Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.77
Gram Altın
2423.95
BIST 100
9722.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 Ağustos 2021

Yanıyoruz!..

Güzel ülkemizin ve dünyanın akciğerleri olan ormanlarımız yanıyor. Herkes yananın bir orman olmadığını, ciğerlerimiz ve geleceğimiz olduğunu pek âlâ biliyor lakin elden bir şey gelmiyor. Son bir hafta içerisinde otuzu aşkın ilimizde yüz seksen beş orman yangını meydana gelmiş. İnsanın inanası gelmiyor. Bu acıyı kabullenmek istemesek de maalesef gün ağarınca ortaya çıkan tablo yürek parçalayacak kadar ağır oldu. Yanan ormanlara ve ağaçlara mı yanalım, o kadar ormanın içinde hayatını kaybeden canlılara mı, geleceğimizin yanıp kül olduğuna mı, yangınla mücadele ederken hayatını kaybeden kahramanlarımıza mı, evlerini kaybeden vatandaşlarımıza mı, görevlilere su götürmeye çalışırken hayatını kaybeden Şahin Akdemir’e mi?... Acı o kadar büyük ki, hangi teselli dindirir bu acıyı, bilemiyorum.

Koronavirüs ile mücadelemiz bittikten sonra bizi bekleyen en büyük tehlike küresel ısınma olacaktır. Küresel ısınmaya karşı vereceğimiz mücadelede ise ormanlar en etkili silahlarımızdan biri olacaktır. Durum böyle olunca orman bakımından zengin olan ülkemizin bu mücadelede zayıf kalması için mi bir takım güçler ormanlarımızı yok etmeye çalışıyorlar diye insan kendine soramadan edemiyor. Eğer durum böyleyse ciddi bir tehdit ve tehlikeyle karşı karşıyayız demektir. Aksi takdirde son bir haftada çıkan bu kadar orman yangının hepsinin tesadüf olduğunu söylemek akla uygun gelmiyor. Ancak bu büyük oyunu oynayanlar şunu bilmeli ki, bu yanan ateşte bütün dünya yanar. Bir bir diz çöktürülen ağaçlar ve yanıp kül olan ormanlar sadece o ülkenin değil bütün dünyanın dengesini bozmaktadır. Ormanlarımızın yandığını izlerken asıl yanıp kül olanın ciğerlerimiz ve bütün dünyanın geleceği olduğunun hala farkında değiliz. Doğanın ve insanlığın doğal nefes alış verişlerini sağlayan ormanlarımız birer birer yanınca dünya nefessiz kalır ve günden güne can çekişir. En sonunda da dünya, bitkisel hayata girdiğinde en büyük bedeli yine bütün insanlar öder.

***

Her sorunun neticesinde yetkilileri göreve davet etme gibi bir maharetimiz var. Ancak toplumsal vakalarda yetkililer kadar biz de sorumluyuz. Yanan ateşi oturup izlemek yerine bir kova su da biz götürmeliyiz. Eleştirmek kolay ancak eylemde bulunmak zordur. Hz. İbrahim’i atmak için Nemrut’un yaktığı ateşi seyretmek yerine o ateşe su taşıyan topal karınca olalım ki, safımız belli olsun. Hepimizin ortak yarası ve ortak derdi olan meselelere ortak tepki gösterip ortak bir tavır ortaya koyduğumuz zaman bütün insanlık için bir şey yapmış olabileceğiz. Aksi takdirde yangında ilk kurtarılması gereken insanlığımızın göz göre göre yanmasına göz yummuş olacağız.

Bundan yıllar önce görev yaptığım okulda Orman İşletmesinde görevli bir yetkilinin “Orman ve Ağaç Sevgisi” konusunda öğrencilerimize yapmış olduğu sunumda anlattığı olay insanlığın geldiği noktayı anlamamız için çok manidar ve acıklı bir örnektir. Bir orman yangını esnasında yangını kontrol altına almak için gereken çalışmaları yaptıktan sonra soğutma çalışmalarına geçtikleri sırada bir tilkinin ateşten kurtulduktan sonra karşısında insanları görünce bir an duraklayıp önce yanan ormana, sonra insanlara baktıktan sonra kendini tekrar ateşlerin içine atarak gözden kaybolduğunu bizlere aktarınca gözlerimiz doldu. İnsanoğlu olarak diğer canlıların gözünde yanan ateşten bile daha tehlikeli olduğumuz gerçeğini gözler önüne seren bu olay insanlığımızı ve değerlerimizi ne kadar kaybettiğimizi bize gösteriyor. Oysa ne güzel dememiş miydi Tolstoy; “Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.” Biz hangi ara insanlığımızı ve değerlerimizi kaybettik? Bu kaybedişten dolayı işte yanıyoruz…

Dün görmezden geldiğimiz ateşte bugün biz yanıyoruz. Yarın da çocuklarımız yanacak. Doğanın dengesini bozarsak intikamı çok acı olur. Bu doğanın doğal kuralıdır. Yanan sadece bir ağaç değil, bütün dünyadır. O ormanın içinde yanan bütün canlılarla beraber bizim de canımız yanmadığı müddetçe insan olduğumuzu iddia etmenin hiçbir anlamı yoktur. Kaybolan değerlerimizi yeniden gün yüzüne çıkarıp sözde değil özde insan olduğumuz hakikatine ulaşamazsak değerlerimiz ile birlikte insanlığımızı ve geleceğimizi de kaybedeceğimizi unutmayalım.

Ben inanıyorum ki millet olarak zor günlerin adamıyız. Bugünler milli birlik ve beraberliğimizi en güzel şekilde ortaya koyabileceğimiz günlerdir. Yetkililere elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışmalı ve Peygamberimizin “Yarın kıyametin kopacağını bilseniz bile, bugün elinizdeki fidanı dikin!” hadisi doğrultusunda yanan ormanlarımızdan daha iyisini ve daha büyüğünü yapabilmek adına fidan dikme etkinliklerine yürekten katılalım.

Hala devam eden yangınların bir an evvel söndürülmesini ümit ediyor, bu yangınlarda hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.