Yunanistan ile yeni bir sayfa açılmıştı. Hatta Yunan başbakanı Ankara'da, Erzurum'da, Ege ve İstanbul hakkında ülkemizi suçlayıcı açıklamalar yapmış ve hoşgörü (!) ile karşılanmıştı.
Şimdi Yunanistan ile göğüs göğse, burun burunayız.
Ermenistan ile hiç beklenmedik bir yakınlaşmaya gidilmişti. 1915 Ermeni katliamları için biz özür dilemiştik. Hatta Bursa'daki milli maça Ermenistan cumhurbaşkanı çağrılmış ve üzülmesin diye stada Azerbaycan bayrakları sokulmamıştı.
Şimdi Ermenistan ile sessiz bir savaş içindeyiz.
Almanya, Belçika, Hollanda, İsveç ve diğer AB ülkeleri ile o kadar yakınlaşmıştık ki, Türk vatandaşlarına AB vatandaşı olun, demeye kadar işi götürmüştük. Almanların ülkemizde askeri üs kurmasına bile izin verdik. Ekonomiyi zaten AB'nin eline bırakmıştık.
Şimdi günlük tehdit-cevap, cevap-tehdit süreci yaşıyoruz.
Bulgaristan ile bir noktaya varmıştık. Saman ve buğday bile alıyorduk.
Şimdi ise onlar, ülkemizde yaşayan kendi vatandaşlarını bile ülkelerine almıyor. Tek aldıkları kamyonculardan rüşvet.
Mısır ile adeta kanka olmuştuk. Hatta dönemin başkanı, Mısır halkına ve siyasilerine 'laikliği' tavsiye etmişti.
Şimdi Mısır ile düşmanız.
İran ile hiç olmadığı kadar yakınlaşmıştık. Öyle ki, zamanın başbakanı Erdoğan, İran'ı 'ikinci evim' olarak tabir etmiş ve doların sömürüsünden kurtulmak için iki ülke arasındaki ticarette kendi paralarımızı kullanalım, teklifi yapmıştı.
Şimdi İran ile karşı karşıyayız.
ABD'nin milyonlarca Müslüman'ı katlettiği, yakıp yıktığı, sömürge haline getirdiği Irak ile de bir sorun gözükmüyordu.
Şimdi ise kukla Irak başbakanı, ülkemizi tehdit ediyor.
Pakistan tarih boyu ülkemize hep dost eli uzattı. Ama Pakistan ile nasıl bir dostluğumuz var kimse bilmiyor. Pakistan ülke gündemimizde hiç yok. Aynen Afganistan gibi.
Ülkemizde çoğu kişi Yemen'in yerini dahi bilmezdi. Şimdi Yemen ile düşmanız.
Tunus, ülkemiz gündeminde hiç yer almazdı. Şimdi Tunus ile küskünüz.
Libya, ülkemize her zaman dost eli uzatmıştır. Akdeniz'de belki de en önemli müttefikimizdi.
Şimdi düşmanız.
Çin ile ticarette bayağı bir mesafe aldık. Yerli firmalar bile insan gücü ucuz olduğu için üretimi Çin'de yapıyor. Siyasi olarak Çin ile aramız nasıl pek bilinmiyor. Ama füze savunma sistemi için anlaşma imzalayıp sonrasında ABD baskısı ile iptal etmemiz Çin'in hafızasında negatif bir etki yaptığına eminim.
Yarın Çin ile de karşı karşıya gelebiliriz.
Rusya ile Ukrayna, Gürcistan ve Kırım konularında siyasi olarak karşı karşıya geldik. Ardından uçağını düşürdük ve Rusya bir anda bizi sıfırla çarptı.
Sonra yeni adımlar atılmaya başlandı ki, ülkemiz ne hikmetse (!) Kırım'ı gündeme taşıdı. Ardından NATO'nun Karadeniz'deki varlığının güçlendirilmesini masaya getirdi.
O da ne! Rusya, Ortadoğu'da bir anda makas değiştirdi ve ABD gibi tavır almaya başladı. Şimdi alenen düşmanlarımızı dost ilan ediyor ve onları besliyor.
Ve ABD!
ABD, 1. Dünya Savaşından bu yana ülkemizi sömürge haline getirmek arzusunda. Bizi her daim arkadan vurdu, vuruyor. ABD, Türkiye'ye düşman. Ama biz, ABD'ye hala dost, diyoruz. Düşmanımız olduğu gerçeğini itiraf edemiyoruz.
İsrail mi? Unutmadın, unutmadım. Düne kadar İsrail, bizim, İslam'ın, Müslümanların düşmanıydı. Ne oldu, nasıl oldu, bilmem (!) ama şu anda dünya üzerinde belki de sorunumuz olmayan ve açıkça dost olduğumuz itiraf edilen tek devlet İsrail.
Ha! Bir de Barzani var.
Tablo bu. Mesele senin bu tabloda ne gördüğün. Mesela! Dostumuzu, düşmanımızı iyi seçmiş miyiz? Veya düşman olacaklarımızla baştan niye dost olmuşuz?
En önemlisi, Müslüman bir delikten iki defa ısırılır mı?
Şimdi Yunanistan ile göğüs göğse, burun burunayız.
Ermenistan ile hiç beklenmedik bir yakınlaşmaya gidilmişti. 1915 Ermeni katliamları için biz özür dilemiştik. Hatta Bursa'daki milli maça Ermenistan cumhurbaşkanı çağrılmış ve üzülmesin diye stada Azerbaycan bayrakları sokulmamıştı.
Şimdi Ermenistan ile sessiz bir savaş içindeyiz.
Almanya, Belçika, Hollanda, İsveç ve diğer AB ülkeleri ile o kadar yakınlaşmıştık ki, Türk vatandaşlarına AB vatandaşı olun, demeye kadar işi götürmüştük. Almanların ülkemizde askeri üs kurmasına bile izin verdik. Ekonomiyi zaten AB'nin eline bırakmıştık.
Şimdi günlük tehdit-cevap, cevap-tehdit süreci yaşıyoruz.
Bulgaristan ile bir noktaya varmıştık. Saman ve buğday bile alıyorduk.
Şimdi ise onlar, ülkemizde yaşayan kendi vatandaşlarını bile ülkelerine almıyor. Tek aldıkları kamyonculardan rüşvet.
Mısır ile adeta kanka olmuştuk. Hatta dönemin başkanı, Mısır halkına ve siyasilerine 'laikliği' tavsiye etmişti.
Şimdi Mısır ile düşmanız.
İran ile hiç olmadığı kadar yakınlaşmıştık. Öyle ki, zamanın başbakanı Erdoğan, İran'ı 'ikinci evim' olarak tabir etmiş ve doların sömürüsünden kurtulmak için iki ülke arasındaki ticarette kendi paralarımızı kullanalım, teklifi yapmıştı.
Şimdi İran ile karşı karşıyayız.
ABD'nin milyonlarca Müslüman'ı katlettiği, yakıp yıktığı, sömürge haline getirdiği Irak ile de bir sorun gözükmüyordu.
Şimdi ise kukla Irak başbakanı, ülkemizi tehdit ediyor.
Pakistan tarih boyu ülkemize hep dost eli uzattı. Ama Pakistan ile nasıl bir dostluğumuz var kimse bilmiyor. Pakistan ülke gündemimizde hiç yok. Aynen Afganistan gibi.
Ülkemizde çoğu kişi Yemen'in yerini dahi bilmezdi. Şimdi Yemen ile düşmanız.
Tunus, ülkemiz gündeminde hiç yer almazdı. Şimdi Tunus ile küskünüz.
Libya, ülkemize her zaman dost eli uzatmıştır. Akdeniz'de belki de en önemli müttefikimizdi.
Şimdi düşmanız.
Çin ile ticarette bayağı bir mesafe aldık. Yerli firmalar bile insan gücü ucuz olduğu için üretimi Çin'de yapıyor. Siyasi olarak Çin ile aramız nasıl pek bilinmiyor. Ama füze savunma sistemi için anlaşma imzalayıp sonrasında ABD baskısı ile iptal etmemiz Çin'in hafızasında negatif bir etki yaptığına eminim.
Yarın Çin ile de karşı karşıya gelebiliriz.
Rusya ile Ukrayna, Gürcistan ve Kırım konularında siyasi olarak karşı karşıya geldik. Ardından uçağını düşürdük ve Rusya bir anda bizi sıfırla çarptı.
Sonra yeni adımlar atılmaya başlandı ki, ülkemiz ne hikmetse (!) Kırım'ı gündeme taşıdı. Ardından NATO'nun Karadeniz'deki varlığının güçlendirilmesini masaya getirdi.
O da ne! Rusya, Ortadoğu'da bir anda makas değiştirdi ve ABD gibi tavır almaya başladı. Şimdi alenen düşmanlarımızı dost ilan ediyor ve onları besliyor.
Ve ABD!
ABD, 1. Dünya Savaşından bu yana ülkemizi sömürge haline getirmek arzusunda. Bizi her daim arkadan vurdu, vuruyor. ABD, Türkiye'ye düşman. Ama biz, ABD'ye hala dost, diyoruz. Düşmanımız olduğu gerçeğini itiraf edemiyoruz.
İsrail mi? Unutmadın, unutmadım. Düne kadar İsrail, bizim, İslam'ın, Müslümanların düşmanıydı. Ne oldu, nasıl oldu, bilmem (!) ama şu anda dünya üzerinde belki de sorunumuz olmayan ve açıkça dost olduğumuz itiraf edilen tek devlet İsrail.
Ha! Bir de Barzani var.
Tablo bu. Mesele senin bu tabloda ne gördüğün. Mesela! Dostumuzu, düşmanımızı iyi seçmiş miyiz? Veya düşman olacaklarımızla baştan niye dost olmuşuz?
En önemlisi, Müslüman bir delikten iki defa ısırılır mı?
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Para milletin itibarıdır’ diyordu onu da kaybettirdi / 29.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024