19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Vodafone Park mı yoksa Yenisahra sahası mı?

Atilla Özalp

Atilla Özalp

Gazete Yazarı

A+ A-

Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Dolmabahçe'deki statta oynanan Süper Kupa maçı öncesi kendisine soru yönelten muhabire gururla, havalı mı havalı, "Tesisler bakımından çok iyiyiz. Muhteşem stadyumlarımız var" diye övündü. Oysa bu övünme, evine misafir gelmeden önce, ev sahibinin evin tozlarını halının altına süpürmesi gibiydi... Misafirliğe gelen, halının altına bakmaz da ev sahibi görünenleri parlatır ya, bizim yetkililerin övünmeleri de bu durumu andırıyor.

Vodafone Park'a gelenleri bir de üç küçükbaş hayvanı bile sokamayacağınız, tuvaleti olmayan, soyunma odaları hücreye benzeyen amatör liglerdeki statlara götürmek gerekirdi ki bakalım bakan o zaman da aynı fikirde olur mu?
Vodafone Park, misafirliğe gelenlere sunulan gösteriş iken, hücre gibi soyunma odaları ve sağlıksız koşullarıyla amatör liglerde yer alan statlar da halının altına süpürülerek misafirden saklanan ayıbımızdır...
İstanbul'da bine yakın amatör kulüp var ve tamamının maç yapacağı stat sayısı taş çatlasın 62 tane... 62 stadın 3-5 tanesi dışında, diğerlerinin soyunma odasına girmek büyük cesaret ister! Soyunma odaları o kadar ufak ki bu odalarda takımın tamamının soyunması imkansız. Sıcak suyu bırakın, bazılarında su bile yok. Tuvaletler o kadar pis ki girmek için yürek gerek. Maç öncesi ısınmak için yeterli alan yok, hayvanları bile sokamayacağınız soyunma odalarına gençleri mahkum ederken Vodafone Park stadıyla hava atıyorsunuz. Avrupanın kıskanacağı tesisler varmış. Mış da mış mış... Oysa "Avrupanın en güzel stadyumları bizde" diye övünüyorlar ama gençleri önemsemeyip es geçtikleri için futbolumuz Avrupa'da bu yüzden yok, farkında bile değiller.

Vodafone Park'ı bırakalım da bu ülkenin gençlerine layık görülen amatör liglerdeki statlara bir bakalım... İstanbul' da 1000 amatör takım ve 60 küsür de saha var demiştik. Oysa saha sayısı en az 500 olmalı ki iki takıma bir saha düşerek futbolcunun gelişimi sağlansın. Ama nerde, varsa yoksa laf... Oysa ülke futbolunun kalkınması için laf üretmek yerine, eylemde bulunup, gençlerin sadece 3-5 ay değil, yıl boyu hiç ara vermeden futbol oynamasını sağlayacak çağdaş stadyumlar yapmalıyız.

Süper Lig'deki yabancı futbolcu sayısı 14 oyuncuyla sınırlı. Allah için tüm takımlarımız da bu sınırı dibine kadar kullanarak ilk on birlerinde en fazla 2-3 yerli oyuncu oynattılar. Hatta ülke futbolunun başında elli yıldan fazla bir zamandır yer alan hocalarımız da futbolumuzun kalkınması konusunda sanki kendileri hiç sorumlu değilmiş gibi söylemlerde bulunup, takımlarımızı yabancı oyuncularla donattılar ve yerli oyunculara hiç sans vermediler. Örneğin

Galatasaray, çoğu maça kadrosunda 11 yabancı oyuncuyla çıktı ve şampiyon oldukları halde A Milli Takıma sadece bir tane oyuncu verebildi, ki o oyuncu da takımında hiç oynamadı desek yalan olmaz. Yani anlayacağınız, "Milli takım söz konusu olduğunda gerisi teferruattır" diyerek, ağızlarından bayrak, vatan, millet edebiyatı hiç eksik olmayanlar ülke futbolunu yabancı oyunculara teslim ettiler...

Galatasaray'ın UEFA Kupası ve Süper Kupa'yı aldığı 2000 yılında oynattığı yabancı futbolcu sayısı 4'tü... Dört yabancıdan biri de, efsane futbolcu Gheorghe Hagi'ydi. Şimdi olduğu gibi adı sanı duyulmamış ya da bitik yabancı futbolcu çöplüğü değildi. Lafı uzatıp onlarca örneklemeyle doğruyu pekiştirmeye çalışmaya hiç gerek yok. İşin özü şu ki; ülke futbolunun kurtuluşu amatörlere ve altyapıya gereken önemi vermekten geçmekte. Bunun için de en kısa süreçte, hatta hemen, yaşı geçmiş yabancı oyuncu sayısına sınır getirip ülkenin gençlerine güvenerek formayı onlara vermeliyiz. Ülkenin kalkınması adına siyasette, sanayide, tarımda, yani her alanda olması gerektiği gibi, sporda da laf üretmek yerine, gençlerin başrolde olacağı yeni bir kalkınma hamlesi yapmalıyız.