Ülkede iktidar olmanın ihmal edilemeyecek iki ayağı bulunuyor: İçeride meşruiyet, dışarıda meşruiyet. İktidar partisindeki yıpranmışlık açık... Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, MHP ve lideri Devlet Bahçeli’nin desteğiyle ayakta kalabiliyor. Yıpranma gerçeğini Erdoğan da kabul etmiş olacak ki il ve ilçe kongrelerinde parti kadrolarının yüzde 70’i değiştirildi. İstanbul İl Kongresi ile il kongreleri tamamlandı. AKP kurucuları, “gömlek değişikliğiyle” Milli Görüş’ten ayrılmışlardı. Kamu kadrolarında dayanışma içinde bulunulan eskinin “cemaat”i şimdinin FETÖ’sü ile 17-25 Aralık’tan sonra yollar ayrıldı. Emniyet’teki FETÖ kadroları boşaltılınca yıllardır kızağa çekilmiş amirler-müdürler göreve getirildi. Ayrıca Milli Görüş kadrolarına geniş bir alan açıldı. Darbe girişiminin ardından FETÖ ayıklaması toplumun tüm kesimlerinde kaçınılmaz oldu. Siyasi kadrolardaki yıpranmışlık ise geçen yerel seçimlerde AKP’yi sarstı, kayıplar büyük oldu.

ABD’DEN ÇIT ÇIKMIYOR

AKP açısından içerdeki manzara pek parlak değil ancak dışarıda da durum benzer. Örneğin ABD Başkanı John Biden, görevi devralmasının ardından Türkiye’ye karşı hiçbir açıklama yapmadı. Adeta susarak mesaj veriyor. Ankara’yı, iktidarı çok iyi tanıyor Biden. Ancak Türkiye konusu bilinçli olarak “boşluk”ta tutuluyor. Amerikan başkentinden söylemde adeta çıt çıkmıyor. Ancak eylemde Trump döneminden kalan uygulamalar boyutlandırılıyor. ABD Yunanistan’da, Türkiye sınırına 20 kilometre mesafede bulunan Dedeağaç’a yüzlerce helikopter, yüzlerce zırhlı araç sevk ederek ortak tatbikat yapıyor. Hadi diyelim Cizre’nin güneyindeki Ayn Divar’a, askeri üssü bölgedeki Rus varlığı gerekçesiyle kuruyorlar. Peki, Dedeağaç’taki tatbikatı nasıl anlayacağız? Yoksa, eski ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo döneminde kurgulanan “Türkiye’yi boğma” turları sürüyor mu? 

İktidar içerde ve dışarıda yaşadığı zorluklardan kurtulmak için bir kurgu yapıyor. Kurgunun başarısı içerde kazanmaktan geçiyor. Bu amaçla Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasal kadrolarını yeniliyor, Milli Görüş’ten takviye alıyor. Bu takviyenin AKP’yi kurtarıp kurtarmayacağı sahada yapılacak siyasal çalışma sonucunda belli olacak.

‘CUMHUR’UN BİRLİĞİ

İktidardaki ittifak, güçten düşme emareleri sergileyince muhalefet partilerini hazırladığı tuzağa iteklemeye çalışıyor. 

AKP ve MHP, önce liderler düzeyinde izlenecek politikaları müzakere ediyor, süreci belirliyor ve uygulamaya koyuyor. Kamuoyunun aşina olduğu düşünce şu: AKP, parti kapatma aşamasından geçtiği için yeni kapatmalara karşı çıkıyor. İktidar ortakları AKP ve MHP bu noktada ayrışıyor. 

Ancak siyaset kulislerinden yansıyan o ki AKP cenahında bu konuda da MHP ile bir fikir yakınlaşması yaşanıyor. Cumhur İttifakı’nın kaderini bu konuya bağlayanlar yanılabilir. 

HDP’nin kapatılması, kapatılmasa bile işlevsizleştirilmesi noktasında Cumhur İttifakı ortaklarını kenetlenmiş halde bulabilir. AKP’ye atfedilen yaklaşım şöyle özetlenebilir:

“PKK’nin Meclis’teki uzantılarıyla oluşan süreçte sorun parti kapatmak değil. Terörle bağlantılı hiç kimse siyaset yapamamalı. Hiçbir siyasi parti terörün unsurlarını ve yansımalarını parlamentoya taşıma gücünü kendinde bulamamalı. Teröre arka çıkacak herkes bunun neye mal olacağını bilmeli ve buna göre davranmalı. Bu amaçla yasal düzenleme de bir an önce yapılmalı.”

Bu yaklaşımın MHP’nin savunduğu düşünceyle pek de ters düşmediği ortada...