YÖRESEL TARİHİMİZDEN İZLER.

                                  TAŞ EVLER VE YAPILAR.

            Yöremizde tarih adeta her yerdedir. Fotoğraflar, resimler, tablolar ve buna benzer sanatsal yapılarda ebetteki belge sayıla bilir. Zira tarihi en yalın şekliyle tasvir ederler. Yöremiz birçok değerler taşımaktadır.  Beraberce biraz taş evleri incelemeye çalışalım. Yöremiz taşlarını ve bu taşları işleyen ustaları ve eserlerini tanımaya çalışalım. Her şey insanla güzeldir. İnsan yoksa, biz insanlara hitap edecek güzelliklerde olmaz.

            İnsanoğlu barınma yeri yaparken çevresinden azami ölçüde faydalanmaktadır. Bunu kalelerin, büyük yapıların hepsinde görmekteyiz. Örneğin Nevşehir Kale si hemen yanında oldukça bol bulunan bazalttan (Cingi taş) yapılmıştır, Genelde cemilerimiz, evlerimiz hemen hemen her yapımızda da sarı taş, kavak kepezi, Sulusaray taşı ve bazalt kullanılmıştır. Bu taşlar yanardağı ürünü olarak kabul edilmektedir.

            Safranbolu evleri, Mardin evleri, Akdeniz evleri tanınırken yöremizin taş evleri tanıtılmamıştır. Hadi birde yıkıldı iyice gitti. Efendim biz taş evlerimizi, yapılarımızı hiç koruyamamışız ki, Hani nerede Kara camii külliyatı. Külliyatta adı geçen hamam, Külliyatın doğu cenahında bulunan kabristan. Kurşunlu Camideki şair Nedimin kaleme aldığı kitabede önce Kara cami külliyatına yerleştirilmiş, Kurşunlu cami yapılıp yada Kara cami külliyatı yıkılırken yöremizdeki Rumlar bu kitabeyi alıp kiliselerine levha yaptırmışlar. Bu yıkımdan Rumlarda nasibini almış. O zamanlar levhanın arkasındaki kitabe görülmüş ve Kurşunlu Cami Külliyatının büküşündeki bayırın duvarına asılmış. (Anadolu’dan notlar İ. Habib Sevük) Kara cami külliyatından alınan taşlar da sahiplerine yar olmamış. Burada şunu görüyoruz. Hayat geçicidir. Fani olan bizler sahnede bize biçilmiş rolleri yapıp çekip gidiyoruz. Güzel izler bırakılım.

            Damat İbrahim Paşa’nın, Hasan Emmi’nin evleri günümüzde yok. Bu saydığımız yapılar yıllar önce yok olmuştur. Sadece adı kalmıştı “Hamam Sokak” yıllar içinde eve çevrilmiş ve kullanılıyordu. Evler şahıslara aitti. Rum evleri de zaman içinde yıkılıp gitti. Damat İbrahim Paşa divanda Türkmenlerden bahsederken bu evlerden de bahsetmiş ve şöyle demiş; “ Türkmen kulların yıllarca savaşıyor, yurtlarına döndüklerinde gidip Rumların kapısında amelelik yapıyorlar. Oysa onlar içi havuzlu taş evlerde yaşıyor.” Bu cümleyi biraz açmak isterim. Gayri Müslümler belli bir vergi veriyor ve askere gitmiyor. Bizimkiler o cepheden o cepheye savaşıp duruyorlar. İbrahim Paşa’nın sözünü ettiği yıllar Osmanlının savaşları bitmiyordu. Genelde yeniliyorduk. Yöremizde bu günler için deliller Uylu ve Karşı Dağ’daki sekiler gösterile bilinir. O Günlerde Nevşehir sirkesi çok meşhurmuş. Şarap ihraç edilirmiş. “Gün balı” tatlısı Osmanlı sarayının en muteber tatlıları arasındaymış. Bunlar üzümle oluyor.

1950’li yıllarda Nevşehir’in bir görünümü. Sokağımızdaki kavakları hatırlıyorum. Yetiştirme yurdu son görünüşüne henüz kavuşmamış. Evlerde kemer pencereli düven hane (Orta salon) gün geçtikçe azalmaktadır. Kemerli pencerelerin Yöremize has en güzel özelliklerinden biri renkli camlardı. Sabah güneş Küçük Dağ’ın ardından Nevşehir’e merhaba dediğinde odanın içi renk renk ışıklarla bezenmesi ayrı bir güzellik sunmaktadır. Günümüzde bu güzelliğe şahit olunacak güzel örneği Kurşunlu Camii sunmaktadır. Alçı işleme camlarından süzen ışık ayrı bir güzellik sunmaktadır.

Sanırım Mübadeleden önce çekilmiş Cumhuriyet Mahallesi fotoğrafı. Fotoğrafta hemen hemen her evde ayvan görüyoruz. Ayvan: Taras, sundurma, bir tarafı dışarıya açık olan oda (Türkçe sözlük. TDK-1988.) Mimarimizde sonradan açık olan yerler kapatılmış örneklerini görmekteyiz. Buna atalarımız düven hane derlerdi. Odalar hep düven haneye açılırdı. Yukardaki mimariyi Türk evlerinde de görmek mümkündür. Böyle yapıların korunması, restore edilmesi ve günümüze taşınması gerçekten hayati bir önem taşımaktadır. Sıcak yaz günlerinde evin mahremiyetini ve düzenini bozmadan sedirlerde ve minderlerde oturulup güzel sohbetler edilirmiş. Şunu söylemeden geçemeyeceğim. Ayvanlarda en güzel çiçekler yetiştirilirmiş.  Ev Bahçeleri yüksek duvarlı olduğu için yeşillikler ve çiçekler her yerdeymiş. Tefarik bitkisini böyle bir ortamda tanımıştım. Bana bir demet çiçek sunulmuştu. Beş altı yaşlarındaydım. Gül, hercai menekşe, kadife çiçeğinin arasına bir de tefarik koymuşlar ve bana verdiler. “Bunun çiçeği yok.” Dedim. Kokla dediler. Kokladım ve asla o güzel çiçeği unutmadım. Mimari yapımızda tavanların yüksek olmasının yanında tavandan uzatılan ince bir boruda bulunur ve bu boru içeriyi devamlı havalandırırdı. Kışın ayazlarında borunun ucu damdan kapatılırdı.

            Minyatür havuzlar güzellik sunmasının yanında çiçekleri sulamak için bir potansiyel, havayı temizlemesi içinde ayrı bir özellik taşırlardı. Bunu günümüzdeki gördüğümüz bir örnekte görelim. Ürgüp yolundaki çağlayanlar… Halkımız suyunu devamlı kirli olarak görürler. Oysa bu çağlayanlar oluşturdukları enerji ile havadaki partikülleri temizlemektedir. Mekanda araç eksozları bu kirli potansiyeli oluşturmakta ve çağlayanlar işlevlerini halka arz etmektedir. Evlerinizde minyatür benzerlerini koyduğunuz zaman hem nem dengesini koruyacak hem mekândaki partikülleri çekecek, hem de içine atacağınız doğal parfümlerle evinizi daha da güzelleştireceksiniz.

Eski Nevşehir’i anlatan bir minyatür. Ressamın bu resimi yaptığı yer; Uyuz pınarı civarı ve kilisenin tam karşısıdır.

Beddik mahallesindeki ata evimiz. Düvenhane veya divanhane evlerin en resmi yeri olma özelliğini gösterdiğine inanıyorum. Ataerkil aile sisteminde her oda bir aileyi temsil ediyor diye bilir miyiz bilmem ama çocuklar kalabalık bir ortamda kuzenleriyle, yengeleriyle, babaanne ve dedeyle beraber büyüyormuş. Bu yüzdendir ki, dostluklar ve sevgiler yaşlı olunduğunda bile bitmiyormuş.

Beddik mahallesindeki ata evimiz. Düvenhane veya divanhane evlerin en resmi yeri olma özelliğini gösterdiğine inanıyorum. Ataerkil aile sisteminde her oda bir aileyi temsil ediyor diye bilir miyiz bilmem ama çocuklar kalabalık bir ortamda kuzenleriyle, yengeleriyle, babaanne ve dedeyle beraber büyüyormuş. Bu yüzdendir ki, dostluklar ve sevgiler yaşlı olunduğunda bile bitmiyormuş.

Başka bir Nevşehir fotoğrafı

Foto Necati diye isimleşmiş bir fotoğraf. En üstteki fotoğrafla arasında oldukça zaman dilimi olduğunu yerini bildiğim ağaçların varlığından anlıyorum. Sokağımızda (Cami atik Mah. Kapısızoğlu Sokak.) Eski Nevşehir evlerini temsil eden 3 ev vardı. Yetiştirme yurdunun hemen yanındaki Bayram Sağlam’ların evi, Şefika nenenin evi (Eşine Kürdün hacıağa derlerdi. Rahmetli manifaturacı mesut Yılmaz’ın baba evi), Kapusuzoğlu Rıza amcaların evi. Aynı özellikleri taşıyorlardı. İşlemeli taşlar, kemer pencereler, yüksek tavan vs. Bayramların evi zamana yenik düştü. Oysa evi Yetiştirme yurdu almıştı. Restore edile bilirdi diye düşünüyorum. Kim bilir akıllarına gelmemişti. Şefika nenenin evi büyük yıkımda gitti. Kapısızların evi şu anda sağlam duruyor.

            Nevşehir evlerin yıkılmasında 60 küsur tescilli evin yıkıldığı söylenmektedir. Yukarıda saydığım iki ev tescilli bile değildi. Yani kaybolmuş değerlerimizdi. Birde bu konu var. İstiklal okulu civarında, Yusuf Dedeoğlu bahçesindeki bilmem kaç asırlık meşe çapı bilmem kaç metre, az altında sular çağının temsilcisi olan bir değirmen yıkığı (Çiftenin üstü) korunması gerekir. Asırlık meşe paragözler tarafından götürülmüş ama değirmen duruyor. Onu koruyalım barii.  Birde eski yetiştirme yurdundaki atkestanesi korunmaya gerçekten ihtiyacı var. Zamanında bu yüzden vali beye çıkıp korumasını talep etmiştik.

            Nevşehir’de tarihten izler dedik ya asırlık meşenin (Halk palamut derdi) çok enteresan olan hikâyesini sizinle sonra paylaşayım. Zira uzundur.

Taş evlerden eski bir görünüş.

Taş evlere örnekler. Bazısı kayalara yaslanmış şekilde inşa edilmiştir. Kayalardan dam çıkartma yöntemi ile yararlanılırdı. Bu örnekler Sulusaray taşı olarak anılan, kolay yontulan yumuşak taşlardır. Fotoğraflar Nar kasabasından.

Göre yolundan bir örnek ev. Bu yol Nevşehir-Niğde yolu, başka bir ismi susa (kral yolu demekmiş.) Eskiden Nevşehirli bu yola “Cicili yol” İsmini vermişti.

Evlerin yıkımı sırasında satılmak veya kullanmak üzere istiflenmiş Sulusaray taşları.

 Tahta cami mahallesinde yıkılması yasak olan tescilli bir bina (Tescil levhası sağ pencerelerin altındaki kırmızı objedir.

Yıkım sırasında Kale Mahallesi ve kaya caminin görünümü. Bazalt namı değer cingi taşlar uygun yerlerde de kullanıldığı görülmektedir. Genelde su almasını önlemek için bu taş kullanılırdı. Tabii ki inşaat maliyetini düşürmek içinde kullanılırdı. Zira yörede bu taştan bol miktarda bulunmaktadır.

Yıkım sırasında gitmeyen veya gidemeyen halkımız da vardı. Yukardaki nineye sordum; “Kimse kalmadı buralarda korkmuyor musun?” “Korkacak yaşı çoktan geçtim. Hem korksam ne yapacağım. Benim için en zor su getirmemdir. Ta kurşunlu Camiden getiriyorum. Anlatamam benim için çok zor oluyor.” Demişti. Birde bu evlerin kedileri vardı. Bilirsiniz bu hayvan dostlarımız mekâncıdır, yani mekâna bağlıdır. Köpek dostlarımız gibi insana bağlı değildir. Çekimlerim sırasında kediler gördüm. Yıkık viran olmuş yerlerde geziniyordu. Eminim ki olayın bu yüzü kimsenin aklına bile gelmemiştir. Beni çok duygulandıran bir olayda; Terk edilmiş yıkıklarda çekim yapmaya çalışırken duvarda unutulmuş Adnan Menderes’in fotoğrafını görmem olmuştu. Sevenleri ölmüş, çocukları ya da torunları evlerini taşırken bu resim duvarda unutulmuş. Bazen duvarlarda Adaçayları, per yavşanları, dağ çayları gibi bitkilerle de karşılaştığımız oluyordu.

Erkek Sanat Okulu genel görünümü 1947. Eski yetiştirme yurdu Ortaokul olarak da kullanılmıştı. Daha önce Kaymakamlık binasıymış. Fotoğraftaki okulun yine Kurşunlu cami civarı olduğu bilinmektedir. Mimaride ön pencerelerin kemerli olduğu örülmektedir. Cumhuriyet sonrası yapısında da aynı görünüş bize yöremize özgü olduğunu hatırlatmaktadır.

1930’lu yıllarda Nevşehir’de bir bayram töreni. Arka fonda Nevşehir evleri görülmektedir. Bu yapıların zaman içinde kaybolması Nevşehir için gerçekten bir kayıptır. Evlerin damlarının toprak örtü olması, insanlarımızın bayırdan kurtulma istekleri, yine evlerin zaman içinde miras malı haline gelmesi taş evlerin cazibesini yitirmesinde etkili olduğuna inanıyorum. Ataerkil aile yapısından çekirdek aile yapısına geçiş, tarımı da olumsuz etkilemiştir. Demek ki Nevşehir önceden yavaş şehirmiş (Yavaş şehir günümüzde projelendirilip tekrar hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. İzmir’in Seferhisar’ı incelemenizi tavsiye ederim. Bu konuda da bir makalem mevcuttur.)

Rahmetli Belediye başkanımız Sayın Şükrü Süer Hükümet binasını yaptırırken ileri görüşü sayesinde binaları yoldan geriye çekmiş. Bu sayede günümüzde olmadık yerde parklarımız olmuş. Ya değilse ana cadde günümüzde çok sıkışık. Trafik problemi hat safhada. Yerel yöneticilerimizin ileri görüşlü olmasının hayati önem taşımasına ne güzel bir örnek olmaktadır. Yine sizlerle başka bir olayı paylaşmak isterim. Nevşehir’e tren geliyordu. Allah rahmet eylesin meclis başkanlığı da yapmış olan Ata Bey kendi binasını ve bahçesini bu oluşum için Nevşehirliye armağan etmeye çalışmış. Lâkin zamanın belediye başkanı At arabacılarının ekmeği ile oynamayım diyerek Nevşehir’in trene ihtiyacı olmadığını genel yönetime kabul ettirmiş. Sanırım 1920-1930’lu yıllar olsa gerekti. Günümüzde at arabaları kalmamıştır. 2020 yılına geldik. Tren hala yok, proje şeklinde yapılacağı söylenmektedir. Yerel yönetimlerin gerçekten önemi çok büyüktür. Bir karar Nevşehir’i 100 yıl mağdur edebiliyor.

Tatlarin Kasabası- Nevşehir. Cingi taşın yapılarda nasıl kullanıldığına dair güzel bir örnek teşkil etmektedir. Bazaltın (Cingi taşın) hem kolay ve parasız bulunması, duvarlarının kalın olmas sayesinde ısı yalıtımının da doğal yolla karşılanması sağlanmaktadır. Damların yine toprak örtü olduğu görülmektedir. Kapının ve pencerelerin rahat çalışması ve bozulmaması için kemerlerin yumuşak taşla örüldüğü görülmektedir. Cingi taş yonu kabul etmez. Çok sert olduğu için kırılır. Karacaşar ‘da cingi taştan tek parça kemer yapıldığını görmem beni oldukça şaşırtmıştı.

            Bu yazı dizisi devam edecek gibi duruyor. Taş evlerin ısı yalıtımı, taş evlerde kullanılan taşların yapısı ve işlenmesi, taş evlerde yaşayan aileler, Nevşehir gerçekten çok güzel bir yerdi ve daha birçok konu… Sağlıklı mutlu günler dilerim.