Yabancı sorunu

Fatih Terim’in, Kebapçı Selahattin vakası sonrası, Milli Takımlar ile yollarının ayrılması üzerine, Yıldırım Demirören yönetiminde adeta bir jest yapma yerine dönüşen A Milli Takım’ın başına, Beşiktaş Başkanlığı döneminde, haksızlık yaptığını düşündüğü Mircea Lucescu’yu getirmişti. Hani şu Türkiye için “Çavuşesku döneminin Romanyası gibi” diyen Lucescu’yu.

Haberin Devamı

4 maçta 4 galibiyet ve Dünya Kupası hedefiyle başlayan süreçten, sadece 1 galibiyet çıkınca, Rumen teknik direktör, Türkiye gibi Doğu ülkelerinde, yabancı sınırı şart diye başarısızlığına kılıf buluyor. Sinan Engin gibi isimler de, 72 yaşındaki Lucescu’ya en az 4-5 yıl zaman tanınması gerektiği fikrini aşılıyorlar.

Yabancı sorunu

Bu kadar siyasete muhtaç bir Federasyon yönetimi ve özellikle vergi ödememek için düzenli olarak Hükümete ve Maliye Bakanlığına adeta yalvaran kulüplerin olduğu bu bozuk sistemin, sadece kişilerin ya da yabancı sınırının değiştirilmesiyle düzeleceğine gerçekten inanan var mı?

Yabancı sınırının düşük tutulduğu dönemlerde, Türk futbolcularının fiyatları, yabancı muadillerine göre çok çok yüksekti. Bülent Akın, Mehmet Topuz, Tarık Çamdal gibi futbolculara ödenen paralar ve alınan karşılık, neden o yıllara dönülmemesi gerektiğini gösteriyor bize. Yabancı sınırlaması olduğu dönemde Galatasaray’ın UEFA Kupasını almasını örnek gösterenlere, takımlarımızın kupa kazanamadığı yaklaşık 55 sezonu karşı tez olarak sunabiliriz sanırım ya da mevcut yabancı sistemiyle Beşiktaş’ın, bir Türk takımının Şampiyonlar Ligi gruplarında en yüksek puan alan takım olma rekorunun eşiğinde olduğunu.

Haberin Devamı

Bu ekonomiyi besleyen; futbolu izleyen, stada gelen, Digitürk vb. platformların kutularını alan futbolseverlerin de benim gözlemlediğim kadarıyla %75-80’i yeniden yabancı sınırı getirilmesine karşılar. Daha özgür bir sisteme alıştıktan sonra, mevcut sistemi geriye götürmek üzere yapılacak radikal bir kısıtlama, futbol seyircisini ciddi anlamda kaçıracaktır. Mutlaka yeni bir düzenleme getirilecekse; 8+3 ya da 9+2 gibi günümüzün rekabetçi futbolunda daha uygulanabilir, bir sistem olmalıdır.

Yabancı sınırlaması sayesinde, A Milli Takımımız seviye atlayacak, Türk Futbolu ekol olacak masalı anlatanlar, yabancı sınırının 3 olduğu yıllarda niye İngiltere’den, Polonya’dan 8’er gol yediğimizi de bizlere mantıklı bir şekilde açıklamak zorundalar. 1923’den, yeni esnek yabancı sınırının getirildiği 2015 yılına kadar geçen 92 yılda, neden hala ekol olamadığımızı da, bu açıklamaya eklerlerse bence harika olur.

Haberin Devamı

2.AVRUPA BASKETBOL SAVAŞLARI

Bundan yaklaşık 20 ay kadar önce Avrupa’da Basketbol Savaşlarını yazmıştım. “http://www.hurriyet.com.tr/avrupada-basketbol-savaslari-40060453” İlk dönem savaş ağırlıklı olarak, kulüp organizasyonları üzerinden yürümüş ve bunun sonucunda geçen sezon “Euro Cup” organizasyonuna, aralarında ülkemizin de olduğu, birçok ülke Federasyonu FIBA’nın tehdidi nedeniyle takım yollamamıştı. Bu turnuvaya takım yollayan İspanya gibi ülkeler ise herhangi bir yaptırımla karşılaşmamıştı.

Yabancı sorunu

Avrupa Basketbol Savaşlarının 2.adımı, FIBA’nın 2019 Dünya Şampiyonası Elemelerindeki 6 grup maçından 4 tanesini, Euroleague sezonunun içine yerleştirmesi oldu. Bu da bana göre 2.Avrupa Basketbol Savaşlarının başlaması demek, içlerinde Fenerbahçe’nin de olduğu bir grup takım, milli takımlara oyuncularını göndermeyecek; içlerinde Anadolu Efes, CSKA Moskova, Khimki gibi takımların bulunduğu bir grup takım ise milli takımlara oyuncu göndermeye sıcak bakıyor.

Haberin Devamı

Fenerbahçe’nin 5 oyuncusunun, bu dönemde milli takıma katılmayacaklarını açıklamaları üzerine, Fenerbahçe’nin bir ceza alıp, almayacağını henüz bilmiyoruz.

Ben bu noktada FIBA’nın biraz da işgüzarlık yaptığını düşünüyorum, 2 aşamalı eleme sistemi ile 6 maçın oynanacağı 1.Tur grup maçları sonunda, gruptaki 4 takımdan 3ü 2.Tur gruplarına kalacak, burada 6şar takımdan 3ünün Dünya Şampiyonası bileti kazanacağı elemeler ise asıl kapışmanın yaşanacağı dönem. Bu dönem 2018 yılının Eylül ayında başlayacak.

Yani elemeler sadece bu sezonu değil, gelecek sezonu da etkileyecek. Bakalım gelecek yıla kadar bu savaşta yeni bir ateşkes ya da orta yol bulunabilecek mi?

Haberin Devamı

GEÇMİŞ OLSUN İSMET ABİ

Türkiye’de 90lı yıllarla beraber basketbol sporu popülaritesini bu kadar arttırdıysa, burada katalizör görevi gören üç etmen olduğunu düşünüyorum. Birincisi 90lı yıllarda elde ettiği ard arda başarılar ve ilk Avrupa Kupasını ülkemize getiren Petar Naumoski, Ufuk Sarıca, Tamer Oyguç’lu o efsane Efes Pilsen takımı. İkinci etmen o dönem gerek Türkiye Ligi, gerek Euroleague maçlarını şifresiz yayınlayan ve o günün şartlarında, deplasmandaki Avrupa Kupası maçları için gerekli finansmanı sağlayarak, maçların yerlerinden yayınlanması sağlayan, dönemin Cine5 ve Show Tv televizyonlarının patronu Erol Aksoy’dur. Aynı dönemin basketbol yayınlarının efsane ikilisi Murat Murathanoğlu ve İsmet Badem de bu artan popülaritede katalizör rolü oynayan üçüncü büyük faktördür. İsmet Badem; Murat Murathanoğlu’nun anlattığı maçlarda yorumculuk ve maç sonu röportajları yaparken, her hafta Salı günü çıkardığı “Fanatik Basket” gazetesi ve Türkiye’de bir çok şehre, okula giderek verdiği yüzlerce seminerle bir basketbol misyoneri gibi çalışmış ve başarılı da olmuştur.

Haberin Devamı

Yabancı sorunu

Bilenler bilir şapkaları çok kıymetli ve özeldir, maç sonu röportajlarında kafasındaki şapkayı alıp kaçanlara büyük husumet duyardı, daha sonra şapkalarını Asist programında vs. dağıtmaya başladı. Daha öncesinde 1995 Şubatında Abdi İpekçi’de oynanan bir Fenerbahçe – Beşiktaş maçında üstünde Show Radyo yazan siyah şapkasını hediye etmişti bana, belki de şapka hediye ettiği ilk çocuk bendim.

İsmet Badem, geride bıraktığımız hafta Kartal Koşuyolu Kalp Hastanesinde ciddi bir operasyon geçirdi. Anevrizma (Aort Damarı Genişlemesi) sebebiyle, 4 saat süren ciddi ve başarılı bir operasyonun ardından kendi deyimiyle 2.hayata merhaba dedi. İsmet Abi’ye buradan geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, 2.yaşamının çok daha mutlu, sağlıklı, keyifli olmasını diliyorum.

BATUR ABİ’Yİ KAYBETTİK

Bu yazı başlangıçta bir geçmiş olsun yazısı olacaktı, fakat maalesef Perşembe Sabahı aldığımız kötü haberle bir veda yazısına dönüştü. Türk Basketbolunun ve Fenerbahçe’nin efsane ismi, TÜBAD Başkanı, NTV’nin ilk dönemlerindeki basketbol yayınlarının vazgeçilmez yorumcusu Mehmet Baturalp geçtiğimiz ay “Kalp ritmi bozukluğu” teşhisiyle kaldırıldığı hastanede operasyon geçirmiş ve kalp kapakçığı pili değiştirilmişti. Operasyon sonrası solunum zorluğu ve zatürre teşhisi de konulan ve yaklaşık 1 aydır yoğun bakım ünitesinde bulunan Mehmet Baturalp, son günlerde uyandırılmaya çalışılıyordu.

Yabancı sorunu

Maalesef bu çabalar sonuç vermedi ve yaşayan bir efsaneye veda etmek zorunda kaldık. Türk Basketboluna kattıkların için çok ama çok teşekkürler, ışıklar içinde yat Batur Abi.

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları