WASHINGTON, YANLIŞ YOLDAN DÖNMELİ

A -
A +
G.W. Bush dönemi ABD-Türkiye münasebetleri, hiç yaşanmadık denli kötü seyretti ve berbat bitti. B.H. Obama dönemi münasebetleri ise iyi başladı, ümit veren bir seyir takip etti ama o da hüsranla bitti.
Şimdi yeni bir Amerikan başkanıyla yeni bir dönem başlamış bulunuyor. Türk milleti henüz, D.J. Trump hakkında kat'i hükmünü vermiş değil. Bu başkan, adayken Müslümanlara dair yaptığı konuşmalar, Kudüs ve mültecilerle ilgili açıklamalarından dolayı ciddi şekilde şüpheyle karşılanmıştı.
Başkan seçildikten sonra adaylığında dile getirdiği bazı görüşlerini ağzına almaz oldu ama meselâ mültecilerle alâkalı olanlarda olduğu gibi bazılarında da hâlâ ısrar etmekte. Sn Trump'ın Müslümanlar ve biz Türkiye devletiyle alakalı olarak deyip-demediklerini Sn Erdoğan’la konuşmasından öncekiler ve konuşmadan sonrakiler şeklinde tasnif etmek mümkün. Yaptıkları 45 dakikalık telefon görüşmesi, oldukça müsbet geçmişti. 
Temenni ederiz ki o görüşme, mavi boncuk dağıtma olmasın ve siyaset gerçeğinin gerekleri yerine getirilsin.
Biz, tarihin ve coğrafyanın kıyısında kalmış küçük bir camia değiliz. Türkiye, muhteşem bir mazisi ve parlak bir istikbali olan, 1 milyar 750 milyonluk İslâm âlemi üzerinde müessir ve yeryüzünde sözü geçen bir devlettir. Ne dostluğumuz ve ne de düşmanlığımız bir kenara bırakılabilir.
Ankara ile Washington DC'nin yakınlaşması, II. Dünya Harbi sonrasıdır. Bu yakınlaşma nihayetinde stratejik ortaklık çapına ermiştir. Ne var ki bugün o "stratejik ortaklık" cümlesi, muhtevasız kalmış bir laftan öteye değer göstermemektedir. Eğer sn Trump'ın yüz önemli işi varsa ilk üç en önemli işinden biri, Amerika'nın Türkiye ile olan münasebetlerini hâle-yola koymak, yer yer kızgın yer yer kırgın Türk milletinin gönlünü tamir etmektir.
Ne Rusya, ne Çin, ne AB ve ne de ABD Türkiye olmadan bu bölgede iş yapamaz ve yol alamaz. Kasdımız, sadece Orta Doğu değildir. Balkanlar hatta Orta Avrupa, Kafkaslar, Akdeniz havzası, Orta ve Kuzey Afrika ve şimdilerde Afrika, gönül ve nüfuz alanımızda olan mücavir topraklardır.
İş adamı Donald Trump, bürokratik zihin bulanıklığına kapılmadan Ankara'yı iyi anlamalıdır. Söylenen gayet sadedir. Anlaşılması çok basittir. Ankara, Obama idaresine olduğu gibi Trump idaresine de biri "yap", diğeri "yapma"dan ibaret iki şartı ileri sürmektedir.
-Terör elebaşı FETÖ ve ABD'ye kaçmış bütün darbecileri hemen iade et!
-PYD/YPG'ye yardım etme!
ABD, bu haklı şartları ama'sız, fakat'sız, lâkin'siz olarak hemen ifa ederse Türk-Amerikan münasebetleri tekrar düzelir. Oyalama yoluna gidilirse Amerika, Türkiye'yi iyiden iyiye kaybeder. Bilinmeli ki Türkiye'yi kaybeden bir Amerika, çok şeyi kaybeder.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.