Süleyman Karan

Süleyman Karan

Velinimetin kimmiş öğreneceksin!

Bu toprakların burjuvazisi serada yetişti. Kimine göre Asya tipi üretim tarzından dolayı, kimine göre ceberrut merkezi devletin insanların girişimci ruhunu iğdiş etmesinden dolayı... Gerçek şu ki, Osmanlı’daki üç-beş ticari işletme, devletin itip kakması ve yurtdışı sermaye ortaklığıyla saksıda yetişti. Cumhuriyet’in kalkınma hamlesinde de, yine devlet destekli bir burjuvazi yaratılmaya çalışıldı. Serbest piyasa ekonomisine geçtik hesapta 12 Eylül sonrasında, bu kez de devlet destekleri yine iktidarın paçasına sürtünenlere peşkeş çekildi. Söz gelimi Özal dönemindeki Papatyalar’ı hatırlarsınız, işadamlaının zevceleri yağcılıkta birbirleriye yarışmak için sıraya dizilmişti.

Tek fare yakalamış ‘kaplanlar’!

Ardından AKP iktidarı geldi, bu kez, adı bile Güneydoğu Asya’nın kalkınmasına damga vuran firmalardan apartma ‘Anadolu kaplanları’ çıktı ortaya... Bu kedi olalı tek bir fareyi ite kaka tutmuş, çerçiden irice işletmeler, daha önceden devlet eliyle semirmiş İstanbul sermayesine karşı Cemaat ve AKP tarafından desteklendi ve rakiplerine karşı gayrımeşru yollarla şişirildi. Şişirilmek yetmezdi, bir de bu derme çatma işletmelere kurumsal kimlik oluşturmak gerekirdi. Bunu da Batı’daki danışmanlık ve halkla ilişkiler şirketlerinin yapıp ettiklerini ezberlemiş, birkaç gazeteci eskisi, sonradan görme halkla ilişkilerci üstlendi. Öyle saçma sapan kurumsal kimlikler ürettiler ki, kargalar bir yerleriyle güldü. Önüne gelen küçük ve orta işletmenin sahibi, papağan gibi “Bir dünya markası olacağız” deyip durmaya başladı. Bunların pek çoğu, karşılaştıkları ilk ekonomik krizde salya sümük ağlayarak kredi borçlarının ertelenmesi için Ankara’daki bir tanıdıkarının ayağını öpmeye koştu. Kimisi torpille yırttı, çoğu borç taka taka battı!

Prematüre burjuvazimsi şey

Sonuç itibarıyla, bu ‘kaplanlar’, bir zamanlar yine devlet eliyle semirtilmiş ‘İstanbul sermayesi’nin yanına bile yaklaşamayan, ‘bozkır girişimcisi’ tadında kaldılar.

‘İstanbul sermayesi’ malum komprador ilişki ağından çıkıp bir şey beceremeyen, uzun yıllar ithal ikameci politikalar sayesinde, halka kalitesiz ürünü ucuza dayayarak sermaye birikimi yapmış ‘prematüre burjuvazi’nin ötesinde bir şey olamadı. Bakmayın siz haksız kârlarının bir bölümünü sanat, spor, hayırseverlik sponsorluklarına yatırdıklarına, zaten onları vergiden düşüyorlar. Yan bir tür ‘hayırsever hırsızlık’tan başka bir şey değil bu janjanlı halleri...

Dandik büyüme stratejileri

Türk iş dünyası, evrimsel ve genetik olarak sakat bir şey... Sermaye birikimini dikey olarak yatırıma dönüştürmek yerine yatay olarak büyümeyi tercih eden, emek sömürüsü ve kalite/fiyat dengesindeki kazıkçılığıyla semirmeye devam eden kof bir yapı... İşte bu sebeple, bunlarda ne burjuva ahlakı arayacaksınız ne de bir parçacık yurtseverlik...

Tüm bu yapısal hastalıklar nedeniyle, Türk iş dünyasından siyasi iktadarın galebe çalması karşısında herhangi bir dik duruş beklemek, Polyanna’dan beter bir aptallık olur. Misal, bir ara birkaç ‘sözde köklü’ holdingi ‘yurtsever,’ hatta hatta neredeyse ‘devrimci’ ilan eden safdiller gibi... Yok böyle bir rüya, yok böyle bir saçmalık!

Stokların elinde patlasın!

Ama öyle bir güç var ki, bu halkın elinde, işte o iş dünyasını titretebilir. Tüketicinin ya da müşterinin gücü diyelim buna... Hani bunlar daha mahalle bakkalıyken ya da kasaba tuhafiyecisi, kasanın arkasında bir tabele vardı ya ‘Müşteri Velinimetimizdir’ diye. İşte o tabelayı alıp kafalarına kafalarına vurmak! Bu, sivil itaatsizliğin en etkili örneklerinden biri, ekonomik boykot!..

Halka rağmen, yani müşterisine, yani velinimetine rağmen, tavır alan, bunu pervasızca yapan firmaların mallarını raflarda çürütmek, bankalarından işlem yapmamak, medya organlarını izlememek, mağazalarından içeri adım atmamakla başlar her şey... Gerisi zaten çorap söküğü gibi gelir. Müşterisine ihanet içinde olan her firma, batmaya layıktır. Ülkenin batışına göz yuman, buna çanak tutan her işadamı da en azından ülkesinden önce batmalıdır.

Müşteridir velinimetin unutma!

Kimmiş velinimetiniz hatırlayacaksınız. Hiç öğrenmediyseniz, öyle ya da böyle öğreneceksiniz. Tweet atarken, demeç verirken, iktidarın paçasına sürtünmek yerine, kâr hanenize bol sıfırları yazdıranların bu halk olduğunu bileceksiniz. Bu halk size burjuva olmayı da öğretecek, üç kuruşluk burjuva ahlakını kafanıza kaka kaka!..

Önceki ve Sonraki Yazılar