"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni seçmen profili

Ömer Faruk ÖZAYDIN
16 Temmuz 2018, Pazartesi
Dünyayı tanzim etmeye çalışan global güçler, meyilleri de tanzim ediyordu. Siyasî figürler ve argümanlar değiştiği gibi, seçmen profili de değişiyordu ki, Dünyanın hızla değişmesi ekseninde..

Komünizmin yıkılmasıyla iki kutuplu Dünya’dan tek kutuplu Dünyanın jandarmalığına soyunan bir Batı vardı Doğusuz; hoyratça, istediği gibi işgâl ediyordu artık İslâm diyarlarını. Afganistan’ın, Irak’ın işgâli ve körfez savaşı, Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi süreçleri başlıyordu ki, Büyük Ortadoğu Projesiyle (BOP) hedefler bir bir hayata geçerken, kuleler de bir bir yıkılıyordu.

Yeni Dünya düzeninde topraklar başka bir Devletin (şimdilik) kara parçasına katılmasa da kale içten teslim alınıyor, iç savaşlarla hem silâh satışları artıyor, hem de zengin yataklar (petrol gibi) aracılar eliyle sömürülüyordu.

Ortadoğu’da daimî hale gelen bu projeksiyonlar (günümüze kadar) devam ederken Türkiye, kendi sosyal ve siyasal şartlarına göre BOP’un kapsama alanına giriyordu ki, eş başkanı da bizdendi maalesef...

12 Eylül darbesiyle görevden uzaklaştırılan Demokratlar, her türlü hile ve entrikalarla bir türlü yaklaştırılmıyordu iktidara. Vetolar, seçime sokulamama, yasaklar derken nihayet, 20 Ekim 1991’de koalisyon da olsa yakalamışlardı iktidarı. Daha göreve geleli 2 sene bile dolmadan Özal’ın anî ölümüyle mecburen köşke çıkan Demirelsiz Demokratlar, öyle derin oyunlarla dağıtıldılar ki tam yirmi senedir adres aramaktan kendi evlerinin yolunu bulamadılar bir türlü. Demokratsız siyasetin kaçak gecekonducuları, Demokratların tapulu arazisinde plazalar dikiyorlardı.

28 Şubat’la gelen siyasetin yeni aktörleri yerini alıyorlardı sahnede.

12 Eylül daha orta yerde duruyor ve anayasası hâlâ âmir iken, üstüne gelen ve onun açtığı kapıdan giren 28 Şubat; hem 12 Eylül’ün bir neticesi, hem de ihtilâl enkazlarını toparlayan Demokratların, dağıtılması ve tatile gönderilmesi üzerine revize edilmişti.

SİYASETİN KEFESİ DEĞİŞTİ

Siyasetin iki kefesini bir asırdır dolduran ağırlık; Halkçılar ve Demokratlar yerine başka ağırlıklar taşımaya başlamıştı.

Dünyayı tanzim etmeye çalışan global güçler, meyilleri de tanzim ediyordu. Siyasî figürler ve argümanlar değiştiği gibi, seçmen profili de değişiyordu ki, Dünyanın hızla değişmesi ekseninde..

İfsad komiteleri bizi iyi tanıyordu. Bilmem kaç milyon dolarlar harcanıyordu halimiz ahvalimizden, yememiz içmemize, bir hadise karşısında hangi tepkileri verdiğimize, ya da vermediğimize kadar. Cemaatlere, onun yapılanmasına ve değer yargılarına kadar ne var ne yok ezbere biliniyordu Lawrensler Dünyasında.

İlmek ilmek işlendi, kare kare döşendi taşlar, saraya giden yolda. Ne var ne yok kullanıldı malzeme olarak; Din iman, Kur’ân, Nurlar, şehitler.

Kimi gün millî görüş gömleği çıkartıldı, Kimi zaman bıçkın delikanlı. Gâh Bitlisli Said, ya Nurlar yasak.

Kimi zaman Nurcular mahpus, gâh köşkte ağabeylerle poz.. Kimi zaman Kürtler dost, sayın Öcalan, sonra oy vermeyin HDP terörist.

Kürtlere açıldı kapı, yağım balım, sonra birden kazıldı hendek.. Kardeşim Esad, sonra oldu fesad. 

Beraber yürüdük biz bu yolları, Bu hasret bitsin artık. Ayakkabı kutuları, mit tırları terörist elebaşı, aldatıldık..

M. Kemal ne yaptı demiryolu mu? Biz her yeri ağlarla donattık sonra dindardı, Müslümandı. ilh.

Bütün iktidarları boyunca zikzaklar altında geçen icraatlar alıcı buldu müşteri olundu.

Hedefe giden yolda, her yol mübah. Gazeteler TV’ler kapatıldı ses yok.. Mallara çöküldü, oh oldu..

Muhalif milletvekilleri hapse tıkıldı, iyi yaptılar, zaten solcu idiler.. 85 yaşında; topal, hasta hücreye atıldı, vardır bir günahı..

Meriç’te, Ege Denizi’nde kadın, çocuk boğuldular, merhametten eser yok.. Kısaca ne olduysa baş göz üstüne.

Stockholm sendromu gibi zalimi sevmek, aşkların en güzeli..

Bütün bunları sosyologlara havale ederken, asıl irdelenmesi gereken seçmen profili. 

İnsanları umutlandıran, “bu sefer tamam” demokrasi beklentisi yerine, muhalefet dahil düzene boyun eğmek, korku ve güce teslim olunmak. Ya Demokrasiye inanç bitirildi ya da Demokrasiden vazgeçirildik.

İster seçim hilesi deyin, ister insanları hileyle yönlendirme deyin, neticede hileyi bir harp stratejisinden devşirip meşrûlaştırarak, iktidarı ele geçiren ve o iktidarlarla planlarını devreye sokan yeni Dünya düzeni..

Ancak ne olursa olsun bu millet Demokrasiden başka yol bilmez. Elbet bir gün demokrasi rayına oturacak ve adresler yerini bulacaktır. Evli evine köylü köyüne. Demokrasiden ümit kesmek, bitkisel yaşamaktır.

Okunma Sayısı: 2230
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer faruk özaydın

    16.7.2018 22:04:12

    İki bakan bir gören bir cemaatin mensubu olmak, sayısız hamdleri iktiza eder. Binler şükür ki müdakkik, en az yazarları kadar şuurlu okuyucularımız var. Aklın ve kalbin yolu bir. Haza min fadli Rabbi.

  • Gündüz Alp-3

    16.7.2018 11:17:37

    Sonuca bakalım: Ali Ferşadoğlu bey, dünkü "Neden, dindarlar siyasette başarılı olamıyor?" başlıklı yazısında bir anketten bahsetmişti. "Anketlere göre, mevcut parti iktidara geldiğinde beş vakit namaz kılanların oranı %40 idi.Şimdi %18'e indi" diyor. Bu Müslüman bir toplumun için tedenni/ gerileme değilse nedir? Demek salt "dindar" olmak yahut "dindar iktidar" argümanı sorunları çözmüyor. Belki daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. Yaşadığımız maddi-manevi durum, bu sakat düşüncenin tecessüm etmiş halidir. Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz. Girdiğimiz çıkmaz sokaktan çıkmanın yolu, hürriyetçi demokrasi ve hukukun üstünlüğü ile millet hâkimiyeti ve millet iradesinin yeniden iş başı yapmasıdır. Gerisi israf-ı zaman ve kelâmdır vesselâm.

  • Gündüz Alp-2

    16.7.2018 11:02:49

    Siyasetin "kefesi" "kefen" ile değiştirildi. Kefenin bir gözünden alınan "demokrat" yerine "siyasal İslâmcı ideoloji" (siyasal dinci diyenler de vardır) konularak, dengeler demokratlar aleyhine değiştirildi. "Dindar iktidar" argümanıyla özdeşleştirilen "siyasal İslâmcı ideoloji", geçmişte halkçıların yaptığı vahim hatalar sebebiyle can simidi zannedildi. Menfi ve menfaatçi siyaset bu dindar görünümlü ideolojiyi öyle bir pazarladı ki, kitleler, "kefen" giyerek ölümüne -haşa hizmet-i kutsiye gibi- sahip çıktılar. Artık öyleler için parti ve particilik, kutsalın yerini aldı, "kutlu dava" ve "kutlu yürüyüş" oldu. Kutsalı yitirmedik ama değiştirdik. Ortak aklı, istişare, meşveret...ne varsa tek şahsın aklına havale ettik. "Ah bir iktidara gelseler..." diye yıllarca yanıp tutuştular. Neticede geldiler de. 16 yıldır ülkeyi tek başına siyasal İslamcı "dindar" kadrolar yönetti. Sonuç?

  • Gündüz Alp

    16.7.2018 10:14:12

    Sayın Özaydın, ahvalimizi o kadar yerinde ve güzel şerh ve izah etmişsiniz ki, fazlası var eksiği yok. Binler tebrik ve teşekkürler. Hürriyetçi demokrasi ve hukukun üstünlüğünden başka çıkar yolun görünmediği şu zamanda, çağı ıskalamak, hür,medeni ve demokrat dünyadan dışlanmak pahasına parlamenter, demokratik hukuk devletini tekçi sisteme feda ettik, kurban verdik. İzahı ve çözümü çok zor, anlaşılır bir durum değil. "Seçmen profili" bu kadar sürede nasıl değiştirildi? Hem sosyolojik hem psikolojik yönden cidden incelenmelidir. Yeni seçmen kitlesinin en belirgin üç özelliği (kanaatimce):Fanatizm, radikalizm ve vandalizmdir. Demokrasi ve hukuka "bana lazım değilsin!" diyen bir "seçmen" profili! Klinik bir vak'a!. Suçlamıyorum. İçeride yoğun bir algı operasyonuna, yandaş medyanın yalan-yanlış propaganda bombardımanına maruz, toplumsal anlamda siyasal hipnoza ve yüksek dozda narkoza tabi tutulmuş ve üstelik "irşad ve tenvir" edilmemiş seçmen kitlesinin "profili" nasıl değişmesin?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı