Yeni diktatörlerinizi tanıyın

Sokaklarda yapay zeka ile güçlendirilmiş, sürekli internete ve buluta bağlı Androidlerle iç içe yaşayacağız. Bu yapay zeka ile, bu robotlarla yaşamaya başladığımızda, bu robotların hayatımıza yapacakları değişiklikler hep olumlu mu olacak?

Google Haberlere Abone ol

Sayın okur bu yazı ile sizi diktatörlerinizle tanıştıracağım. Gönüllü bir şekilde iktidarlarını kabul ettiğiniz geleceğin diktatörlerini başınıza taç eden sizlersiniz. Zorla hayatınıza girmediler. Seve seve aldınız hayatlarınıza. Vadettiklerini verdiler, oysa verdiklerinden fazlasını aldılar ve alacaklar. Sizi hapse tıkmalarına da gerek yok, siz zaten kendiniz gönüllü gideceksiniz. Diktatörlere birazdan döneceğim. Şimdi diktatörlerin ve darbecilerin ne yaptığından bahsetmek istiyorum.

DARBECİLER İLK NE YAPAR?

Darbeler ve darbeciler vatandaşların özgürlüklerini kısıtlar. Dışarı çıkmalarını kısıtlar, çıkmaya izin verdiğinde de vatandaşları gözetler, ne yaptıklarını ne ettiklerini takip eder, birçok kişiyi yakalar, hapse tıkar. Hapiste işkence görmediği zamanlarda imkan olursa, volta atmak muhalifin rutini olur. Toplumu kontrol altında tutmanın yolu, muhalifleri baskı altında tutmaktan, geri kalan halka propaganda yapmaktan ve halka ulaşan haberleri şekillendirmekten geçer. Dolayısı ile darbeciler iletişim kanallarını, medyayı kontrol etmek zorundadırlar.

Tamam birçok baskıcı rejim, birçok diktatör seçimle geldi. Oysa geleceğin diktatörleri iktidar yolunu seçimle açmaya gerek duymayacaklar. İktidarı ele geçirdiklerinde de, çoktan teslim olmuş olacaksınız. Hemen hazırolda duracak, sizden ne isterlerse yapacaksınız ve hatta zaten şimdiden yapmaya başladınız.

Dikkat ederseniz, iktidara darbe yapıldığında, darbeciler ilk olarak devlet televizyonunu, sonra diğer haber kanallarını kontrol altına alırlardı. Artık kontrol alanları sadece devlet televizyonu ile sınırlı değil, sosyal medyadan cep telefonlarına kadar kontrol etmeleri gereken tonla mecra var.

TEKNOLOJİ İLE DEĞİŞEN KİMLİK ALGISI

Bu noktada şimdiye kadar anlattıklarımı bir kenara koyup, teknoloji yüzünden kimliklere dair algımızın nasıl değiştiğinden bahsetmek istiyorum.

3 boyutlu Second Life'ta röportaj yaptığım bir avatara sormuştum: "Neden avatarınıza 10 dolarlık giysi aldınız? Gerçek bir giysi değil ve avatarın üzerinde o logonun, o yazının olması şart değil ki" gibi bir soruydu. Cevap çok ilginçti: "Diğer avatarlar bu meseleyi önemsediğimi bilsinler istedim. Beni öyle tanısınlar, benimle (avatar demek istiyordu herhalde!) bunu bilerek iletişime geçsinler istedim." İlginç bir şekilde, yazıştığım kişi, avatarının kendi gerçek varlığının bir uzantısı olduğunu düşünüyordu ve o avatar için 10 dolar harcamak pahalı bir şey değildi. Sonuçta kendi varlığının uzantısı için harcanmıştı bu para.

Bir başka örnek de, dijital iletişim araçları ile alakalı. Telefonunuza bir mesaj geldiğinde, isim kısmında eşinizin adı varsa, o mesajı eşiniz atmıştır. Kim bilir, yüz yüze söyleyemediği şeyi mesaj ile anlatmak istemiştir. Özel veya genel bir konudan bahsetmiş olabilir. Aynı mesaj WhatsApp'tan da gelebilir, Facebook'tan da gelebilir. Şimdi, esasında bir cihazın ekranında ondan geldiğini sandığınız ve okuduğunuz yazı, eşinizin kimliğinin bir uzantısı oldu, sizin gözünüzde. O mesaj, eşinize ait telefon numarasından, sizin telefonunuza geldiyse, eşinizden geldiği kesindir. Bu birinci yanılsamanız. İkinci yanılsamanız da, bu mesajlaşmanın sadece eşinizle sizin aranızda olduğu. Oysa artık, bu dijital çağda, eğer zarfı açılmadı ise, kimsenin okumadığına emin olduğunuz yazılı mektuplardan bahsetmiyoruz. Mesajınızın sunucularda tutulduğu ve mesajın kontrolünü ele geçirmiş kurumlardan bahsediyoruz. Yani, esasında platform hizmetini veren firma, o mesajın kontrolüne de sahip. O firma artık atılan mesaj ile, atan kişi ile sizin aranızdaki ilişkinin boyutunu bilir. ‘İçeriği okumuyoruz’ demelerine kanmayın, böyle deseler de, çoğu ‘meta veri’ dedikleri bilgileri kayıt altına alır. Bu veriler: Arama sıklıkları, arama saatleri, mesajlaşma saatleri, telefonların yan yana bulunma zamanları gibi veriler ve bunlar zaten aradaki ilişkiyi tahmin etmelerine yarar. Siz sıradan bir cep telefonu mesajı gönderdiğinizi sanırken, firma sizin hakkınızdaki bilgileri kategorize etmiştir bile. Hatta platformu kontrol edenler, hiç yazılmamış bir mesajı gönderebilir ve o mesajın eşinizden geldiğine sizi ikna edebilirler.

TEKNOLOJİYE KANAN İNSANLAR

Tanıdığım birçok aklı başında, eğitimli kişi kimi zaman asparagas haberleri gerçek sanıp sosyal medyada paylaştı. Onlara da ‘güvenilir bir kaynak’ göndermişti. ‘Kötü niyetleri’ yoktu. Kimi hatasının farkına dahi varmadı. Oysa haberin gazetemsi bir siteden, sunucumsu biri tarafından kaliteli dizaynlarla yapılması, yalanın gerçek bilgi soslarıyla sunulması yanıltmıştı onları. Trump’ın başkan olduğu seçimlerde milyonlar kandırıldı bu tarz haberler ve siteler ile! Şimdi o haberlerin yalan olduğunu, kasıtlı olduğunu, belirli bir seçmen kitlesini hedeflediğini biliyoruz. Ancak yalan haber, yapacağı etkiyi yapmış, vereceği zararı vermişti. Kaldı ki, uydurulan onlarca yalan haberin yalan olduğunu anlatmaya kimsenin mecali de yoktu. Yeni bir gündem oluşmuş, bir sonraki habere geçilmişti zaten. Ne gerek vardı eski haberlerin gerçeğini bulup insanları yormaya? Ver mehteri ve sun yeni haberi!

TEKNOLOJİNİN 'İNSAN'LAŞMASI (?)

Çin’deki yeni haber sunucu Qiu Hao’dan haberiniz oldu mu? Bence, habercilik için çok büyük bir olay. Çok çalışkan Qiu Hao ve günde 24 saat ve yılda 365 gün aralıksız haber sunabilen bir haber sunucusu. Müthiş bir performansı var Qiu Hao’nun. Harika mimiklere ve düzgün konuşma kabiliyetine sahip bu sınırsız enerjili sunucu yüzünden birçok haberci mesleğini kaybedecek. Yok yok "Orası Çin, adam Çince konuşuyor, bize o teknoloji gelmez" demeyin, çünkü Qiu Hao esasında yapay zeka ve 3 boyutlu teknoloji ile yaratıldı ve Qiu Hao’nın gerçek olmadığını ekrandan fark etmek neredeyse imkansız. İzlerken gerçek insan sunuyor sanıyorsunuz. Artık isterseniz haberleri Ece Üner’siz ve Pınar Erbaş’sız, gene Ece Üner ve Pınar Erbaş’a sundurabilirsiniz. Hatta isterseniz, rahmetli Mehmet Ali Birand’ı hayata, Ali Kırcayı ekranlara döndürebilirsiniz.

Hadi o önceden yazılmış haberi sunuyor bu haber sunucuları, kandırılmak daha kolay diyorsanız, Google CEO'su Sundar Pichai’nin yapay zeka asistanına gerçek mekanları aratıp, gerçek insanlardan randevu aldırdığı videoyu ne olur izleyin! Google yapay zeka tarafından aranan gerçek insanların arayanın insan olmadığını da fark edemediğini ve yapay zekanın da iletişimi gayet doğal yürütebildiğini görürsünüz.(Dikkat ederseniz, yapay zeka ile farkını belirtmek için yazımda gerçek insan demek zorunda kalıyorum. Oysa insanın sahtesi, gerçeği olmaz ki! Bu teknoloji tanımlamalarıma da etki ediyor!)

Gelişmiş robotlar üreten Boston Dynamics, Atlas isimli robotun artık parkur yapabildiğini duyurdu dünyaya. Eskiden kalem pille şapşal şekilde ilerleyen oyuncaklara imrenerek bakan insanlar, artık parkur yapan, duvardan duvara atlayan, kapalı kapıları açan, konuşan robotları doğal görmeye başladı. O pilli oyuncaklarla büyüyenlerin çocukları, robotlar çağına geçti. Mesela Dubai robot polisleri devreye sokma planlarını da açıkladı.

Artık grafik kalitesi, ses kalitesi hatta hareket kabiliyeti açısından insanlardan ayırt edilmesi zor robotların zamanı da geliyor. Sokaklarda yapay zeka ile güçlendirilmiş, sürekli internete ve buluta bağlı Androidlerle iç içe yaşayacağız. Bu yapay zeka ile, bu robotlarla yaşamaya başladığımızda, bu robotların hayatımıza yapacakları değişiklikler hep olumlu mu olacak?

Referanslar:

Çinli Haber Sunucusu Qiu Hao

https://mashable.com/video/ai-news-anchor-presenter-china-xinhua/?europe=true#AaQj4pUA8gqb

Randevu alan yapay zeka :https://www.youtube.com/watch?v=D5VN56jQMWM

Robot Polisler https://www.bbc.com/news/technology-40026940

Parkur yapan Atlas Robot: https://www.youtube.com/watch?v=LikxFZZO2sk