekilleri tutuklanarak İstanbul açıklarında bulunan Yassıada’ya götürüldü.

‘Allah memleketi korusun’ diye dua etti

Allah memleketi korusun’ diye dua etti_eb698530f96a96e043ce25106ec51806.jpeg

Yassıada’da kurulan mahkemede Demokrat Parti idarecilerini sırf mahkûm etme adına her türlü iftira atıldı. Aylarca süren mahkeme sonucunda Cumhurbaşkanı Bayar’a müebbet, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’a idam kararı çıktı. İdamların durdurulması için harekete geçildi ancak cuntanın gözü dönmüştü adeta. 16 Eylül 1961’de Türkiye’nin yetiştirdiği en iyi Dışişleri Bakanlarından biri Fatin Rüştü Zorlu idam edildi. Zorlu metindi. Abdest aldı. Annesine, eşine çocuklarına mektup yazdı. Zorlu’nun ağzından şu kelimeler döküldü. ‘’ALLAH memleketi korusun.’’ Namaz kıldı ve dar ağacında ruhunu Rahmana teslim etti. Maliye Bakanı Hasan Polatkan daha bitkindi. Bitkin halde çıktığı darağacında o da Ruhunu Rahmana teslim eyledi. Adnan Menderesin eşi Berrin Hanım İsmet İnönü’ye idamları durdurun paşa dedi. İnönü ise çıldırmış haldeler beni bile dinlemiyorlar dedi. Başbakan Adnan Menderes o gün zehirlendi. Midesi yıkandı, ölümden döndü. Ne acıdır ki darbeciler telaşlandı.

Cuntacıların idam sehpasında

Cuntacıların idam sehpasında_995f9a31c3c3c2a2c2d904b550a46323.jpeg

Tarihimizin en karanlık günlerinden biri idi. 17 Eylül 1961. Menderes Yassıada’dan İmralı Adasına götürüldü. O vakte kadar nereye gideceğini bilmiyordu. Nereye gidiyoruz dedi. Ada kumandanı darbeci Tarık Güryay hastaneye dedi. Adnan Menderes Kasımpaşa Asker Hastanesine götürüldüğünü zannediyordu. Bot limana yanaştı, iki subay koluna girdi ve Menderes’i gardiyanlara teslim etti. Bir odaya alındı. Burada yakasına infaz kararı iliştirildi. Odadan çıkınca elleri arkadan kelepçelendi. Orada bulunan fotoğrafçı ön tarafından fotoğraf almak isteyince o anda orda bulunan darbeciler fotoğrafçıyı uyardı; önden çekme biz fotoğrafta yer alırız, arkadan çek dediler. İdam sehpasına gitti. Hocaların telkinini dinledikten sonra son sözleri soruldu. Menderes ‘’Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda karım ve çocuklarımı şefkatle anıyorum’’ dedi. Haksız, hukuksuz davalarla mahkûm edilip çıkarıldığı idam sehpasında ruhunu Rahmana teslim eyledi. Öğleden sonra idi. Hava karardı. Şiddetli yağmurla birlikte adada bulunan ağaçlarda tüneyen binlerce kuş o esnada sürü halinde adanın üzerinde büyük gürültüyle öterek dolanıyorlardı. 1899’da Aydın’da başlayan hayat, 62 yaşında haksız hukuksuz bir şekilde son buldu. Aziz millet kendi hür iradeleri ile seçtikleri başbakanlarını darbecilerin elinden kurtaramamanın burukluğunu on yıllarca yaşadı.

Üstad Necip Fazıl, Zeybeğinin arkasından şu mısraları yazıyordu;

Zeybek kaybolduysa bunca kayıp ne?

Tesbihi dökülmüş aranır nine

Balonu yok ağlar çocuk haline

Zeybeğim; dünyayı aldın götürdün

Bir öldün beni de binbir öldürdün!

Beyni tırmık tırmık pencerelere sor!

Mevsim niçin ölgün bahçelere sor!

Sor; çukuru nerde, serçelere sor!

Ağla bir dinmeyen hasretle ağla

Zeybeksiz yolları gözetle ağla….

Ruhun şad olsun vatan millet sevdalısı Başvekil Ali Adnan Menderes. Aziz hatıran hep yaşayacak, dünya durdukça memlekete yaptığın büyük hizmetlerin, çilen, davan, dramın nesilden nesile anlatılacak ve unutulmayacaksın. El Fatiha.