Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fenerbahçe’nin “mucize” ile “felaket” arasında eksantrik bir sezona başlayacağı belliydi de… Mucizelerin ilk haftadan üst üste gelmesi bir başka mucizeydi!
Birincisi sezona cebinde 11 puanla başladı Fenerbahçe… Şampiyonluk iddiası olan ne kadar takım varsa ya yenildi, ya berabere kaldı Kadıköy’deki maç arifesinde. Aynısı 30. haftada tekrarlansa şampiyonluk el değiştirirdi muhtemelen.
“Önden buyurun” dediler Fenerbahçe’ye…
Yani atletizmde görmezden gelinen bir “fodepar” ikramı ayağına kadar geldi geçen sezon şansına turp sıkılan takımın.
Bitmedi…
Karşısındaki rakip alt ligin giysisini üzerinden çıkaramamış, adeta tribündeki kalabalıktan şaşırmış Gazişehir’di. Sanki Fenerbahçe’yi izlemeye gelmiş tribündeki 40 bin Fenerbahçeli’den farksız misafirler gibi.
Fenerbahçe verdi “mehteri” tabi.
Emre, bugüne kadar kaç yıl yaşamışa tümünü tecrübeye çevirdi. Öyle ki, insan tedirgin oluyor “ya olmazsa” diye. Birinci penaltının mucidi Emre… Kruse’ye verdiği yakın pasın gol veya penaltı olmasından başka çaresi mümkün değildi ki.
İkinci penaltı da Emre marifetiyle… Moses ilk penaltıdaki “fantezisini” sürdürmeyip topa güçlü vursa 12. dakikada net skora sahip olurdu Fenerbahçe.
Vedat Muriç ki, kendisi sadece Fenerbahçe’nin değil sezonun en iyi transferleridir şu ana kadar; ikinci golü atarken aldığı topa doğru ve gerektiği kadar dokunan yine Emre.
Ve üçüncü penaltı… Atan Emre. Moses’in fantezilerine son veren ve penaltıyı Emre’ye attıran akıl her kimse; tebrikler.
İlk yarı bittiğinde Gazişehir üç golle şehitti zaten.
Maçın ikinci yarısı daha önemliydi Fenerbahçe için. Çünkü henüz hiç sınanmamış bir defans hattı vardı ki, yamalı bohça gibiydi. Zanka bir forveti durdurmak zorunda kalmamış, Jailson’un rakip hücumunda ne kadar sırıtacağı asla belli olmamıştı. Kolorov lazım mıydı değil miydi kimse anlamamıştı. Neyse ki, Sumudica takımını biraz uyandırdı ikinci yarı. Basitçe, kanatları Fenerbahçe’ye teslim eden üçlü savunmadan vaz geçmedi ama orta saha ve forvete rakip kaleye hızla gitme emri verdi.
Biraz bile olsa, apaçık ortaydı Fenerbahçe’nin arkası sağlam değil.
Ve her rakip Gazişehir değil.
Rodrigues mi?..
Valla kendi alanına gömülen Gazişehir Gaziantep’in kalabalığında faydalı bir şey yaptığını görmedim ben. Kim bilir, belki ailece ileri çıkmış rakiplerin arkasına sarktığında eski halini hatırlar.
Maçın son yarım saatinde Deniz’in Moses değil de Rodrigues’in yerine girmesi Ersun Yanal’ın “afsız” ve “mazeretsiz” bir sezon işareti olsa gerekti. Moses daha sonra Ferdi ile değişti ki, o da galibiyete eklenmiş bir gençlik ateşi. Beşinci golün ona nasip olması günün mana ve ehemmiyetini arttırdı tabi.
İkinci yarısına aynı tempoyla aynı şevkle devam eden Kadıköy’ü beş golle süsleyen Fenerbahçe, gerçekten mucize gibi bir başlangıç yaptı.
Maçın kahramanı Ferdi’yi tecrübe farkıyla geçen Emre’dir; kesin…
Ama günün kahramanı Fenerbahçe’de kalmak için ücretinin yüzde kırkından vazgeçen Alper’dir, unutmasın Fenerbahçe taraftarı.
Alper’in yaptığı sadece “damping” değil çünkü… Fenerbahçe’nin ne olursa olsun kalınması gereken bir yer olduğunun ikrarıdır.
Bunu en iyi Emre bilir.