Sevgili Okuyucular, bazı insanlar neredeyse siyaset kelimesini duymaya bile tahammül edemiyorlar. Bırak siyaseti be; siyaset yalan söyleme sanatı, menfaat yeri, çıkar dünyası falan gibilerinden çekincelerini ve rahatsızlıklarını dile getiriyorlar. Ne yazık ki; pek haksız da sayılmazlar esasında. Bir siyaset eğitim almış biri olarak bunu üzülerek söylüyorum. Ülkemizde siyaset anlayışı tamamen değişmiştir; hem de öyle böyle değil.

Eski siyasetçi ya da yıllarını siyasete vermiş büyüklerimizle konuşuyorum. Anlatıyorlar; hayranlıkla dinliyor insan. O zaman bir dava varmış, birliktelik, arkadaşlık, sırdaşlık ve en önemlisi partidaşlık varmış. Bir partilinin başka bir partiye geçmesi Emre Akbaba’nın Fenerbahçe’ye transfer olması kadar zormuş. İnsanlar partilerine gönül verirmişler; öyle bir iki menfi şeye saf değiştirmezmişler. Adamlar kavgaya girerken önce ellerindeki kitapları bir kenara bırakıp kavga ediyormuş. Şimdilerde çıkın gezin sokakları kaç insan göreceksiniz elinde kitapla bir yere giden? İnsanlar okuyormuş Sayın Abicim, hem de öyle böyle değil. Memleket, vatan, dava bilinci varmış; otur dediğinde oturan sus dediğinde susan başkalarının komutlarıyla hareket eden bir kitle yokmuş. İnsanlar kendi fikirlerini sunup mücadelesini veriyormuşlar. O dönemlerde de hatalar varmış; tabii bunun da farkındayım ama arkadaşını, partisini, davasını satma pek yokmuş be. Kol kırılır yen içinde kalırmış.

Şimdi bugünlere gelelim; siyasetin içine çıkar ilişkileri ve bolca yalan girmiş. Herkes herkesi kandırır hale gelmiş ve güvensizlik kol geziyor. Durum nereden nerelere gelmiş; ellerde gezen kitapları bırakın teşkilatlarda bile kitaplar neredeyse yok olmuş. Okumak da neymiş; birileri konuşup onlar uygular hale geldi. Sürü psikolojine zaten girmek bile istemiyorum. Sistem öyle bir hale gelmiş ki insanlar bazı isteklerini çok açık dile getirir hale geldi. “ Beni işe sokarsanız size oy veririm”, “ Bize oy verirsen seni işe sokarız”, “ Bizim partiden aday olursan sana şu işi paslarım”, “ Bizim partiye destek verirsen ben de sana o işte yardımcı olurum” gibi onlarca siyasete yakışmayan cümlecikler türedi. Bu arada bunu sadece belli bir zümreye yönelik yazmıyorum. Siyasi oluşumların neredeyse hepsinde karşınıza çıkabilecek şeyler bunlar. Son zamanlarda şu çıktı “ Aday gösterilmeyince partiyi kötüleyip partiden ayrılmak” Siyaset nerelerden nerelere geldi Sevgili Okuyucular. Siyaset umut ve pazarlık masası haline geldi. Çıkarlar yarışmaya başladı oysa fikirler yarışması gerekirken.

Ben siyaset eğitimi almış, anayasamızın 67. maddesindeki (Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasî parti içinde siyasî faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir. ) hakkımı kullanarak aktif siyasette görev alan bir gencim. Aktif olarak siyasette görev alma isteğimin nedeni “ Daha iyi bir gelecek ve memleket “ ve “ Genç kardeşlerimizin gün geçtikçe olumsuz bir dünyaya yakınlaştığı” içindir. Başka hiçbir pazarlık ya da çıkar konusu gözetmeden görev almak istedim. Bu nedenim doğrultusunda da çalışmalarıma devam etmekteyim. Çok büyük hedeflerim var; mesela temiz siyaset. Ben siyasetin şeffaf ve temizliğinden yanayım. Çıkar siyasetine, bel altı siyasete ve daha nice karalama kampanyalı siyasete karşıyım. Dayanağı olan medeni bir şekilde söylemlerle diyalogların olduğu, akla mantığa hizmet eden fikirlerin yarıştığı bir siyasetten yanayım. Bunu yapmak için mücadelemi veriyorum. Vatan, dava, memleket bilinciyle hareket edip çıkar konularından uzak bir siyaset yapmanın memlekete ve geleceğimize çok ama çok faydası olacağını düşünmekteyim. Son olarak benim için siyasetçinin özel hayatında kimle nerede ne şekilde olduğu değil politik olarak söylemleri, uygulamaları ve gençlerle olan diyaloğu önemlidir. Benim için saydığım bu önemli konularda da gördüğüm yanlışları dile getirmekten gocunmam, çekinmem, korkmam. Beni politik konular ilgilendirir; magazin konuları değil. Hadi görüşmek üzere.