Yargıya en yukarıdan bir ‘ayar’ daha!
Fotoğraf: Envato
Anayasa Mahkemesi (AYM), ‘FETÖ’ suçlamasıyla tutuklu Mehmet Altan ve Şahin Alpay’ın, “bireysel başvurularını” karara bağladı; iki gazetecinin de tahliyesine karar verdi!
AYM daha önce de Mustafa Balbay, Can Dündar gibi gazeteciler hakkında benzer kararlar vermiş ve bu kararlar tartışılmadan uygulanmıştı.
Ancak bu sefer böyle olmadı; AYM’nin kararını dikkate alıp Altan ve Alpay’ı tahliye ederek kararı yerine getirmesi gereken İstanbul 13. ve 26. Ağır Ceza Mahkemeleri, AYM’nin kararını uygulamayı reddettiler. Yani bu iki mahkeme “Hak ihlali yapmaya devam” kararı verdiler.
HÜKÜMET YARGIYA EN YUKARIDAN MÜDAHALE EDİYOR
Eğer burada mahkemeler arasında bir “yorum farkı” nedeniyle bir yetki sorunu ortaya çıksaydı, kuşkusuz bu da hukukçuların sorunu olurdu ama öyle olmadı. Başbakan Yardımcısı, Hükümet Sözcüsü ve Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da, “AYM’nin yetki sınırlarını aştığı”nı, “kendisini yerel mahkeme”, ya da “temyiz mahkemesi” yerine koyduğunu iddia ederek açıkça, AYM kararını uygulamayı reddeden ağır ceza mahkemelerinin yanında yer aldı.
Türkiye’de yargı; mahkemeler hiyerarşisi içinde, yerel mahkemenin verdiği karar bir üst mahkemeye gider, orada da uzlaşmazlık giderilemezse, Yargıtaya, olmadı Yargıtay Genel Kuruluna kadar gider. Sonuçta Yargıtay Genel Kurulu ne karar vermişse o aşağıya doğru bütün mahkemeler tarafından geçerli sayılır.
“Bireysel başvuru” konusunda da; vatandaşlara “Bireysel başvuru hakkının tanınması”ndan beri de en son merci AYM’dir. Bu yüzden de AYM’nin kararlarına itiraz edilecek bir üst mahkeme yoktur!
Nitekim şimdi AYM’yi yetkisini aşmakla suçlayarak yerel mahkemelerin kararına destek veren Bekir Bozdağ, her vesileyle vatandaşlara, “AYM’ye bireysel başvuru hakkı tanıyarak büyük yargı reformu yaptıkları”yla övünüyordu. Tabii düne kadar böyleydi.
‘YARGI KRİZİ’ TEK ADAM REJİMİ İÇİN DAYANAK YAPILIYOR
Ama şimdi aynı Bozdağ, “yargı reformu”yla vatandaşa bireysel başvuru hakkı tanınmamış, bununla birlikte de AYM’ye bu konuda başvuruyu sonuca bağlama yetkisi verilmemiş gibi konuşuyor. Bozdağ’ın tweetlerindeki üsluba bakınca, “Elinde olsa AYM’yi kapatacak muhterem” dersiniz!
Bütün bu yetki ve benzeri tartışmalardan öte, Hükümet; “Anayasa Mahkemesi bir karar almış; yerel mahkemeler de bu kararı tanımamış” durumuyla, gerçek bir “yargı krizi”yle yüz yüze kalmıştır. Böyle bir durumda normal bir hükümet, her halde; bir adım geri çekilip bu krizin çözülmesi için bir yol aramaya koyulur. Ama ülke, OHAL’le yönetilen ve “tek parti tek adam rejimi” yoluna sokulan bir ülke olunca, krizler böyle “Çözülmesi gereken sorunlar” olarak algılanmıyor. Tersine “krizler”, daha derinleştirilerek, yığınların gözünde “Bu koşullarda çözülemez” duygusu uyandırılmaya çalışılıyor. “Yerli ve milli çözümler” için “fırsata” dönüştürülüyor. Çünkü AKP, Sözcüsü Mahir Ünal’ın da açıkça itiraf ettiği gibi siyaseti, “Dezavantajları avantaja dönüştürme sanatı olarak” anlıyor.
Tartışılan yargı kararı olunca da “yerli ve mili çözüm”, yargıyı siyasetin denetimine sokmak; yargı anlayışında insanlığın geldiği yer, Türkiye’nin altına imza attığı uluslararası yargı normları, hatta mevcut anayasa ve yasaların ne dediği umursanmıyor. Yetmiyor ayetler, hadisler, fetvalar devreye sokuluyor. Olmadı; yargının yürütmenin direktiflerine göre karar vermesini gereğine, yargının, yürütmenin yasamanın, uyum içinde çalışması için “Tek elde toplanmasının önemi”ne kadar gidiliyor.
‘AYAR VERME’NİN SONU YOK!
Ki, bu son örnekte de açıkça görüldüğü gibi, dün sabah Bozdağ’ın Twitter hesabında söyledikleri de açıkça gösteriyor ki, Erdoğan-AKP iktidarının tutumu budur.
Böylece Erdoğan-AKP yönetimi;
- Anayasa Mahkemesinin bir daha, siyasetin hoşuna gitmeyecek kararlar vermesini istemediğini,
- Yerel mahkemelerin kararlarını siyasi iradenin isteklerini dikkate alarak vermelerini, bu konuda “Anayasa, yasalar, uluslararası hukuk, içtihat ne diyor?” kaygısından uzak olmalarını,
- Birer birer yargıçların da siyasetin ihtiyaçlarını gözeterek karar vermelerini istemektedir.
Böylece AKP Hükümeti, yargıya bir bütün olarak “Ayar vermeyi” amaçlamış görünmektedir. Üstelik iktidar bunu AYM’nin iki gazetecinin tutuklanmasına son verilmesi kararı üstünden yaparak, hem bu kararı emsal göstererek diğer gazeteciler başta olmak üzere “hak ihlali” mağdurlarının tahliyesinin önünü kesmek, hem de yargıya en yukarıdan “Siyaseten ne dediğine bak” ayarı vermeyi amaçlamıştır.
Hele de “Altan ve Alpay’ın tahliyesi” kararını veren AYM’nin ‘FETÖ’ ve Kemalist kişilerden arındırılmış, bizzat Erdoğan ve AKP’li Meclisten seçilen üyelerden oluştuğu dikkate alındığında, Hükümetin yargıdaki partizanlaştırmayı bir adım daha ilerleterek, yargının karar alırken iktidarın ne istediğini göz önüne almalarını istemektedir.
Ki, girilen bu “Ayar verme” yolunun sonu olmadığı için, “Bu ayarla artık böyle gider” denemez. Tersine her ayar sürekli yeni “ince ayarları” da gerektirecektir!
Bu da Hükümetin yargının üstündeki baskıyı artıracağı anlamına gelmektedir.
- İsrail’in İran’a ‘meşru müdafaa’ saldırısını açıkça ilan etmesi ne anlama geliyor? 18 Nisan 2024 04:58
- Cumhur İttifakının enkazını kaldırmayı Erdoğan'a bırakan Bahçeli siyasete ayar verme peşinde! 15 Nisan 2024 06:35
- Ekmek, barış, özgürlük ve adalet için 1 Mayıs'ın kitlesel ve yaygın örgütlenmesi zamanı 12 Nisan 2024 05:00
- Halk iradesine yönelik girişimlere karşı ortak mücadele ihtiyacı 04 Nisan 2024 05:00
- Ülkenin siyasi haritasını değiştirecek önemde bir yerel seçim! 02 Nisan 2024 04:50
- Yalan, dezenformasyon, tehdit… Her yolun mübah olduğu bir seçim sürecinin sonuna gelirken 30 Mart 2024 05:00
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00
- İçinde Gazze olan sorular bile yasaklanırken NATO’ya ve AB’ye selam ne anlama geliyor? 16 Mart 2024 05:05
- İşçi gazetesi, sınıflar mücadelesinin en ön cephesindedir 13 Mart 2024 05:15