18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Washington'un son mitleri, yalanları ve petrol savaşları

Hüseyin Vodinalı

Hüseyin Vodinalı

Eski Yazar

A+ A-

F. William Engdahl’dan çeviri... (Temmuz 2018)

İran, Venezuela ve şimdi Libya’da farklı olaylara bakacak olursak, açıkça anlaşılıyor ki, ABD petrol hakimiyetini sağlamak için diğer petrol akışlarını sabote etme stratejisi uyguluyor.

On yıl önce, ABD'nin Suudi Arabistan'ı veya Rusya Federasyonu'nu dünyanın en büyük petrol üreticisi olarak yerinden oynatabileceği fikri düşünülemez olarak değerlendirilirdi. Bugün açıkça, Trump ve ABD kaya gazı ve petrol üretimini finanse eden büyük Wall Street bankalarının dış politika önceliği bu. Strateji jeopolitiktir ve nihayetinde Rusya, İran ve Venezuela gibi diğer bağımsız petrol üreten güçleri zayıflatmayı amaçlamakta.

Küresel petrol fiyatlarını önemli ölçüde etkileyen son zamanlardaki olaylara bakacak olursak, her şeyden önce Washington tarafından serbest piyasa güçlerinin değil, jeopolitik manipülasyonun belirgin bir modeli ortaya çıkar. İran, Venezuela ve en son Libya vakaları, Washington'un, gelişmiş kaya gazı-petrol endüstrisinde tekrar ekonomik yatırım yapmak için yeterince yüksek bir petrol fiyatını zorlamaya kararlı olduğunu açıkça göstermektedir.

İRAN MESELESİ NÜKLEER DEĞİL PETROL HAKKINDA

Trump’ın İran'ın nükleer anlaşmasının tek taraflı olarak reddetmesinin asıl sebebi, İran'a karşı Batı'nın ekonomik yaptırımlarının sürmesi. Çünkü asıl mesele, milyarlarca dolarlık yabancı yatırımların, her şeyden önce petrol ve gaz endüstrisinin önünün açılmasının sağlanması. Olayların gerçekte İran'ın nükleer planları ile hiç bir ilgisi yok.

ABD açısından İran’ın petrol ve doğal gaz satışlarının engellenmesi önemli. İran’ın nükleer anlaşmaya uyduğunu göz ardı eden Trump, Mayıs ayında AB, Rusya ve Çin imzacılarının protestolarına karşın anlaşmanın fiili olarak sona erdiğini açıkladı. 4 Kasım'da esas olarak İran petrol ihracatını hedef alan ciddi yeni yaptırımların yürürlüğe gireceğini söyledi. Washington, eylemlerini İran'ın Suriye'deki Yemen ve Esad'daki Şii kuvvetlerine destek vermesine bağladı. Nükleer anlaşmadan bu yana İran devlet petrol şirketi, petrol ihracatını her gün yaklaşık 4 milyon varile çıkartmıştı . İkincil yaptırımlar sayesinde Washington, AB'yi ya da İran'a petrol ihracatını sürdürmeye yardımcı olan diğer şirketleri, ABD'deki herhangi bir girişimde sert engele maruz bırakacak. Zaten Fransız enerji devi Total, İran'ın büyük enerji sektöründeki ortak girişimini sona erdireceğini söyledi.

Üst düzey bir ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, 2 Temmuz'da, İran'ın Washington hedeflerini açıkça ortaya koydu: “Hedefimiz, ham petrol satışlarından gelirlerini sıfırlamak suretiyle İran rejimi üzerindeki baskıyı artırmak. Global pazardaki aksaklıkları en aza indirgemek için çalışıyoruz, ancak küresel yedek petrol üretim kapasitesinin yeterli olduğuna inanıyoruz."

VENEZUELA DA

Trump yönetimi aynı zamanda, İran ile birlikte Venezuela petrol üretimini de hedef alıyor. , Washington, Maduro hükümetine karşı devam eden mali ve politik savaşının bir parçası olarak baskıyı artırıyor.

Görevdeki Sosyalist Cumhurbaşkanı Maduro'nun en son Venezuela seçim zaferi sırasında, Washington, devlet petrol şirketi PDVSA ve Venezüella'nın ABD bankalarına tüm erişimini kesen ve borcun yeniden finanse edilmesini engelleyen yaptırımları artırdı. Son OPEC bakanları toplantısı öncesinde Venezuela Petrol Bakanı Manuel Quevedo, “Bu yaptırımlar çok güçlü, yaptırımlar PDVSA'yı neredeyse nefessiz bırakıyor… Bu, petrol piyasasına bir saldırı.”

Uluslararası Enerji Ajansı'na göre, Venezuela petrol üretiminin ortalaması günde 1.36 milyon varil oldu. Beş yıl önce 2,9 milyon varildi.

Haziran ayında günlük petrol milyon varile kadar düştü.

Daha sonra uygun bir zamanlama ile, büyük ABD petrol şirketi Conoco Phillips, 2007’de Venezula’da'daki ABD petrol projelerinin ulusallaştırılması nedeniyle, Venezuela devlet petrol şirketi PDVSA'ya ait 636 milyon dolara el koydu. Bu baskılar, PDVSA'nın ihracat yükümlülüklerini yerine getirmesini engelledi. Venezuela limanlarında tanker darboğazlarına yol açtı. Venezuela petrol ithalatında önemli bir kayıp yaşanmaması için, Çin Kalkınma Bankası, Venezuela'nın petrol endüstrisi için 5 milyar dolarlık bir kredi verdiğini açıkladı. Hem Venezuela hem de İran petrolünün başlıca ithalatçıları arasında Çin’in olduğu, ABD Hazine ve Dışişleri Bakanlığı tarafından iyi bilinen bir gerçektir.

VE ŞİMDİ LİBYA

Petrol tüccarları, hem İran'da hem de Venezuela'daki gelişmelerin, ham petrol fiyatlarının üç yıl içinde ilk kez 70 $ seviyesinin üzerine çıkmasına neden olduğunu iyi biliyor. ABD petrol endüstrisi ve piyasasına göre kaya petrolü hala güvenli değil. Ancak bu durum Libya'daki son gelişmelere göre değişiyor.

Kaddafi’nin ülkesinin “insani” bombalanmasından bu yana, Afrika'daki ekonomik açıdan en gelişmiş ülkelerden biri olan Libya, fiili bir iç savaş ve siyasi bölünme içinde. Bir yanda, BM ve ABD tarafından tanınan ve desteklenen Trablus’taki (Ulusal Uyum Konseyi) Fayez Al-Sarraj hükümeti var.

Bu hükümet, aynı zamanda ABD destekli Selefi Arap Baharı mimarı Müslüman Kardeşler tarafından da destekleniyor. Bunlar ABD, İngiltere ve Fransa’nın da desteğine sahip.

El-Sarraj'ın karşısında ise, Suudi Arabistan karşıtı, anti Selefi Libya Ulusal Ordusu aracılığıyla askeri kontrol kurmuş olan ve petrol zengini Doğu Libya'daki önemli kabile liderlerinin ve Libya Meclisi’ndeki milletvekillerinin desteğini alan Bingazi merkezli Komutan Khalifa Haftar var.

Terörist olarak adlandırdığı Müslüman Kardeşler'in acımasız bir düşmanı olan Haftar, ülkenin doğu kesimindeki Petrol Hilali’nde fiili bir kontrol kurdu. Güçleri, son günlerde Doğu Libya'nın önemli kesimlerini kontrol altına aldı. Bunlar arasında Hariga ve Zueitina'daki önemli petrol limanları da bulunuyor. Haftar, ABD'nin desteklediği rejime doğrudan karşı çıktı ve doğudaki petrol limanlarının kontrolünün Bingazi'ye geçeceğini açıkladı. Birleşmiş Milletler tarafından tanınmayan Doğu hükümetiyle bağlantılı Ulusal Petrol Şirketi’ne karşı, Washington desteğini alan Batı’daki Trablus yönetimi, doğu limanları üzerinde mücbir sebep ilan etti ve 2 Temmuz’da dünya pazarına günde 850.000 varil Libya petrolü sevkiyatı yapacağını bildirdi.

Haftar'ın ordusunun da, Müslüman Kardeşler'in düşmanı olan Mısır Cumhurbaşkanı El Sissi'ye çok yakın olduğu biliniyor. Haftar'ın da Putin Rusya’sı ile iyi ilişkileri var. ABD'nin desteklediği Trablus rejiminden bağımsız olarak petrol zengini doğusunda paralel bir petrol ekonomisinin yaratılması ABD’yi rahatsız ediyor. Haftar'ın güçlerinin önlenememesi, küresel petrol piyasalarındaki dramatik değişime katkıda bulunuyor ve petrolün varilini 80 $ seviyesinin üzerine taşıma potansiyeline sahip.

Bu durum da ABD’deki kaya petrolünün karlı hale gelmesine katkı verebilir.

ABD KAYA PETROLÜ: YENİ PETROL JEOPOLİTİĞİ?

ABD merkezli en büyük petrol üreticilerinden biri olan Teksas merkezli Pioneer Resources'ın başkanlığını yapan ve son OPEC toplantısı sırasında Viyana'da bir röportaj veren Scott Sheffield, bu yılın sonuna kadar petrol üretiminde ABD'nin Rusya'yı geçeceğini açıkladı.

Dünyanın en büyük petrol üreticisi olarak ABD’nin, 3-4 ay içinde günde 11 milyon varili geçeceğini ve “çok hızlı bir şekilde” 13 milyon bpd'ye (günde varil üretimi) ulaşabileceğini söyledi.

Sheffield, Teksas Permien Havzası’ndaki kaya petrolünün devreye girmesiyle, 7-8 yıl içinde ABD üretiminin 15 milyon bpd'ye ulaşabileceğini de belirtti.

Scott Sheffield’e göre kaya petrolünün üretimi için uygun taban fiyat ,60 ila 80 dolar/varil.

Trump’ın, İran, Venezuela ve Libya konusundaki politikalarının arkasında Amerikan petrol şirketleri var ve bunlar sadece 3 ülkenin petrol arzını değil, Rusya’nınkini de hedefliyor.

Amaçları kaosu artırmak ve Amerikan kaya petrolü üretimini rantabl hale getirerek büyük paralar kazanmak.

İran bu durumun farkında.

İran Petrol Bakanı Bijan Namdar Zangemeh, “Trump petrol pazarında çifte oyun oynuyor. Bazı OPEC üyeleri de ABD’nin eline bakıyor. Amerika’nın amacı kaya petrolü üretimini artırmak”

Washington’un petrol hegemonyası stratejisindeki uzun dönemli sorun, kaya gazı rezervlerinin belirsizliği. Son yıllarda teknoloji yatırımı, üretkenlik ve üretim oranlarını artırırken, kaya petrolündeki büyük sorunları ortadan kaldırmıyor.

Bunlardan biri, belirli bir kaya petrol kuyusunun, geleneksel bir petrol kuyusundan çok daha hızlı tükenmesi ve üretimin ilk yıldan sonra % 75 veya daha fazla düşmesi. Genel hacmi korumak için daha fazla kuyu ve daha pahalı kuyular gerekli. Diğer limit ise, Permiyen Havzası’nda, bazı yerlerde, parçalama için ilave su ihtiyacı. Bir varil petrol için 5 varil su gibi.

Sanayi raporları, 2020 yılından itibaren kaya petrolünde maliyetlerin artacağını, kalite ve üretimin de azalacağını söylüyor.

Bunun, Amerika'yı yeniden büyük bir petrol kralı yapmak isteyen Trump yönetiminin küresel stratejisi üzerinde olumsuz etkisi olacak. Nihayetinde Trump stratejisi, efsaneler, yalanlar ve evet, petrol savaşları üzerine inşa edilmiş bir stratejidir.