REKLAMI GEÇ

YAŞAR USTALAR KAZANACAK!

14 Ocak 2018 Pazar

‘Bak beyim, sana iki çift lafım var’ diye başlıyordu o muhteşem hayat dersi. Asgari ücretle çalışan Yaşar usta; para babası, fabrikalar sahibi, milyarder Saim Bey’e meydan okuyordu.

Halbuki hukuksuzca evinden atılmıştı Yaşar usta.

İşini de kaybetmişti.

Evde ekmek bekleyen eşi, çocukları, torunları, gelinleri, damatları vardı.

Ardını düşünmeden yola düştü Yaşar usta. Girdi para babası, milyarder Saim Bey’in odasına. Yalvarmadı ‘büyük patronun’ karşısında. Eğmedi başını öne. ‘Koskoca adamsın. Paran var, pulun var, her şeyin var. Binlerce kişi çalışıyor emrinde. Yakışır mı sana ekmekle oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu, karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak?’ diyerek meydan okudu önce.

Acındırmadı kendini. Bu cümleleri söylerken bile haklı olduğunun bilincindeydi çünkü. Konuyu aşka, sevdaya getirdi daha sonra; ‘Sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören! Anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor. Ama ben boşuna konuşuyorum. Sevgiyi tanımayan adama, sevgiyi öğretmeye çalışıyorum.’

Ne olmuştu yani? Fabrika işçisinin oğlu, patronun kızını sevemez miydi? Kız aşık olamaz mıydı fabrika işçisinin çocuğuna? Ayet mi vardı bununla ilgili yoksa kanunda mı böyle yazıyordu? Kibirli patrona haddini bildirecekti Yaşar usta:

‘Sen büyük patron, milyarder, fabrikalar sahibi Saim bey. Sen mi büyüksün? Hayır, ben büyüğüm! Yaşar usta! Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç! Gözümde pul kadar bile değerin yok. Ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiçbir şey yapamayacaksın, yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. Çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. Bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun?’

Halbuki Yaşar usta biat edebilirdi fabrika sahibine. Oğlunu dövebilir, bu sevdadan vazgeçmesini öğütleyebilirdi. Gelinini eve almayabilirdi. Evinden atıldığı zaman para babası Saim Bey’e yalvarıp zaten hakkı olan evine dönüş yapabilirdi. Hem işinden de olmazdı o zaman. Ne kadar da uzak geliyor değil mi şimdinin insanına? Hele bazıları bunu enayilik olarak bile görüyordur. Koskoca patrona baş kaldırmak, güce tamah etmemek, sevgiye, aileye inanmak nasıl da uzak bize!

Boyun eğmedi Yaşar usta. Güce, paraya, makama, mevkiye tamah etmedi. Hayatta paranın satın alamayacağı şeylerin olduğunu gösterip boyun eğdirdi fabrikalar sahibi Saim Bey’e.

Bunlar film sahnesi demeyin ne olur. Yok, mu sizin de hayatınızda, çevrenizde milyarder Saim Beyler, fabrikatör Nubar Beyler? Öyle köşklerde oturan, lüks arabalarla sizlere hükmetmeye çalışan. Sevdiğinize, düşüncenize, evinize, barkınıza, ailenize karışan…

Güce, paraya, makama, mevkiye…Bunların alayına ‘Beyim sana iki çift lafım var’ deme zamanı gelmedi mi hala!!!

“Büyük sanatçı Münir Özkul’u rahmetle anıyorum. Mekanı cennet olsun”

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı