Adı başka, tadı başka

Amaç, daha çok para kazanmaksa kimseyi suçlamamak gerekir. Giderleri azaltıp üretimi artıracaksın. Bu kadarı da yeterli değil; satabileceğin en yüksek fiyattan satacaksın. İyi bir satıcı olmak istersen, dilin bal satacak; elin ise sirke satacak.
Bu kadarı da yeterli değil; daha çok kazanmak asla vazgeçmeyeceğin hedefin olmalı. Piyasaya yeni ürün sunamıyorsan, yeni üretim tekniklerini kullanacaksın. Daha çok karpuz üretmek istiyorsan kolayı var. Uzmanlar çözümü bulmuşlar. Anlaşılır dille konuşacak olursak anası kabak; danası karpuz istersen karpuz, salatalık istersen salatalık oluyor.
İster AVM’lerden, ister marketlerden, arzu ederseniz semt pazarlarından satın alabilirsiniz. Sosyete pazarlarını, milyon şopları boşuna aramayın. Onların hepsi kapandı. Kalite aynı, fiyatlar ise müşteri tipine göre değişiyor. Aldığınız karpuzun dış görünüşü şekil olarak yine karpuz görünümünde. İç görünüşü de karpuz görünümünde. Farklı olan yanları da yok değil. Boyutları büyümüş, kabak yerine karpuz tadı verebilmek için kimyasal ürünler kullanılmış. Adı aynı tadı ise ayrı gibi görünüyor.
İzlediğim filmde Karadenizli imam vaaz veriyor: “Ula uşağım, dış görünüşüne bakarsan otuz yaşlarında. Dünya güzelleriyle yarışacak güzellikte. Karının kafa kağıdına bakayrum altmış yaşında yazıyor.”
Üretici bir gram domates tohumunu bir gram altından daha pahalı bir fiyata almak zorunda kalmış. Üretim yapabilmek, para kazanabilmek için kimyasal gübre, kimyasal ilaçları kullanması gerekli.
Herkesin bildiğini yazmanın bir anlamı yok. Gözlerden kaçan, aslına bakarsan gizlenen bir ayrıntı daha var. Daha fazla ürün alabilmenin kolayını bulmuşlar. Dişilik hormonu aşılanan sebze ve meyvelerde ürün miktarı katlanarak artıyormuş! Yalan değil, Çorum ağzıyla konuşacak olursak “essah”.
Yine herkesin adı gibi bildiği bir bilgiyi yeniden ele alalım: Sebze meyve üretiminde kullanılan kimyasalların atıkları toprağa, yer altı sularına karışıyor. Bazıları yüz yıllar boyunca değişime uğramadan çevreye zarar vermeye devam ediyor. Dengeli beslenirken bizlere yarar yerine zarar veren kimyasal ürünleri tüketiyoruz.
Konuşmalarımızın içinde dışı yeşil, içi kırmızı olan insanları, kabak tadı verenleri dile getiririz. Beslenmenin yanı sıra konuşmalarımızı biçimlendiren gıdalar, davranışlarımızı da değiştiriyor.
Daha çok ürün alabilmek kullanılan kimyasallar, insanların hal ve hareketlerini nasıl etkiliyor; doğrusunu söylemek gerekirse çok merak ediyorum.