21 Mayıs 2017 01:00

Washington ziyaretinin fotoğrafı

Washington ziyaretinin fotoğrafı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İktidar partisi de sembolleri seviyor, onlara türlü anlamlar yüklüyor. Geçtiğimiz günlerde görsel antropoloji çalışan bir arkadaşım yurt dışına çıktı. İşten atılan meslektaşlarımızın başına gelenlerle kıyas kabul etmez tabii ama bizler de yurt dışına çıkarken, ki ancak kısıtlı sürelerle çıkabiliyoruz (Öyle ‘araştırma yapacağım, X üniversitesi beni davet etti bir dönem gidip ders vereyim’e izin yok), türlü muamelelere maruz kalıyoruz. Her taraftan onaylattığımız izin dilekçelerimizi bir de havalimanı polisine sunuyoruz. Onlar da yurt dışı harcamalarımızı sanki ceplerinden karşılıyorlamışcasına bir kadirşinaslıkla bizi yolcu ediyorlar. Neyse, pasaport polisi arkadaşıma pasaportunu ve biniş kartını F ve G kontuarları arasındaki emniyet yetkililerine onaylatması gerektiğini söylüyor. Arkadaşım kontuarların baş harflerinden tedirgin oluyor. Öyle ya, “Başsavcı Mustafa Alper’i kamyon biçti” başlığı kötü olduğu için 55 saniye sonra değiştirildiği halde cumhuriyet.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven’in terör örgütü propagandasından tutuklandığı bir ülkede F ve G kontuarı arasında pasaport-biniş kartı onaylatanın başına neler gelmez. Bu durumda Kemalist ve milliyetçi çizgideki Sözcü gazetesinin sahibi ve yöneticileri hakkında 19 Mayıs sabahı gözaltı kararı çıkarılmasının arkasında mesaj arayanlar haksız mı?

Semboller köşe yazarlarının da üzerine kalem oynatmayı sevdikleri konular arasında. Yıllar önce ABD Büyükelçisinin gittiği bir yemekte çalınan şarkılardan Türk-ABD ilişkileri analizi görmüştüm. Washington ziyaretleri görsel analize düşkün olanlar için bol malzemeli bir konu. Hakkıyla yapılırsa ilginç ve hatta bazen eğlenceli ancak hükümete yaranmak için yapılırsa trajikomik oluyor.

Başbakanlığı döneminde Bülent Ecevit’in oval ofiste koltuğun sırtına rahat tavırla yarı oturmuş Bill Clinton karşısındaki tavrı çok eleştirilmişti. Keza George W. Bush-Ecevit görüşmesi de bugün iktidar medyası arşivlerinde “kepazelik” başlığı ile anılıyor. Bunun karşısında övülense aynı oval ofiste Erdoğan’ın Obama karşısında bacak bacak üstüne atması ve rahat tavırlarıydı. Türkiye Erdoğan’la birlikte artık dünya liderlerinin karşısında el pençe durmuyordu, onlarla eşit seviyedeydi. Bu arada Ecevit’in kendisini ifade edebilecek ve ülkenin dertlerini anlatabilecek kadar İngilizceye hakim olduğunu da unutmamak gerek.  Maksat Ecevit’i övmek değil, dil bilmek de tek başına yeterli değil ama sembolleştirdiğiniz bağlam açısından bakınca işler sarpa sardığında kıyaslanacak bir veriye dönüşebiliyor.

Erdoğan bu hafta 20 dakikalık görüşme için, ki çeviri kısmı da süreye dahil, Washington’a uçtu. Bu hafta yine bolca görsel analize boğulduk. Merkel’in başına gelen Erdoğan’ın başına gelmedi çok şükür diye sevinen, “şaşkaloz yüz ifadelerinden” anlam çıkarmayaçalışan köşe yazarları var. Gazeteler yine yalnızca Erdoğan’ın sözlerini manşete çekti. “Kapıda karşıladı”, “Omzuna dokundu”, “Damatlar karşı karşıya oturdu” gibi bayram ziyareti sonrası aile dedikodularına benzer detaylar olmasa olayın Washington’da geçtiğini anlamayacağız. Türkiye’yi biraz bilen birinin medyanın bunlarla oyalanacağını da bilir. Ancak Türkiye yetinmedi Erdoğan’ın korumaları kendi temaşalarını kendileri sahneye koydu, 11 kişi yaralandı, 2 kişi gözaltına alındı. Büyükelçilik açıklama yaparak protestocuları izinsiz gösteri yapmakla suçladı. Büyükelçi Serdar Kılıç Dışişlerine çağrıldı. Bir fotoğraftan fazlasını ifade etmeyen bir ziyarette Türkiye’nin ifade ve gösteri özgürlüğüne nasıl baktığının fotoğrafı çekildi ve daha fazla ilgi gördü.

Gösteri toplumu eleştirisinin tarihi epey eski, medya bu yüzeyselliğin perdesi. Ama artık dünya değişti yeni sahne sosyal medya. Herkes daha ilginç görüntünün peşinde ve teknik olarak yeterince donanımlı. Bu yeni dünyada imgeleri geleneksel medyada klişe fotoğraf analizleriyle kontrol etmek çok daha zor, hele de simgelere bu kadar düşkünseniz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa