02 Aralık 2018 00:40

Yargısal kanaat?

Yargısal kanaat?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Olayı özetleme faslı: Bir müzisyen klipinde 1 Amerikan dolarını kullanmış. Klibi izleyen biri, kim olduğu önemli değil, önemli olan bu kişinin vatandaş olması, “1 Amerikan doları FETÖ’nün simgelerinden biridir, bu simgeyi kullanan müzisyen örgüte destek olmuştur” diyerek müzisyeni savcılığa şikayet etmiş. Savcı, kim olduğu önemli değil, önemli olan bu savcının şikayeti ciddi bularak soruşturma başlatmış olması, “Delillerin yetersizliği nedeniyle” soruşturmayı kapatmış. Bu kez müzisyen kendini şikayet eden vatandaşı delillerin yetersizliği nedeniyle soruşturmayı kapatan savcıya şikayet etmiş. Savcı bu şikayetle ilgili olarak da, şikayet eden vatandaşın “şikayet etme, ihbar hakkını” kullandığı gerekçesiyle takipsizlik kararı vermiş; savcı  takipsizlik kararı  verirken, “15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle yaşanan toplumsal travma sonrası klibi izleyen bir vatandaşın; klibi çekenlerin veya sanatçının, hain FETÖ ve darbe girişimiyle bağlantılı olabileceği şüphesi yaşaması görünür bir gerçektir. Vatandaş şüphelenme ve şikayet hakkına sahiptir” diyerek vatandaşın şikayet ve ihbar hakkını yerinde ve haklı zeminde kullandığını da vurgulamış. Savcı takipsizlik kararında, ayrıca, “…(Adı belirtilerek müzisyenin) üzerine atılı suçu işlemediğinin sabit olduğuna dair bir yargısal kanaatin olmadığı anlaşılmıştır” ifadesine de yer vermiş.

Olaydan yazarın haberdar olma faslı: Yazar, kim olduğu önemli değil, önemli olan yazarın birkaç yıl önce hukuktan istifa etmiş olması, olayı (Günün moda özet anlatım deyişiyle) bir ‘mecrada’ yayımlanan haberi okuyarak öğrenmiş. Yazar hukuktan istifa etmiş ya, öncelikle “(…) bağlantılı olabileceği şüphesi yaşaması görünür bir gerçektir” ifadesine takmış kafayı.

Yazarın düşünce üretmesi faslı: Yazar, “haydaaa! Nasıl olur da, (Neyle ilgili olursa olsun) şüphe yaşamak görünür gerçek olabilir? Bir şey ancak atomları, molekülleri varsa (Yazar bu ifadeyi çok sever, çok kullanır) görülebilir ve biz ancak atomları, molekülleri olan bir şeyi görebiliriz. Bir şeyden (Bu şey ne olursa olsun) şüphe yaşamanın atomları, molekülleri yoktur; gerçeğin de atomları, molekülleri yoktur. Bu nedenle de “(…) bağlantılı olabileceği şüphesi yaşaması görünür bir gerçektir” önermesi antifiziktir”. Yazar “bu önerme fiziğe aykırıdır, fiziği inkardır, antifiziktir” diye homurdanarak dolaşırken, eşi onu “Bırak fiziği, okuduğun bir savcılık kararındaki gerekçe; sen kararla ilgili ne düşünüyorsun, onu söyle!” diye uyarır. Yazar kendine gelir gibi olur, savcının düşüncesine ulaşabilmek için fizikten felsefeye geçer. “Savcı, belki de atomların, moleküllerin etkileşim-dizilim serüveninde oluşmuş bir gerçekliğin suretinde kurguladığı toplumsal bir tasarımı hukuk alanında değerlendiriyordur” diye düşünmek ister. Evrende var olmayan bir gerçekliğin suretinden toplumsal yaşam kurgusu üreten bir antifelsefe zihinsel faaliyetine bir an için bile kapılmış olmanın dehşetiyle, yazar istifa ettiği hukukun verilerine dönmek zorunda kalır.

İşin hukuk faslı: Yazar başlar ‘Hukuk düşünmeye’. Bir: Hak, yani doğmakla kazanıldığı söylenen hak, insan hakkı kişinin maddi-manevi varlığını geliştirmek için sağlanmasını istediği, sağlanmışsa korumasını, ihlal edilmemesini talep ettiği ihtiyacın ifadesidir. Ceza hukuku alanında, bir suç örgütü ile bir kişi arasında kendince günün koşullarına göre bir ilişki bulunduğu zehabına kapılan vatandaşın, bu zehaba kapılmakta haklı olduğunu, ötesi, bu zehabını ihbar mertebesine yükselterek yargıyı harekete geçirmek istemesinin onun hakkı olduğunu varsayan, bir başka anlatımla ihbarı toplumsal yaşamda birlikte yaşama ilkelerinden sayan bir ilke yoktur. Olsa, bu ilkenin Latincesi de olurdu. Latincesi yoksa ilke milli ve yerlidir. İki: İhbar eden kişinin ihbar ettiği kişinin cezaevine gönderilmesinden duyduğu gurur kadar ihbar edilen kişinin de ihbar edenin cezaevine gönderilmesini istemesinden aldığı hazzın ceza adaletinde yeri olamaz. İntikam temelinde kurgulanan bir ceza adaleti düşünülmemelidir. Üç: ‘Delil yetersizliği’ gerekçesinden kişinin “Üzerine atılı suçu işlemediğinin sabit olmadığı” hukuki sonucu çıkmaz. Delil yetersizliği, kişinin suçu işleyip işlemediği konusunda maddi gerçeği araştırma yapmaya bile gereksiz olduğunu ifade eder. Kişinin suç işlemediğini kanıtlamak için “yargısal kanaatin” bulunmasını ararsak … tövbe, tövbe! (Belki de o zaman GBT’nin himayesine dört elle sarılırız). Dört: Yargısal kanaat diye bir şey yoktur; yargı kararı vardır, kararda ifade edilenler somut olayla ilgili maddi gerçeğin ne olduğuna ilişkin açıklamalar, varılan sonuçtur. Beş: Savcının kanaati yargısal kanaat değildir tıpkı savcının  kararının yargısal karar olmadığı gibi. Mahkemenin verdiği karara da yargısal karar değil yargı kararı denir.

İşin bitme faslı. Yazar hukuktan istifa etmiş olduğunu hatırlar, olayı hukuk alanında irdelemekten vazgeçer; hukuktan istifa etmesinin “Görünür gerçeği dile getiren bir vatandaş hakkı” olduğunu düşünür, ıslık çalarak oda boyu gerinir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...