Bu yazımı, şakşakçı, liyakatsiz, goygoycu, sahtekâr, fırıldak yöneticilere hitaben yazıyorum.

Bu arada, dik duran, liyakatli, adaletli davranan, Fahri Kâinat Efendimiz(SAV)’in buyurduğu: ’Bir saat adaletle karar vermek, bin saatlik ibadetten hayırlıdır.’’ hadisini kendine düstur etmiş, yöneticilerimizin de ellerinden öperim.

Evvel zaman içinde kalbur zaman içinde, kudretli bir sadrazam varmış. Öyle ki her babayiğit sadrazamın burnundan kıl alamaz, destursuz huzuruna çıkamazmış. Atıyla bir şehre girdi mi, etrafında saygıyla el pençe divan duran binlerce kişi, kırk büküm olurmuş.

Yine bir gün, ihtişamla bir şehre girmiş ve etrafında pervane olanları gördükçe, sevinçten içi içine sığmaz olmuş.

O da ne! Bir köşede kendi halinde oturmuş ve kimseyi takmayan birine gözü takılmış.

Canı sıkkın bir şekilde, kendisine saygı duymayan ve yokmuş gibi davranan adamın yanına gitmiş. Atının üzerinden inme gereği dahi duymadan adama, ‘’bre densiz sen benim kim olduğumu bilmiyor musun, söyle bakalım sen kimsin?’’

Adam istifini hiç bozmadan ve sadrazama acıyarak bakarak demiş ki, ‘’ben bir hiçim.

‘’Anladın mı ben bir hiçim.’’

Bu cevap ve umursamaz tavır, sadrazamı iyice şirazeden çıkarmış. Sadrazam adama tekrar; ne demek hiç, senin adın, şanın, unvanın yok mu bre gafil demiş.

Adam bu sefer sadrazamı hesaba çeker gibi, peki senin şanın, şöhretin, makamın ve mevkiin var mı diye sormuş.

Sadrazam: ‘’Sen kim oluyorsun da şehrin sadrazamını hem tanımayıp, hem de küstahça sorular soruyorsun demiş.

Adam, küstahça soruları arka arkaya sıralamış ve demiş ki, ’peki sadrazamlıktan sonra ne olacaksın?

Sadrazam, hem kızmış hem de cevap vermek istemiş ve demiş ki, ‘’baş sadrazam olacağım’’.

Adam bu defa, peki sonra ne olacaksın?

Sadrazam, bu soruya da hem kızmış, hem de padişah olacağım elbette demiş.

Adam bu defa da, peki daha sonra ne olacaksın diye sormaz mı?

Artık sadrazamın sıralayacağı makam kalmadığı için sadrazam şaşırmış bir şekilde ‘’hiiiiç.

Adam, sadrazama, ’be hey dingil’ ’sadrazam, daha niye kabarıyorsun!

Ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım:

‘’Hiçlik makamında!’’

Yani, demem o ki:

Rahmetli Ülkücü, Muhsin Yazıcıoğlu’nun…

‘’İki saniye sonrasında garantisi olmayan bir hayat yaşıyoruz. Böyle bir hayat için fırıldak olmaya değmez.’’ dediği misali.

Eğer, yönetici pozisyonundaysak, adaleti, liyakati, hâk ve hukuku ilke edinelim.

Mevlana’nın şu sözü kulağınıza küpe olsun.

‘’SEN BENİM BU ÂLEMDE ÜNÜMÜ DUYMADIN MI HİÇ?

BEN BİR HİÇİM HİÇ!

Sağlıcakla.