Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yanarak yitirilen canlar

Yanarak yitirilen canlar

Hayatımın önemli günlerini yaşadığım Antalya ve Manavgat''ta yıllar önce üst üste orman yangınlarına tanık oldum. Geceler boyu süren yangınla mücadelenin ardından kısmen kontrol altına alınmış ormana ilk adımımızı attığımızda hissettiklerimi kelimeler ile anlatmam mümkün değil. Yürek yangını yaşadığımız ilk anlarda elimiz kaleme gitmedi. Bazılarının gölgesinde soluklandığım, bazılarına sırtımı dayayıp otururken huzuru bulduğum ağaçların ağlayarak yanışları yaralı yüreğimi kanattı. Bilgisayarın başına oturup bu satırları yazmaya başladığımda çayımı yudumlarken mesaj uyarısı ile telefonuma göz attım. Kuleli''den kardeşim Doç. Dr. Ersoy Önder "www.berlinturk.com.tr"de yazdığını paylaşmış. Ersoy''un tespitlerini zaman zaman bu sütunda yayınlarım. Sonuçta aynı şanlı yuvada eğitim aldık. Aklın yolu bir... Hislerime tercüman olmuş.

"Şu son birkaç gündür Türkiye''nin ciğerleri ormanlarında çıkan yangınlar ve kayıp giden canlar, insanlar, hayvanlar, bitkiler bağrımızı yakıyor. Yaşananlara üzülmemek elde değil. Sahip çıkamadıklarımıza ormanlarımızı da ekledik maalesef. Kadınlarımıza, çocuklarımıza sahip çıkamıyoruz, cinayetler, cinnet geçirenler almış başını gidiyor. Hâlâ gencecik insanlarımız, bu vatan için toprağa düşüyor, Suriye ve Irak''ta kırılıyor fidanlarımız. Virüs belası da ülkemizde yeni zirvelerle devam ediyor, genci yaşlısı, insanlarımız zamansız gidiyor, keyfimiz kalmıyor yani.

Dönelim yangınlara.

Yangınların çoklu bölgelerde çıkması sabotaj olma ihtimalini güçlendiriyor. Öyleyse, durum çok daha vahim, çok daha üzücü. Ancak ve ancak insan müsveddelerinin yapabileceği bu tarz bel altı şerefsizlikleri ile önleyici olarak mücadele edilmeli. Devletin ana görevi vatandaşının her türlü can ve mal güvenliğini, bu kanı bozuklara karşı korumaktır. Güvenlik, vatandaşın en temel hakkı ve beklentisidir. Yaşananlar sabotaj olsa da olmasa da, böyle büyük ve aynı anda farklı bölgelerde çıkan yangınlara devletin hazırlıksız yakalandığını görmek ise başka bir üzücü durum. Bu yangınlar planlı bir sabotajsa, yangın çıkarılmadan önce etkili bir istihbaratla önlenmeliydi. Her yaz, bu zamanlarda ormanlarımız yanıyor ve biz hâlâ yeterli ve önleyici tedbir alamıyoruz. Neden? Bunu her kademede sorgulamalıyız. Diğer bir konu ise; yangınlara müdahale eden muhafız, işçi, mühendis, pilot, itfaiyeci ve tüm görevlilerin hakkı ödenmez elbet, canlarını, kanlarını veriyorlar, mesai mevhumu tanımaksızın görev yapıyorlar, ancak anlaşılan o ki, özellikle yangın söndürme hava araçlarının yetersiz kalması sebebiyle bu yangınlar bu kadar büyüdü ve zamanında söndürülemedi. Bu konunun çok önemli bir yönetim zafiyeti olduğu ortada. Derhal, Mecliste soru önergesi verilmeli ve araştırma yapılmalı. Konu ile ilgili yetkililerin can ve mal kaybına sebep olan ihmallerle ilgili hesap vermeleri gerekir. Eğer bir devlet ve o devlette yaşayan halk, ormanını söndürmek, insanını, hayvanını, ağacını korumak için gerekli hava araçları yerine, iktidar sahiplerinin "itibardan tasarruf olmaz" diye kullandıkları onlarca araç, gereç, uçak vb..''ye kaynaklarını ayırıyor, bu tercihi yapanları iktidara getiriyor ve de iktidarda tutuyorsa, başına gelen bu tarz musibetlerden de sorumludur. Çünkü, demokrasi halkın kendi kendisini yönetmesidir. Her toplum, kendisine layık olan yönetimi seçer ve onun idaresinde yaşar. İtibar ise mal, mülk, araç, gereçle değil; bilgi, görgü, alçak gönüllülük, çalışkanlık ve yardım severlik gibi hasletlerle artar. Hal böyle iken; Yunanistan, İspanya, Fransa ve İtalya gibi orman yangınlarına sıklıkla muhatap olan ülkelerde ortalama 20 yangın söndürme uçağı varken, Türkiye''de sadece 3 uçağın, ki onların da kiralık uçak olması kabul edilemez bir yönetim hatasıdır. Umalım ki, yöneticilerimiz bu musibetten ders çıkarırlar, önleyici istihbaratı yaygınlaştırırlar, "itibardan tasarruf olmaz" yanlışlığından dönerler ve kaynakları daha etkin ve doğru ekipmanın tedarik ve kullanımı için kullanırlar. Umalım ki halk da, başına gelen her türlü felaket ve yanlışın sorumluluğunu muhalefete, iç, dış, spiritüel güçlere yüklemekten vaz geçer, demokrasilerde yetki ve sorumluluğun iktidarda, gücün ise kendisinde olduğunu anlar ve seçim zamanı tercihini bu doğrultuda yapar.

Umalım ki umalım."

Yüreğine sağlık Ersoy, Umarım "yanarak yitirilen canlar"ın acısını, memleketi yönetenler dair, tüm vatandaşlarımız hissetmiştir...

Yazarın Diğer Yazıları