Türk basketbol tarihinin efsane koçlarından Halil Üner ile sadece Sarıyer’in değil, İstanbul'un da cazibe merkezlerinden biri haline gelen Zekeriyaköy'ün mevcut durumuna ve geliştirilmesine yönelik keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

1968 yılında Ankara DSİ küçük takımında basketbol ile tanışan Halil Üner, sırasıyla Ziraat Fakültesi, Güney Sanayi, Eti, Galatasaray, Çukurova, Efes Pilsen, Karşıyaka, Tuborg Pilsener, Fenerbahçe ve Darüşşafaka takımlarında forma giydi. 30 yıldır Zekeriyaköy’de ikamet eden Halil Üner, aynı zamanda Zekeriyaköy Çarşı yönetiminde yer alıyor. Bölgenin hareketlenmesi ve kalkınmasına yönelik çalışmalar yaptıklarını söyleyen Üner, “Burada yaşayan insanlar Zekeriyaköy’e sahip çıksınlar” dedi.

“BASKETBOL İLE İÇ İÇEYDİM”

Koçluk kariyeri ile ilgili bilgiler veren Üner, “Yaklaşık 30 yıldır Sarıyer Zekeriyaköy’de ikamet ediyorum. Eşim Sarıyerli olduğu için evlendikten sonra burada yaşamaya karar verdik. Şuan Kapalı Çarşı’da yerlerim var. Finans işi ile uğraşıyorum. Diğer yandan Türkiye’nin önemli bijuteri markalarından The Shirret’in sahibiyim. O markayı da ciddi anlamda geliştirdik. Hayatımda öncelik olarak tuttuğum şeyler arasında basketbol camiası da var. Yaşamım boyunca büyük bir tutkuyla basketbol ile iç içeydim. Oyuncu iken yaşadığım bir sakatlık sonrası biraz da tesadüf ile koçluk yapmaya başladım. Çok erken yaşta basketbol koçluğuna başladım. Kariyerimde çalıştırdığım ilk takım da Şekerspor’dur. O takımla 40 maçta mağlup olmadan şampiyon olduktan sonra antrenör kartı verdiler. İlk senemde başarılı olunca tamamen koçluğa yöneldim. Ardından Galatasaray, Fenerbahçe, Milli Takım, şuan ki adıyla Anadolu Efes, Darüşşafaka, Karşıyaka, Trabzon, Altay gibi takımları çalıştırdım. Bunların çoğunda da keyifli zamanlar geçirdim. Başarılı yıllarımız oldu” dedi.

“ZEKERİYAKÖY TÜRKİYE’NİN CAZİBE MERKEZİ OLUR”

Zekeriyaköy Çarşı’nın daha aktif hale getirilmesi gerektiğini söyleyen Üner, “Ben Zekeriyaköy Çarşı yönetiminde yer alıyorum. Başkan Hasan Güzelöz ile birlikte herkes elinden geleni yapıyor. Adım adım iyi şeyler olacak. Zekeriyaköy çok kolay bir yer ve aslında çok fazla bir şey yapılmasına gerek yok. Güzel projelerle ve küçük dokunuşlarla daha aktif bir bölge olabilir. Daha doğrusu yapmaktan çok yapmamak gerekiyor. Önümüzde Göktürk örneği var. Zekeriyaköy’ün Göktürk gibi olması bu bölgeye bir şey kazandırmaz. Şehir hayatından bıkan insanlar köy hayatında istediklerini Zekeriyaköy’de buldukları takdirde Zekeriyaköy İstanbul’un değil, Türkiye’nin cazibe merkezi olur. Gerek tabiatı gerekse ulaşım yollarına yakınlığı bu ilgiyi arttıran etkenlerdir. Peki bu bölgeyi nasıl daha aktif hale getirebiliriz? Öncelikle burada yaşayan insanlar vaktinin bir kısmını Zekeriyaköy’de geçirmeli. Paylaşım oldukça, insanlar yaşadıkça bir yer değerlenir. Aksi halde taş yığınından başka bir anlam ifade etmez. Zekeriyaköy’de yeteri kadar bu etkenler sağlanamıyor. Haftada 2-3 gün restauranta gidiyorsa insanlar bunlardan biri de Zekeriyaköy’de olsun. Çarşı da vakit geçirilecek bazı mekanlar açılmalı. Burada yaşayan insanlar da o işletmeleri desteklemeleri gerekiyor” diye konuştu.

“ÇARŞI’YI HAREKETLENDİRMEK GEREKİYOR”

Zekeriyaköy’ün gelişmesi için projelerin yapılması gerektiğini anlatan Üner, “Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in en büyük arzularından biri de Zekeriyaköy’ün gelişmesi. Kendisinin fikir olarak katkıları oluyor. Tabi biz her şeyi Şükrü Başkan yapsın diye bir beklenti içerisine girmemeliyiz. Kendisinin ciddi manada işleri yoğun. Burada en önemli husus bizim projeler üretip Şükrü Başkana götürmeliyiz. Bu kapsamda güzel projelerimiz var. En büyü hedefimiz Zekeriyaköy’ü cazibe merkezi haline getirmek. Bunun içinde Çarşı’yı hareketlendirmek gerekiyor. Peki bu nasıl olur? İnsanlar akşam saatlerinde işten döndükten sonra şehre dönme ihtiyacı hissetmemeli. Şehirde aradıkları her şey Zekeriyaköy’de de olmalı. Her yaştan insanın vakit geçirebileceği mekanlar ve ortam sağlanmalı. Tabi bunu yaparken de insanları dışarıya gönderecek derecede fiyatlardan kaçınılmalı. Bunların yanı sıra kozmetik, tekstil ve kafeler alanında daha da seçeneğin artması gerekiyor. Bölge yaklaşık 15 sene önce daha canlıydı. O zamanlar birkaç restaurant ve vakit geçirilecek yerler vardı. Biz yukarı ki bölgeye açık hava sineması ve çeşitli organizasyonlar yapılacak. Bu bölgede yaşayan insanlar Zekeriyaköy’e sahip çıksın. Eğer yatırım yapacaklarsa Zekeriyaköy’ün alanlarını değerlendirsinler” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’DE BÖYLE BİR MEKAN YOK”

Ben ve ailem her hafta mutlaka Zekeriyaköy’de ya kahvaltı yapar ya da yemek yeriz. Buranın kebapçısı da, pidecisi de, balıkçısı da çok iyi. Bu anlayışı tüm Zekeriyaköylüler de benimsemeli. Bunların yanı sıra ben çocuklarım Berk ve Kaan açacakları antika ve müzayede salonunun Zekeriyaköy’de hayat geçirmelerini istedim. Onlarda beni kırmadı ve Enigma Antiques isimli bir antika ve müzayede salonunu Zekeriyaköy’e kazandırdılar. Açıkçası bu beni çok mutlu etti. Hem yaşadığımız bölgeye bir katkımız oldu hem de benim hobime uygun bir yer oldu. Ben aynı zamanda kitap koleksiyoncusuyum. Çizgi romanların Türkiye’nin en önemli koleksiyonlarından biri bende. Osmanlıca alanında Müteferrika eserleri konusunda dünyanın en büyük koleksiyonlarından biri de bizde. Açıkçası Türkiye’de böyle bir yer yok. İçerisinde Osmanlı, İngiliz, Fransız antikası, Çin handen vazoları ve porseleni ile efemera, kitabı, fotoğrafı... ”  ifadelerini kullandı.

SARIYER POSTA