“Daha öğreneceğim çok şey var” diyen Dondurmacıoğulları, “10 yıldır dernekteyim ama, biz Murat Bey’in bilgisinden dolayı çok rahattık. Hiçbir zaman piştik dememeli, çünkü yapılacak çok şey var. Hem ustamı hem de inşallah arkadaşlarımı mahcup etmem. Murat Bey’in biz biraz daha yükünü hafifletmek istedik. Ben de bu görevi bu yüzden kabul ettim. Kadın olmanın da tabii ki burada avantajları var. Ben anne değilim ama hep o yaklaşım engellilere karşı var. Zaten burada hepimiz anne evlat gibiyiz. Onların hepsi benim çocuklarım” diye konuştu.

Marmara Depremi’nin hayatındaki dönüm noktalarından birisi olduğunu ve birçok şeyin anlamsız olduğunu anladığını belirten Dondurmacıoğulları, “Ben 2000 yılına kadar ticaretle uğraştım, bankacılıktan sonra. Ama depremden sonra anladım ki hiçbir şeyin anlamı yok. Benim yapımda bu  var. Gençliğimde de bireysel olarak bu tür yardım işleriyle uğraşıyordum. Onlar beni kabul ettikleri için çok şanslıyım. Benim için manevi hazzı çok büyük. Ben ömrüm olduğum sürece bu camiadan ayrılmam. Zaten bu işin  güzelliği orada. Bizim dernekte başkanlık falan önemli değil. Koltuklar insanlara bir değer katmaz. Senin bir gücün varsa, o koltuğa bir şey katabiliyor musun? Bu önemli. Ben onlara bir şey katabildiysem, bu önemli benim için. Onlar benim hayatıma çok şey kattı. Ben o zaman şükretmeyi, küçük şeyleri dert etmemeyi öğretti. Bu işte akademik kariyer önemli değil. Çünkü bu işlerde yaşayarak her gün yeni bir şeyler öğreniyorsunuz, bire bir yaşıyorsunuz” diye konuştu.

Editör: TE Bilişim