Askerlik ve siyaset alanında benzersiz başarılarıyla tarih yazan ATATÜRK’le övünecek, O’nun kutsal sayılacak emaneti Türkiye Cumhuriyeti’ni güçlendirip yüceltecek, bu doğrultuda gerekenleri yapmakla gönenecek yerde partizan amaçlarla ve tutumlarla toplumu ayrıştırıyor, yurttaşları birbirine karşı duruma getiriyor, kişisel düşkünlükler ve kötülüklerle ulusal yapımıza zarar veriyor olanları ibretle izliyoruz. Atatürk’e doğrudan saldırmaktan çekinenler bu çirkinliklerini İNÖNÜ üzerinden yapıyor. Demokrat Parti’nin baskıcı günlerinin ortasında doğanlarla kurtuluş ve kuruluşun ayırdında olmayanlar, cumhuriyete zarar verdiklerinin ayırdında olmadan CHP dönemini karalamayı beceri sayıyorlar.

Kimi aymaz ve sapkının öncülük ettiği bu saldırılar siyasal ve onulmaz bir hastalığın belirtileridir. İşin daha üzücü ve ibretlik yanı, ulusal birliği temsil eden kişinin ayrımcı, ayrıştırıcı, hatta kutuplaştırıcı sözleridir. Seçim için yapılan konuşmaların dili, ulusal birliğe, toplumsal barışa, ülke yararlarına aykırıydı. İktidar partililerin, başta genel başkanları olmak üzere karşı partiler için kullandıkları sert ve kötü dil, çok sakıncalı idi. Yurttaşları böylesine karalayıp ayrıştırmak iyi olmamıştır.

Atatürk ve İnönü karşıtlarının gazetemizde yayımlanan Abdülhamit’in gelini, şehzade Osman Ertuğrul’un eşi Zeynep Osman’la yazarımız Yılmaz Özdil’in yaptığı röportajı okuyup kendi terbiyesizliklerinden utanmaları gerekir. Seçim, oy, partizanlık nedeniyle yalanlardan saldırılara uzanan çirkinliklerin toplum yapısı üzerindeki zararı ölçülmeyecek kadar çoktur. Kendileri için ulusal yapıya ve yarara zarar veren siyasal şarlatanlar bağışlanamaz.

Bu arada RTE’ın seçimlerde sıraladığı, yinelemeyi kendime yakıştıramadığım saldırı sözleri, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı olmak bir yana kötü örnekler olarak belleklerde yer etmiştir. Ulusal birliği temsil yükümlülüğü (Anayasa mad. 104/1), tarafsızlığı (Anayasa mad.103/2) tümüyle gözardı eden Bay RTE Anayasa’ya aykırı davranmakla hukuksal alanda büyük bir kusurun sahibi olduğunu unutmamalıdır. Hukuksal gerekleri ve değerleri dışlamanın hukuksal sorumluluğu, vicdani sorumluluğu yanında biçimsel bir yaptırımdır. Gerçekte Binali Yıldırım olayıyla TBMM Başkanlığı, Mehmet Özhaseki adaylığıyla Bakanlık, belediye başkanlığı düzeyine indirgenmiş, olumsuz birer örnek olmuştur. Yitirme korkusuyla san ve unvanlarıyla seçimi kazanmayı düşünen AKP’liler devlet yapısında da yaralar açtıklarını gözardı ederek siyasal tutkularına yenik düşmüşlerdir. Cumhurbaşkanlığının konumuna aykırı konuşmaları ve davranışlarıyla Bay RTE bir parti sözcüsü rolünde görülmüştür, iyi olmamıştır. Şimdi kendisinin neden olduğu sorunları çözmek için “Kızgın demiri soğutma” çağrısı yapıyor. Bakalım yarın neler söyleyecek?

Adında “..milliyetçi..” sözcüğü bulunan bir partinin, “..milliyetçiliği ayaklar altına aldığını..” söyleyen bir liderin partisinin, arkasına takılması çelişkisi çok ağır bir durumdur. Tekerlemeli konuşmalarla, bağırıp çağırmakla, kimi yineleme söz yarışıyla gerçeklerin üstü örtülemez. Siyasal ahlâk yönünden ibretlik örneklerle geçen seçimin gelecek seçimler için ders olması, tutum ve davranış seçkinliğiyle dil temizliğinin özen gerektirdiğine temel alınması asla savsaklanmamalıdır. Daha düzenli ve daha düzeyli seçimlerle, partilerarası daha demokrat ve daha uygar ilişkilerle daha güzel günlere dileğimizi, gazetemiz yönetici ve yazarlarına açılan haksız davada hukukun yeni bir yara almaması beklentisiyle yineliyoruz.

KUTLAMA           

Yarın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı coşkuyla, umutla, en iyi duygu ve dileklerle kutlayacağız. TBMM’yi açarak cumhuriyetin temellerini atan ATATÜRK başta olmak üzere, tüm vatan kurtarıcılarımızla devlet kurucularımızı şükranla ve saygıyla anıyoruz.