25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yapay zekâ ve iktidar sorunu

Atakan Hatipoğlu

Atakan Hatipoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Nerede, ne zaman okuduğumu hatırlamıyorum. Aklımda kaldığı kadarıyla soğuk savaş yıllarında Amerikalılar bir sosyal deney yapmışlar. Fabrikanın birinde işçilerin çalışma saatlerini azaltıp ücretlerini arttırmışlar. Eline daha çok para geçen ve daha az çalışan işçiler, kendilerini gerçekleştirebilecekleri faaliyetlere yönelmek yerine, kısa süre içinde bütün günlerini kasabanın “pub”nda pinekleyerek geçirip eskisinden çok daha fazla içmeye başlamışlar. Böylece Marx’ın komünist toplum için öngördüğü insanlık durumunun asla ortaya çıkmayacağı kanıtlanmış.

Deneyin ortaya koyduğu sonuçları kabul etmemek için hiçbir neden yok. Olayı saçmalık haline getiren şey, bağlamsallığın inkâr ediliyor olması. Kapitalist tüketim toplumunun sosyal ilişkileri, kültürü, insan kaynakları, ekonomik yapısı gibi bağımsız değişkenler boylu boyunca yerinde dururken, sadece bir faktörde değişiklik yaparak, ancak başka bir bağlamda ortaya çıkabilecek sonuçları gözlemeyi beklemek akıllıca değil. Oysaki her şeyi kendi koşulları içinde değerlendirmek, bilimsel yöntemin bütünsellik ilkesinin gereği.

Teori dergisinin Eylül sayısı, yapay zekânın insanlığın geleceği açısından taşıdığı imkânları tartışıyor. Doğu Perinçek Teori’deki makalesinde ve daha sonra Aydınlık’ta yazdığı yazılarda yapay zekânın üretime uygulanmasının elektriğin bulunması, atomun parçalanması veya başka bir teknik ilerlemeden farklı etkiler yaratacağına işaret ediyor. Yapay zekânın üretime uygulanması, sömürü ilişkilerinin temelini oymaktadır. Bu açıdan işçi emeğinin daha “verimli” sömürülmesini sağlayan teknik gelişmelerin üretime uygulanması gibi bir olaydan daha fazla bir şey ile karşı karşıyayız. Robotlar ne kadar “zeki” olurlarsa olsunlar, sömürülemeyeceklerdir. Yapay zekâ teknolojisi, kapitalist ekonominin biçimlendirdiği sosyal ilişkileri dönüştürme koşullarını yaratmaktadır.

Peki, ama ya tersi olursa? Yapay zekâ, egemen sınıfların kitleleri denetim altında tutma yeteneklerini sınırsız ölçüde arttıran bir “lanet”e dönüşemez mi? Böylece daha iyi bir dünya imkânı sonsuza dek ortadan kalkmış olmaz mı? Dünyayı değiştirme pratiğinden koparak batı Marksizmi’nden postmodernizme doğru yozlaşmış muhalif düşünce geleneğinde, batı kapitalist devlet düzenlerinin neden yıkılamaz birer “imparatorluk” haline geldiklerine ilişkin kanıtları bol bol okumak mümkün. Onlar da kendi pratiklerinin teorisini yapıyorlar şüphesiz.

Sınıflı toplum koşullarındaki bütün teknik ilerlemeler gibi yapay zekâ da, kendine özgü olumsuzluk potansiyellerini birlikte getiriyor. Atomun parçalanması atom reaktörlerine olduğu kadar atom bombasına da dönüşerek sınıflı toplumun yıkıcılık potansiyelini daha ileri boyuta taşımıştı. Ancak teknik ilerlemenin insanlığın ufkunda yarattığı devrimci imkânlar ile o imkânların verili koşullar altında kullanılma biçimleri farklı şeylerdir. Sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyanın kurulması meselesi bugün olduğu gibi yarın da bir siyasal iktidar meselesi olacaktır. Kaldı ki, milyarlarca insanın robotların ürettiklerini tüketemeyecek hale geldikleri bir “düzen”in neyi düzenlemiş sayılacağı da ayrı bir sorundur.

Toplumsal üretime uygulanmış yapay zekânın yol açacağı değişmeler, sadece ekonomik sonuçları açısından değil, dönüştüreceği sosyal ilişkiler, kültürel değerler ve siyasal ihtiyaçlar açısından da bir bütün olarak düşünülmeli ve o dönemin kendi koşulları içinde değerlendirilmeli. Yeni üretici güçler devreye girmektedir. Bunların üretim ilişkileri üzerinde dönüştürücü etkileri olacaktır.

Teori’nin açtığı bu dosya, kürekleri çeken emekçi halka “kara göründü!” seslenişi, bir mücadele çağrısıdır. Öyle ya, kara göründüyse kürekleri bırakmak değil, onlara asılmak gerekiyor.