Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        SON bir hafta içinde ardı sıra gelen açıklamalar da gösteriyor ki Gara operasyonu sonrası Türkiye’nin de daha etkin olmaya karar verdiği Irak hareketleniyor.

        Suriye’de Rusya’nın hakimiyetine karşı yeni dönemin en önemli çatışma alanının Irak olacağı bu günden görülüyor…

        Bunu anlamak için son iki haftada yaşananlara bakmak yeterli…

        ABD’nin yeni yönetimine gelen Biden, selefi Trump’ın aksine bölgede kalıcı olmaya karar verdiğini bir süredir düşünce kuruluşları aracılığıyla dile getiriyordu…

        NATO’NUN GÜÇ ARTTIRIMI

        Ardından, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, 18 Şubat'ta yapılan Bakanlar Zirvesi’nde, Irak güçlerini desteklemek ve DAEŞ ile mücadelede daha etkin olmalarını sağlamak amacıyla güç artırımına gideceklerini açıkladı.

        Stoltenberg, Irak misyonundaki artışa ilişkin bilgiyi de şu cümlelerle aktardı:

        “Misyonumuz 500 personelden 4 bine çıkacak. Eğitim faaliyetlerine daha fazla Irak kurumu ile Bağdat dışındaki bölgeler de dahil olacak...”

        Bunu dört gün önce yapılan Münih Güvenlik Konferansında ABD, Almanya ve Fransa liderlerinin konuşmaları izledi.

        ABD Başkanı Biden, Trump’ın aksine NATO ile bağının güçlenerek artacağına işaret etti, hatta meşhur 51’inci maddeden yola çıkarak, “Birimize saldırı, hepimize saldırıdır” ifadesini kullandı.

        Konuşmasında NATO’nun Irak ve Afganistan’daki güç artırımına desteğine de vurgu yaparken, Almanya Şansölyesi Merkel de Afganistan’da asker artırımına destek vereceğini açıkladı.

        Burada dikkat çeken, Ukrayna Afganistan ve Irak’tan sıklıkla söz edilirken Suriye adının hiçbir şekilde geçmemiş olmasıydı.

        IRAK’TAN YÜKSELEN İTİRAZ

        Bu gelişmelere, Haziran’daki seçimini teknik nedenleri gerekçe gösterip sonbahara öteleyen Bağdat yönetimi sessiz kalırken, Irak Ortak Operasyonlar Komutanlığı Sözcüsü Tahsin Hafaci, resmi devlet televizyonuna yaptığı açıklamada NATO konusuna değindi. Hafaci, teskin edici bir dil kullanarak, “NATO güçlerinin sayısının artırılması konusundaki rakamlar doğru değil” diyerek, bir anlamda açıklama yapan NATO Genel Sekreteri’ni yalanmaya kalktı.

        Sözlerinin gerisinde yatan neden de hemen ardından Irak Meclisi Fetih Koalisyonu Milletvekili (Şii) Naim Ubudi’nin açıklamasında ortaya çıktı.

        İran yanlı tutumu ile bilinen Ubadi, hükümetinin NATO güçlerinin artırılması yönünde isteği olduğundan haberleri olmadığını belirtip ekledi:

        “NATO güçlerinin sayısını artırmak ABD güçlerinin Irak’taki rolünün daha da artırılması içindir…”

        Aslında bu sözleri sorunun açığa çıkmasına da aracılık etti.

        HEDEF İRAN VE RUS ETKİSİNİ KIRMAK

        Çünkü uzun süredir İran, ABD’nin boşalttığı alanları anında doldurarak Irak’ta önemli bir etkiye sahip oldu.

        Haşdi Şabi’nin de devreye girmesiyle, PKK’nın da üs kurduğu kuzey batı bölgesinin Suriye sınırında etkili güç haline geldi.

        ABD bundan rahatsızlığını gizlemiyordu.

        Ancak Trump yönetimi çıkma kararı aldığı için çok da önemli bir durum gibi görmüyordu.

        DAEŞ’in son yeniden hareketlenmesi, Rusya’nın Irak sınırı boyunca Şam güçlerine verdiği destekle bastırması, Orta Doğu’daki etkinliğini artıracağı kaygısını güçlendirdi.

        Bu da yeni adımların atılması için yeterli nedenler oldu…

        Birinci körfez savaşının başladığı 1991’den bu yana bölgede bulunan ABD adı üzerindeki olumsuz algının da etkisiyle kendisi çekiliyor gibi yaparken, boşluğunu NATO’nun eğitim güçlendirdiği Bağdat ordusu ile baskılamak için harekete geçti.

        Sonuçta hem Haşdi Şabi’nin tutumundan rahatsız olan Bağdat hükümetine destek vermek, hem de ülkede etkisi gittikçe artan İran’ın önünü kesmek için NATO’nun harekete geçmesi konusunda karar alındı.

        ANKARA RAHATSIZ DEĞİL

        Şunu hemen belirteyim, bu gelişmeden birilerinin ileri sürdüğü gibi Türkiye rahatsız değil...

        Tam tersine memnun kaldığı da söylenebilir, çünkü artan NATO gücü içinde Türk askerinin sayısında da artış olacak.

        Daha önemlisi PKK ve desteğindeki YPŞ, İran destekli Haşdi Şabi’nin koruması altında yaşam sürüyordu.

        Türkiye’nin birkaç kez Bağdat ile yaptığı görüşmelerde terör örgütü PKK’nın bu bölgeden çıkarılması istendi…

        Bağdat’ın, Erbil denetimindeki peşmerge gücü ile Sincar’a yaptığı operasyon, Haşdi Şabi’nin direnişi ile püskürtüldü.

        Türkiye’nin bu bölgeye operasyon yapacağının haberi yayıldığında Haşdi Şabi Sincar’a çok sayıda milis güç yerleştirdi, yetmedi kendisine bağlı birliklerin komutanları tehditler savurdu.

        PKK’YA DA DARBE DEMEK

        Dolayısıyla Haşdi Şabi’nin bölgeden temizlenmesi, PKK/YPŞ’nin de bölgede sırtını dayayacak yer bulamayacağı anlamına geliyor.

        Son dönem Türkiye’nin Gara’ya yönelik operasyonlarını dağın alt kesimindeki bölgelere kadar ilerletmesine olanak sağlayacağa benziyor.

        Tabii ABD’nin bu bölgede aykırı tutum sergileyen CENTCOM yönetiminin NATO’nun girişi sonrasındaki tavrını da görmek gerekecek.

        Sonuç olarak şunu söyleyebilirim ki bahar ayları ile birlikte Irak ısınacak…

        Yunanistan efeliğinin gerisindekiler…

        Yunanistan efeliğinin gerisindekiler…
        0:00 / 0:00

        Türkiye bir yandan doğusundaki sorunla uğraşırken, diğer yandan da batısında Ege meselesiyle boğuşuyor.

        Buna neden de Yunanistan’ın bazı AB ülkelerinin bastırması sonucu Türkiye ile yeniden başlamak zorunda kaldığı istişari görüşmeleri bitirmek istiyor.

        Neden de bu görüşmeler devam etmesi, Yunanistan’ın sürekli olarak AB’yi arkasına almasının önüne geçiyor.

        Sorun gibi gösterdiklerinin masaya geldiğinde ne denli anlamsız kaldığını gizlemeye çalışıyor.

        Aynen Meis adası ile ilgili iddialarında olduğu gibi…

        Nitekim dün buna yenisini ekledi, Yunanistan’a ait 4 savaş uçağı kuzey Ege’nin uluslararası sularında TCG Çeşme gemisinin her yıl gerçekleştirdiği rutin oşinografi ve deniz dibi çatlakları ve ısısına ilişkin rutin araştırmasını engelleme faaliyetinde bulundu.

        Yetmedi, uçakların bir füze tehdidi karşısında gerisinde bıraktığı “chaff” adı verilen fişekten attı.

        Tam anlamıyla taciz etti…

        ARASI İYİ OLMAYANLARLA

        Bütün bunların gerisinde yatan neden açık…

        Çünkü 1976’dan beri her iki ülke de bu alanda Hidrokarbon arama faaliyetinde bulunmamak için anlaştı.

        TCG Çeşme gemisinin faaliyeti de bu kapsamda sadece oşinografi bir faaliyetin ötesinde değildi.

        Ankara’da konuyla ilgili diplomatların aktardığına göre Yunanistan yönetimi bir süredir, bazı ülkelerin de kışkırtması ile kendisine güç devşirmek istiyor.

        Aslında Fransa’nın başı çektiği bazı ülkeler arası iyi olmayan ülkeleri kullanarak Türkiye’yi aklınca sıkıştırmak istiyor.

        Ancak bunun nasıl bir sonuç doğuracağını Atina ve gerisindekiler görmek istemiyor.

        El değirmeni ile un elemeye çalışıyor...

        Umarım kötü bir kazaya neden olmaz…

        Diğer Yazılar