Haberler harika ya…

Normalleştik a genşler?

Biz baya böyle gürül gürül normalleştik. Aniden oldu normalleşmemiz.

Mesela, bir gün virüs birden vazgeçti insanlara bulaşmaktan…

Birden iyi bir virüs olmaya karar verdi. Artık sadece Mercedes’e binecekmiş virüs, o yüzden toplu taşımada yarı yarıya dolu kuralı da kalktı.

Sardalya gibi istif, paket ve koli şeklinde işlerimize gidebiliriz. İşin güzeli, iş yerleri ve sevimsiz patronlar da mevzuya uyandı. Çoğu beyaz yakalının aslında işe gitmesi gerekmiyormuş. Hatta işte olması da gerekmiyormuş. İşyerleri bu boş çalışanlarının listesini yapmaya başladı. Reklam ajansları “Ya zaten bu olayı kimse olmadan da yapabiliyoruz”a gelmeye başladı. İşten atılacaklar listesi hazır, isimler rampada beklemede, sitede işleri bitirilecekler listesi hazır, acil durumda kimlerin boğazını kesecekler, o da hazır, silahlar hazır, emanetler hazır, gömüler hazır… Her şey hazır, ekonomi hakkında yapılacak açıklamalar hazır, dini semboller, bayraklar, sloganlar, heştegler, her şeyimiz hazır… Kucaklaşmalar, ek vergiler, vergilere gelen vergiler, geçiş garantili yollar köprüler, hasta garantili, yıllarcasına kiralanan, yapılırken cebimizden Allah kuruşu çıkmayan ama yıllar içinde cebe gastrit ağrısı gibi çöken hastaneler, hepsi hazır… Neler neler ya, daha bu başlangıç.

Virüs zaten çıktı dedi “Türklere bi şey yapmıyorum vallahi de billahi de tillahi de” diye. Ahmet Hakan’a çıktı ya… Ahmet Hakan da şimdilerde AVM duvarlarına koşmuştur diye düşünüyorum. Karantina zamanında AVM duvarlarına güzellemeler yapıyordu. Kişisel tercihidir, saygı duyarım. Sonuçta çeşitlilik, farklılık, değişiklik olmazsa olmaz. Barlaz gibi bireyler de önemli fauna için… Her devrin adamları da önemli, yağcılar da, içeriden sızdıranlar da, selviler de, çamlar da, çınarlar da… Ekosistem bu, kolay değil. Kartele kardeş gerek hem de en az 3…

Virüs çıktı lappps diye masaya bıraktı önümüzdeki aylarda yapacaklarının tam listesini. Önce bir yaz tatiline çıkacakmış. Nasıl olsa deniz kıyısında kimseye bulaşamıyor, sonra Türkiye turizmini bir canlandıracakmış. Turizmde diriliş olacakmış. Terli terli, powerpoint sunum yapan bakan misali dirilecekmiş turizm… Bakalım nerelere dirilecek, çok merak ediyorum…

Virüs, metrobüse de binmediği için üst üste paketlenen kalabalıklara bi şey olmayacakmış. Virüsün tüm harcamaları nereden yaptığı da bilinmiyor. Virüs gereken yerlere gereken paraları vermiş, hatta söylentilere göre Kanal İstanbul’un geçeceği yerlerden arsa filan kapatıyormuş. Büyük bir inşaat şirketine ortak olmuş. “Önemli olan milleti hasta etmek değil, hasta etmek” diyerek, bulaşmayı bırakmış, psikolojiğe dönmüş… Şimdilerde sadece oraya buraya ihale alıp, onun da sakalını verip sevimsiz ve zevksiz işler yapıyormuş. Virüs Türkiye’yi çok sevmiş. “Dört mevsim ve her duygu aynı anda yaşanıyor bu ülkede. Dünyanın en güzel yeri burası” diyormuş…

Virüs geçenlerde bir markanın reklam yüzü oldu… Sonrasında marka sahibi dolandırıcı çıktı, yurt dışına paralarla kaçtı. Virüs de “Ya ben onun öyle bi insan olduğunu bilmiyordum, bir dikkatsiz anıma denk geldi” dedi. Virüsü ayakta alkışlayanlar, kendi ömürlerini, virüsün elini eteğini öpüp ona adayanlar var. Çevresindeki kimseye iyi gelmemesine rağmen virüs korkuyla değil, yarattığı saygıyla milyonları kendisine bağladı. Sonrası zaten her zamanki hikaye.

Virüs önümüzdeki aylarda siyasete atılacağının da işaretlerini vermekten çekinmedi. Hepimiz için hayırlısı neyse o olsun.