Nur Talebeleri dünyaya karşı alâkalarını yine Nurlar’daki hakikatlere göre tanzim ederler.
Nur hizmetinden uzaklaştıracak dünyanın fani keyifleri, zevkleri ve lâkaytlık verici hallerine karşı dikkati elden bırakmazlar. Nur’un en büyük kuvveti olan ihlâs-ı hakikiyi zedelemeden hareket etmeyi esas alarak yüzlerini dünyaya çevirmezler. “Anlaşılıyor ki, bu bahar fırtınasında iki haricî, iki dahilî dört cereyan, herbiri bir maksada göre ve Nurcular’ın şevkine ve sa’ylerine ilişmek ve yüzlerini dünyaya ve siyasete çevirmek istemelerinden kuraklık başladı, inşaallah yakında ref olur.” (Emirdağ Lâhikası) tesbitinde ifade edildiği gibi, her biri kendi maksatlarının tahakkuku için Nurcular’ın yüzlerini dünyaya çevirmek isteyen cereyanlar bulunmaktadır.
Dünyanın fani işlerinin iman hizmetini aksatması, dünyaya ait mevzuların daha çok konuşulması, imana muhtaç gönüllere bu hakikatlerin ulaşmasını sağlacacak yeni yollar keşfetmekten uzak durulması yani bir nev’î gaflet halleri Nurcular’ın yüzlerinin dünyaya çevrilmeye çalışıldığını gösterir. Bu durumdan istifade eden cereyanlar ise kendi maksatlarını yerine getirmek için meydan bulurlar.
İman hakikatlerinden istifade ederek, o hakikatlerin neşri için çalışan Nur Talabeleri elbette o cereyanların şevkimizi kırmasına, çalışmamıza ilişmesine ve dünyaya yüzümüzü çevirmesine izin vermeyecektir. Dünya ve dünya siyaseti aslî vazifemize zarar getiremeyecektir. Yüzümüz her zaman Risale-i Nur’un kudsî derslerine dönük olacaktır.