25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yürüyen işçiler ve siyasi partiler

Engin Ünsal

Engin Ünsal

Eski Yazar

A+ A-

Cumhurbaşkanı ‘Kriz mriz yok’ diyor ama ülkede kendisinin sorumluluğunu taşıdığı bal gibi bir kriz var ve bunun bedelini işçiler ve dar gelirli yurttaşlar ödüyor. Plansız, programsız, üretimsiz, ithalata ve borca dayalı bir ekonomik uygulamanın ülkeye böyle bir felâket getirmesi kaçınılmazdı. İşverenler iflas ediyor, konkordato ilan ediyor, işyerleri kapanıyor, halk artık kilo ile değil tane ile pazarlardan alışveriş ediyor. 630 milyar dolar borcu olan bir ülkenin Başkanlık Sarayında yüzlerce lüks otomobil ve 14 uçak olamaz. Hele hele bedeli 500 milyon dolar lüks bir uçak satın alıınamaz veya hibe olarak kabul edilemez. İşçisi, esnafı, dar gelirlisi geçim kıskacında kuşku ile yaşarken Cumhurbaşkanı böylesine lüks uçaklarda seyahat edemez. Halk yokluk içinde yaşarken saray hesabı sorulamayacak milyarlarca lirayı örtülü ödenek adı altında harcayamaz. Böylesine lüks yaşam ve böylesine yoksulluk tablosu bu toplum için büyük bir felâketin habercisi olabilir.
İŞÇİLER NEDEN SOKAKLARDA?
Önce 3. havalimanı yapımında çalışan binlerce işçi yaşadıkları iş cinayetlerini, çok kötü çalışma koşullarını, ödenmeyen ücretlerinin yaşattığı sıkıntılarını kamuoyu ile paylaşmak ve iktidar partisinin ihale abonesi işverenleri protesto etmek için meydanlara indi. Arkasından kötü şöhretli Cargill’in işçileri sendikal nedenlerle işten çıkarılan işçileri ve bu sendika düşmanlığını kamuoyuna duyurmak için yollara düştü. Her iki eylem de polisin, jandarmanın radarına takıldı. İşçiler joplandı, gözaltına alındı, bazıları tutuklandı. Ülkemiz bugün AKP’nin yanlış politikaları nedeni ile üretim ve hizmet alanında yabancı şirketlere, emperyalizmin bu yeni aktörlerine teslim edilmiştir. Bankalar, sigorta şirketleri, tekel, çimento, kağıt fabrikaları yabancı şirketlere ve sıcak para hırsı ile yanıp tutuşan iktidar yanlısı insanlara peşkeş çekilmiştir. Tarım ve üretim kasten köreltilmiş ve bu ülke tarımda dışa bağımlı bir ülke haline getirilmiştir. Yabancı sermaye acımasız ve sendika düşmanıdır. Yerli işverenler nakit kıskacındadır ve çareyi ya işçi çıkarmakta ya da işyerini kapatmak da buluyor. İşsizler ordusu büyüyor ve işsizlik havuzu bir gün mutlaka taşacaktır.
SİYASİ PARTİLER İŞÇİYE UZAK
Son işçi olaylarında siyasi partiler sınıfta kalmıştır. Hiçbiri işçilerin yaşadığı bu zulüm karşısında sert tavır sergilememiş ve meydanlara inen, yollarda yürüyen işçilerin yanında durmamıştır. Gönül isterdi ki yürüyen işçilerle beraber siyasi partilerin temsilcileri de yürüsün, meydanlarda, yollarda siyasetin kendi yanlarında olduğu güvencesini versin. İşçi eylemlerine sadece CHP’nin eski Gençlik Kollarının değerli mensuplarının kurdukları sosyal demokrasi derneğinin flamaları ile ve Vatan Partisi’nin gençleri kendi bayrakları ile katılmışlardır. Siyasetin muhalif kanatlarını meydanlarda yollarda işçilere destek için görmemek o partiler adına üzücüdür. Muhalefet partileri iktidar umudu olmak istiyorlarsa bu ekonomik krizde işten çıkarılan ve çıkarılacak olan işçilerin kaderi ile yakından ilgilenmek zorundadır. Sorunlarına sahip çıkılmayan, emperyalizmin ve doymak bilmeyen kapitalistlerin insafına ve AKP’nin temelsiz politikalarına kurban edilen ve edilecek olan işçiler bu ülkenin geleceğini fena halde karartabilir. Bu ülkede işçi, memur, esnaf olarak yaklaşık 25 milyon emekçi vardır. Bunların bakmakla yükümlü oldukları insanlarla birlikte sayısı 65 milyonu bulmaktadır. İktidar olmak isteyen muhalefet partilere bu ülkenin emekçilerine yakın durur, onlarla özdeşleşirlerse bunun ödülünü 2019 yerel seçimlerinde mutlaka alacaklardır.
SİYASET SENDİKALARA EKMEK-SU GİBİ GEREKLİ
Bu ekonomik krizin yönlendirilmesinde sendikalar tamamen sesiz kalmışlardır çünkü siyaseten ülke politikalarını etkilemek gibi bir sorunları yoktur. Böyle olunca meydan yabancı şirketlere, doyumsuz sermayeye ve ülke siyasetini tek başına düzenleyen AKP’ye kalmaktadır. Sendikalar ve işçiler çok yakında çok zor günler yaşayacaklardır. Umarız yaşananlar sendikalara ders olur ve kendilerine yeni bir rota çizerler.