Yeni bir halk sağlığı sorunu: Çift obezitesi

Çift obezitesi geleceğin önemli halk sağlığı sorunlarına aday gibi görünüyor. Yoksulluksa çift obezitesinin en büyük tetikleyicilerinden biri!

Demografik ölçütlere göre, insanlar öne çıkan karakteristik özelliklerinin çoğuyla kendilerine benzer olanlarla değil; farklı olanlarla evleniyor. Öte yandan akademik literatürde her iki eşin de obeziteye sahip olma durumu tabiri var ve buna  ''obezitede eş uyumu'' deniyor. Bu yazıda ise daha basit olan ''çift-obezitesi'' (cobesity) tabiri tercih edildi. Aşağıdaki şekilde gösterildiği gibi, son 10 yılda çift obezitesi yaygınlığı önemli ölçüde artmıştır. Bu durum, halk sağlığı üzerinde yeni bir tehdit oluşturmaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Sağlık ve Emeklilik Araştırması'ndan (HSR) ulusal düzlemde temsili veriler kullanılarak oluşturulan grafik, evli ve heteroseksüel çiftler arasındaki çift obezitesi yaygınlığının geç orta yaş dönemindeki artış eğilimini göstermektedir. 1992'den bu yana eşler arasında çift obezitesi, eşlerden erkek olan 55-59 yaşları arasındayken neredeyse üçe katlanıyor. 1992'de yüzde 6'nın biraz üstünde olan çift obezitesi, 2012'de yüzde 16'ya yükseldi.

Artan obezite, dünya çapında bir toplumsal sorun teşkil ediyor. Çift obezitesi, sağlık ve sınıfsal statüye yansıyan eşitsizlikle ilgili sorunları daha da şiddetlendirdiği için önemli bir boyut kazanmakta. Diyabet ve kalp hastalığı riski artıyor, dolaşım sorunları baş gösterebiliyor ve bunun sonucunda sakat kalabilir veya erken emekli olmak zorunda kalabilir. 

Popüler kültür, neyin iki kişiyi bir araya getirip uzun vadeli bir romantik ilişki kurdurduğu sorusuyla büyülüyor. Ancak, sağlığımızın da bir şekilde bu ilişkilerle yakından bağlı olduğunu düşünmüyoruz. Artan çift obezitesi, halk sağlığına daha fazla "ilişki merkezli" bir yaklaşım gerektiriyor.

ÇİFT OBEZİTESİNE SEBEP OLAN NEDİR? 

Grafiğin alt satırındaki "sınıflandırılmamış" oranı, veri setindeki erkek ve kadınlara rasgele eşler atanırsa, çift obezitesinin varsayımsal yaygınlığının ne olacağını gösteriyor. Bu çizgi, son birkaç on yıl boyunca obezitenin bilinen yükselişini yansıtıyor. Bu yaş grubundaki evli insanlar için, obezite yaygınlığındaki eğilim hem erkekler hem kadınlar için benzer: Erkekler için yüzde 21'den yüzde 38'e, kadınlar için yüzde 19'dan yüzde 34'e yükselmekte.

İki çizgi arasındaki fark, çiftlerin rastgele oluşturulmadığı gerçeğini yansıtıyor. Bunun yerine sıralama sürecine göre partner sonuçları benzer karakteristik özelliklere sahip kişilerin biraraya geldiğini gösteriyor. İnsanların eşleriyle paylaşmaya eğilimli olduğu önemli sosyo-kültürel özellikler arasında; eğitim düzeyi, sosyal sınıf, din ve etnik köken yer alıyor. ''Sınıflandırıcı eşleşme'' ya da ''homogami'' (benzer özelliklere sahip çiftlerin birlikteği) olarak adlandırılan bu durum, sosyolojide süren en sağlam ve en uzun süreli deneysel doğrulardan biri ve ve deneysel araştırmalar bir yüzyıldan daha geriye gidiyor.

Belki, orta yaştaki bu çiftlerin hayatı birlikte paylaşmalarının vücut ağırlıklarını çeşitli şekillerde etkileyebileceği varsayılabilir. Örneğin, çiftler diyet ve egzersizde benzer yönelimleri paylaşmaya eğilimlidir. Ancak vücut ağırlığının ömür boyunca süren kompleks süreçlerin bir sonucu olduğu göze alındığında ilişkiyle ilgili yönleri hakkında çok fazla bilgi sahibi olunamamıştır.

ÇİFT OBEZİTESİ VE EŞİTSİZLİK 

Çift obezitesi ile birlikte her iki eş de kronik hastalığın yaygın sonuçlarına maruz kaldıklarında ailelere ne olur? Evli çiftler, geleneksel olarak eşlerini ''hastalıkta ve sağlıkta'' desteklemeye yemin eder. Çoğu insan muhtemelen, eşlerden biri hastalığa yakalanınca diğerinin onu desteklediğini düşünür. Ancak iki partner de hastalanınca, onları kim destekleyebilir? Çoğu çift obezitesine sahip çift ciddi anlamda sağlık sorunu yaşamıyor, ama çift obezitesine sahip insanlar yine de sağlıkla ilgili eşitsizliklere ışık tutuyor.

Emeklilik yaşı halk sağlığı ile ilgili kritik bir sorun. Bu aileler emekliliğe ve yaşlılık harcamalarına yaklaşmak için konumlandırılmış olabilir mi? Aşağıdaki tabloda çiftin obezite durumuna göre ev halkının toplam serveti (konut sermayesi dahil) çıkmaktadır. Sayısal verilerin doğasında olan karmaşıklığı gidermek için, eşlerden erkek olanın 55-64 yaşları arasında olduğu ve 1998'den 2012'ye kadar olan tüm evli çiftler birleştirildi. Bu tablo emeklilik başlangıcında olan Amerikalı ev hanesini temsil etmektedir.

Obezite statüsündeki zenginliğin farklılıkları açık. Obez olmayan çiftler için ortalama hane zengini, her iki eşin de obez olduğu durumlara göre yaklaşık yüzde 250 oranında daha yüksektir. Toplam kazançları 50 bin dolardan az olan hanelere odaklanınca, benzer bir durumla karşılaşıyoruz; çift obezitesi olmayan çiftlerin yüzde 9.1'i bu eşiğin altına düşerken, çift obezitesine sahip çiftlerin yüzde 18.3'ü düşmekte.

Çift obezitesi olan insanlar sağlıkla ilgili de birtakım zorluklarla karşılaşmakta. Bunlardan en önemli iki tanesini, diyabet ve kalp hastalığı oluşturuyor. Bu yaş grubundaki obez olmayan evli erkekler arasında, yüzde  12'sininde şeker hastalığı, yüzde 16'sında da kalp hastalığı olduğu rapor edildi. Obezite hastalarının yüzde 29'unda diyabet, yüzde 22'sinde ise kalp hastalığına rastlanıyor. Bu örnek kadınlar için de benzer ve bu sayılar obezitenin yol açtığı olumsuz sağlık sonuçlarını gösteren kanıtlanmış araştırmalarla da uyumludur.

Ayrıca çift obezitesine sahip insanlar için bu hastalık ihtimallerini çeşitli şekillerde inceleyebiliriz. Dikkate değer bir örnek, her iki partnerin de hastalığa sahip olduğu durum. Şeker hastalığının birlikte görülmesi durumu, obez olmayan çiftlerin yalnızca binde 7'sinde meydana gelmektedir. Bu durumun görülmesi çift obezitesine sahip partnerler arasında 14 kat fazlayken, yüzde 9.9'unda meydana gelir. Kalp hastalığı için de aynı durum geçerlidir fakat daha az belirgindir. Obez olmayan çiftlerde kalp hastalığının birlikteliği yüzde 1.3 iken, çift obezitesine sahip partnerlerde yüzde 3.9'dur.

KADINLAR EVLİLİK İÇİNDE SAĞLIK EŞİTSİZLİĞİNE DE MARUZ KALIYOR

Yoksulluğu ve sağlığı içeren kısır bir döngü var. Düşük sosyoekonomik statü (SES) sağlık sorunlarına yol açmakta ve bu da istihdamın azalması, düşük ücret ve daha yüksek tıbbi maliyet nedeniyle daha düşük sosyoekonomik statüye neden olmaktadır. Evlilik, sağlıklı bir eş aileye kaynak sağlayabileceğinden, bazen bu negatif döngüyü kırmak için bir yol açabilir. Ancak, çift obezitesi ortaya çıktığında partnerler yalnızca kötü sağlık riski altında değil, aynı zamanda hem sağlık hem de ekonomik sorunlar açısından daha fazla risk altındadır. Çift obezitesi, iki obez birey, obez olmayan eşlerle eşleştirilirse, hastalığın olumsuz sonuçlarını göreli olarak büyütür.

Cinsiyet, evli hanelerde sağlık eşitsizliğinin önemli bir parçasıdır.  Yukarıda yer alan tabloda hane zenginlikleri, özellikle ikinci sütunda görülebileceği gibi, kadın obezitesi, düşük SES ile önemli oranda bir bağlantıya sahiptir. Araştırmalar, erkeklerin potansiyel bir erkeğin vücut ağırlığı (ve genel olarak fiziksel görünüşü) ile, kadınlardan çok daha fazla ilgilendiği klişesinin doğruluğunu gösterdi. Orta yaşa geldiklerinde, obez kadınların daha ince kadınlara göre ekonomik açıdan avantajlı evliliklere sahip olma ihtimalleri çok daha düşük. Aynı şey erkekler için de geçerli, fakat daha küçük bir dereceye kadar.

HRS ile yapılan diğer araştırmalar, diğer faktörlerle birlikte; orta yaştaki kadınların evlilik ihtimalini düşürürken, erkekler için artırdığını gösterdi. Özetle, evlilik kurumu söz konusu dış görünüşe; özellikle de kadının dış görünüşüne geldiğinde oldukça acımasız olabilir. Bununla birlikte cinsiyet kalıplarının vücut ağırlığıyla olan ilişkisini anlamak için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.

GELECEKTE ÇİFT OBEZİTESİ 

Sosyal bir kurum olan evlilik, inişli çıkışlıdır. Aile yapıları ve evliliğin işlevi hızla değişmekte. Eşcinsel evlilik yasallaştıkça, etnik gruplar arasında değişen ve etnik gruplar arası evlilikler artmaya devam ettikçe, evlilik daha çeşitli hale geliyor. Bu eğilimler, çift obezitesinin neden ve sonuçlarını etkileyebilir.

Bazı bilim insanları, evliliklerin sosyo-ekonomik düzlemde oluşma eğiliminin son on yılda arttığını ve bunun da eşitsizlikteki yükselişe katkıda bulunduğunu ortaya attı. Bir dereceye kadar, toplumdaki vücut ağırlığı farklılıkları, toplumdaki sınıfsal farklılılarını yansıtıyor. Daha önceki nesillere göre daha geç evlenip daha yüksek oranlarda boşanan nesil artık emeklilik çağına giriyor. Bu eğilimlerin her ikisi de orta ve geç yaşlarda çiftlerin aralarında daha güçlü sıralama yapmalarına neden olabilir. Böylece, obezite kesinlikle varlığını sürdürecek ve daha da güçlenecektir.

Gelecekte çift obezitesinin nasıl bir seyir izleyeceği evliliklerin işlevi ve nasıl bir anlam taşıdığına kritik bir şekilde bağlı. Örneğin eşitsizliğin görünmeyen ancak hayati bir yönü aile içinde, resmi olmayan sağlık yöntemleri uygulanmasıdır. Aile üyelerinin, özellikle de eşlerin sağladığı bakım hizmetleri, sağlığın teşviki için anahtar niteliğinde. Bu nesil için daha düşük doğurganlık, bakım sağlamak için daha az çocuk anlamına gelir. Çift obezitesi olan partnerler daha çok sağlık sorunu yaşamaya meyillidir ve sağlık bakımı için daha az bütçe harcamaktadırlar. Obezitenin sosyo ekonomik ve sağlığa yönelik etkileri  kuşaktan kuşağa gittikçe etkisini daha da şiddetli göstermektedir. Peki toplum bu ekstra yükü nasıl karşılayacak?

Soru burada cevaplayamayacağımız kadar karmaşık. Bununla birlikte, şu açık ki, ne tıbbi uygulamalar ne de halk sağlığı şu anda bu duruma ciddi anlamda müdahele etmektedir: Aileler obezitenin sebeplerine ve iyi ya da kötü sonuçlarına yönelik önemli bir rol oynamaktadır.