Selçuk Erez

Yürüyelim arkadaşlar!

22 Haziran 2017 Perşembe

Enis Berberoğlu’nun tutuklanması, CHP’yi, adalet isteğini, alıştığımızdan farklı bir yolla açıklama zorunda bıraktı: Ankara’dan İstanbul’a doğru yürümeye başladılar.
Kalabalıklarla günlerce süren yürüyüşler, kentlerin içinde girişilen gündelik eylemlerden farklıdır: Katılanlar, neden yürüdüklerini daha ayrıntılı irdeleyebilme fırsatını bulurlar.
17 yüzyılda yaşamış ünlü şair Matsuo Başo’nun “Oku no Hosomichi” adlı yapıtı Japon edebiyatının en önemli eserlerindendir. Bu başlık, “Kuzeyin derinliklerine götüren ince yol” olarak da çevrilebilir, “İçe doğru giden ince yol” olarak da... Biz, uzun yürüyüşlerin derin düşüncelere, etkin irdelemelere yol açacağını düşündüren ikinci olasılığı sevmekteyiz.
Böyle düşünmemizin nedenleri çoktur. Bir tanesi, ABD’de Afrika kökenlilere eşit vatandaşlık hakkı sağlamak için mücadele etmiş olan Martin Luther King’in 25 Mart 1965’te Montgomery Alabama’da böyle uzun bir yürüyüşten sonra söylemiş olduklarıdır:
-Geride bıraktığımız pazar günü Selma, Alabama’dan büyük bir yolculuğa çıktık. Sekiz bin kişiden fazlaydık. Issız vadileri, yüksek tepeleri aştık, dolambaçlı yollarda yürüdük... Çamurlarda uyuyanımız oldu... Yağmur ıslattı bizi. Bedenlerimiz yoruldu, ayaklarımız şişti.
Fakat dönüp bu büyük yürüyüşe baktığımda otobüse alınmayan zencilerin boykotu sırasında buralarda yaşamış olan yetmiş yaşındaki rahibe Pollard’ın söylediklerini anımsıyorum: Yolda yürürken otobüse niçin binmediğini sormuşlardı, “Yorulmadın mı?” demişlerdi. O da.... “Ayaklarım yoruldu ama ruhum dinlendi” diye yanıtlamıştı.
Ben de bugün “Ayaklarımız yoruldu ama ruhlarımız dinlendi” derim.
“Buraya varamazsınız” demişlerdi. “Ancak ölü bedenlerimizi aşıp geçebilirsiniz” diyen de vardı. Şimdi bütün dünya burada olduğumuzu, Alabama’nın güç odaklarının önünde dikildiğimizi ve kimsenin bizi geri çevirmesine izin vermeyeceğimizi biliyor.
Halkımızın isteklerini dillendirmek için yürüyüşü seçmesinin başka gerekçeleri de vardır: I. Dünya Savaşı’nın iç karartan günlerinde güftesi, bir İsveç bestesine uyarlanmış “Güneş ufuktan şimdi doğar/ Yürüyelim arkadaşlar!” marşı bunlardan biridir.
Atatürk ve beraberindekilerin 1919 Mayıs’ında Samsun’dan Havza’ya giderken söyledikleri bu marş uzun yolda yürümemizin duygusal nedenlerinden birini oluşturabilir. Cumhuriyetimizin, referansının akıl ve bilim olduğunu defalarca belirtmiş olan kurucu Cumhurbaşkanı dururken biz - kimden esinleneceğiz?
“Dağ başını duman almış”ın söylenmeyen bölümünde uzun süren yürüyüşlerden de söz edilir: “Yol uzun olsa ne var?/ Yürüyelim arkadaşlar”
Görüyoruz: Bu büyük yürüyüşe nasıl bir küçümsemeyle, ne azgın tehditlerle karşı çıkılıyor. Bu saldırılar, bize Matsuo Başo gibi ünlü bir Japon şairi olan Kobayaşi Issa’nın bir haykusunu anımsatıyor:
Hızlı akan bir nehirde
Sürüklenen bir dalın üstünde
Cırcırböceği ötüyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Böcek yeriz o zaman! 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları