havadurum

"Vatandaşlar "hayır' diyor"

354

 16 Nisan’da yapılacak olan Anayasa referandumuna kısa bir süre kala çalışmalar hızla devam ediyor. Referandum çalışmaları için ilçelere ziyaretlerde bulunan CHP Çanakkale Milletvekili Avukat Muharrem Erkek, ziyaretlerde karşılaştığı tablo ve vatandaşların Anayasa paketine bakışları hakkında gazetemiz Çanakkale OLAY’a değerlendirmede bulundu. Sahada ‘hayır’ların üstün olduğunu belirten Erkek; “Dün akşam Gelibolu’daydık. Gelibolu’da çalışmalarımızı yürüttük. Bugün Yenice’deyiz. Yarın da İç Anadolu’ya geçiyorum. İç Anadolu’da Anayasa Komisyonu üyesi olarak bazı çalışmalara katılacağım. Pazartesi Akşamı Mersin’de Uğur Dündar ile birlikte Halk Arenasını yapıyoruz. Gazeteci-İstanbul Milletvekilimiz Barış Yarkadaş ile birlikte Halk Arenasının konuğu olacağım. Salı günü de Mersinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz ve tekrar Çanakkale’ye dönüp, ilçelerimizdeki çalışmalara devam edeceğiz.  Sahada ‘hayır’ların çok büyük bir psikolojik üstünlüğü var. Atatürk sevgisini öyle yoğun görüyoruz ki, her yerde İzmir Marşı yükseliyor. Galatasaray’ın divan toplantısından tutun da Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray stadında, her yerde İzmir Marşı’nın yükselmesi, aslında toplumun bu süreçte Atatürk’e ne kadar sahip çıktığını gösteriyor. İnsanlar, Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyete ve ulusal egemenliğe ve bu egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğunu anlatmak istiyor. Neden? Bu paket yürürlüğe girerse, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir şahıs devleti olacak. Çünkü bir kişiye yetkiyi veriyorsunuz ve o kişi kararnamelerle, tek imza ile bir kişinin iradesi ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti A’dan Z’ye şekillendirebilecek. Türkiye Cumhuriyeti bir şahıs devleti değildir. Devlet kararnameler ile değil, kanunlarla, yani meclisin iradesi ile yönetilir. Bu konuda vatandaşların çok büyük bir hassasiyeti var. Hayır’ı destekleyen kesim o kadar çok geniş ki, yalnızca siyasi partiler yok. Gönüllüler var, sivil toplum örgütleri var. Yani milli görüşçü de var, sosyalisti de var, Milliyetçi de var, muhafazakâr da var, sosyal demokrat da var, solcu da var. Yani çok geniş bir yelpaze. O yüzden sahada çok büyük bir ‘hayır’ üstünlüğü var. Zaten bu kamuoyu araştırmalarına da yansıyor. Türkiye genelinde ‘hayır’lar önde” dedi. 

 
“Bu kadarı da fazla diyorlar”
CHP’nin tüm kadrosu ile birlikte Çanakkale’de çalışma yürüttüğünü ifade eden Erkek; “Biz Çanakkale’de yalnızca mevcut yöneticilerimiz değil, önceki dönemlerde görev almış yöneticilerimiz de sahada. Herkes ilçelerde, köylerde, beldelerde ve Çanakkale’de çalışma yürütüyor. Ben Çanakkale milletvekili olmaktan dolayı çok mutluyum ve onur duyuyorum. Çanakkale Türkiye Cumhuriyetinin ön sözünün yazıldığı topraklar. Bu topraklarda Cumhuriyete, demokrasiye, özgürlüğe bu kadar yüksek oranda sahip çıkılması çok mutluluk verici. Yenice de dahil, Çanakkale’de çok büyük bir ‘hayır’ oranı olduğunu görüyoruz. Sağın kalesi olarak kabul edilen Yenice’de bile güçlü bir ‘hayır’ var. Çünkü bu partiler üstü bir konu. AKP’ye gönül vermiş, oy vermiş kişilerin önemli bir bölümü de ‘hayır’ diyor. Neden ‘hayır’ diyor. Çünkü bu Sayın Cumhurbaşkanı ile ilgili bir konu değil. Bu konu AKP, CHP, MHP, HDP konusu değil. Bu demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet konusu. İnsanlar bu kadarı da fazla diyorlar. AKP’ye, Erdoğan’a oy vermiş kişilerin önemli bir bölümü bu kadarı da fazla diyor” dedi.
 
“İnsanlar meclis diyor”
Vatandaşların Anayasa referandumunda tek adam rejimi yerine meclis iradesinden yana olduklarını belirten Erkek; “Tek adam rejimimi demokrasi mi? İnsanlar demokrasi diyor. Meclis mi, saray mı? İnsanlar meclis diyor. Teklik mi, birlik mi? İnsanlar birlik diyor. Çok güzel bir söz vardır; ‘Beşer, şaşar’. Yani insanlar hata yapabilir. Bu kadar yetki verdiğiniz bir kişi hata yaparsa, Türkiye’yi felakete götürür. Türkiye Cumhuriyetinin çökmesini isteyenler bu paketi hazırlamış olabilir. Ama toplum gerçeği gördü ve bu konuda çok ciddi bir hassasiyet var. Her zaman şunu söylüyoruz, kuvvetler ayrılığın olmadığı toplumlarda Anayasa yoktur. Çünkü kuvvetler ayrılığı demokrasidir. Kuvvetler ayrılığı dengedir. Kuvvetler ayrılığı temel hak ve özgürlüklerin güvencesidir. 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi, bütün insanlık içindir o bildirge ve onun 16’ncı maddesinde; ‘Kuvvetler ayrılığının olmadığı toplumlarda Anayasa yoktur’ diyor. Bu paket yürürlüğe girerse, kağıt üzerinde şeklen bir Anayasamız olabilir, Anayasalı bir devlet olabiliriz, ama Anayasal bir devlet olamayız. Türkiye Cunhuriyeti devletinin hukuk devletine, adalete, özgürlüğe ve demokrasiye ihtiyacı var, tek adam otoritesine değil” dedi.
 
“Türkiye hiç hak etmediği bir tabloya sürüklenecek”
Türkiye’nin felakete sürüklenmemesi için sandıktan ‘hayır’ çıkması gerektiğini ifade eden Erkek; “Dünyadaki tek adam rejimlerinin hepsi çökmüş ya da bu ülkeler felakete sürüklenmiştir. Eğer bu paket yürürlüğe girerse, ekonomimiz de daha hızlı bir şekilde çöküntüye uğrayacak ve dibe vuracak. Çünkü yatırımcı gelmeyecek, dünya artık bize güvenmeyecek. Daha da yalnızlaşacağız. Şu anda zaten bu otoriter anlayış bizi dünyada hızla yalnızlaştırıyor. Kavga etmediğimiz bir nokta kalmadı neredeyse. Hukuktan, demokrasiden uzaklaştıkça, ekonomik büyüme de, kalkınma da mümkün değil artık. Birçok yatırım iptal edildi. Eğer bu paket yürürlüğe girerse, Türkiye hiç hak etmediği bir tabloya sürüklenecek. Onun için ‘hayır’ çok güçlü. Biz siyasi partilerimizi, sevdiğimiz liderleri düşünerek değil, çocuklarımızın geleceğini düşünerek hareket etmek zorundayız. Çocuklarımıza nasıl bir ülke bırakacağız? Otoriterleşmiş, demokrasiden uzak bir ülke mi? Gelişmiş, kalkınmış, özgür bir ülke mi bırakacağız?” dedi.
 
“Türkiye hızla olumsuz bir tabloya doğru sürüklendi”
2010 yılında yapılan referandumu hatırlatan Erkek; “Hayır huzur demek. Sayın Başbakan da söylüyor, ‘hayır’ çıkarsa hiçbir sorun yok. Herkes işine gücüne devam edecek diyor. Ama evet çıkarsa, Tam bir belirsizlik olacak. Ben hep anne babalara şunu söylüyorum, hiçbir anne baba çocuğunu nereye gideceğini bilmediği bir trene bindirmez. Biz de ülkemizi bir belirsizliğe sürüklememeliyiz. Bu vebalin altına lütfen girmeyin. 2010 yılında da aynı şeyler söylendi. 2010 referandumundan önce ne dediler? Vesayet kalkacak, darbelerle hesaplaşacağız, üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü gelecek, istikrarı yakalayacağız dediler, milletimiz inandı, ‘evet’ dedi. Peki 2010’dan sonra ne oldu? Türkiye’nin ekonomisinin çökmesi, demokrasiden, hukuktan uzaklaşması hep 2010 referandumundan sonra başladı. Yargı bir grup tarafından ele geçirildi ve Türkiye hızla olumsuz bir tabloya doğru sürüklendi. Bağımsız ve güçlü bir yargınız yoksa, hiçbir şeyiniz yok demektir. Adaletin olmadığı bir yerde kavga, huzursuzluk bitmez. Bu da yargıyı ele geçirme referandumlarından biri aslında. Çünkü bu paket yürürlüğe girerse, hiç seçimleri beklemeden 30 gün içerisinde yeni HSYK oluşturuluyor. 13 kişiden oluşan yeni HSYK’nın 6’sını tek imza ile Cumhurbaşkanı belirliyor” dedi. 
 
“Fiilen imkansız”
Paket ile birlikte bakanların ve Cumhurbaşkanının hiçbir şekilde hesap verecekleri bir kurul kalmayacağını da ifade eden Erkek; “Deniyor ki, cezai sorumluluk getiriyoruz. Bu da tam bir aldatmaca. 400 milletvekili bulabilirseniz, Cumhurbaşkanı, yardımcıları ve bakanları yüce divana gönderebiliyorsunuz. 400 milletvekilini bulmak partili başkanlık sisteminde mümkün değildir. Çünkü partili başkanın seçtiği milletvekilleri olacaktır o mecliste. Diyorlar ki, mevcut Anayasa’da sadece vatana ihanetten suçlanabiliyordu, mevcut Anayasa’da Cumhurbaşkanı tarafsız, partili değil ve sorumluluğu yok. Mevcut Anayasaya göre meclisi hükümet, başbakan ve bakanlar yürütüyor. Onların sorumluluğundadır. Cumhurbaşkanın sorumluluğu yok, Cumhurbaşkanı temsil noktasında. Ama siz bütün yetkiyi Cumhurbaşkanında topluyorsanız, yürütmenin başı olacak, Türkiye’yi o yönetecek diyorsanız, çok daha fazla denge, denetim mekanizmaları kurmanız lazım, çok daha fazla yargılanmasını sağlamanız lazım. 400 milletvekili bulabilmek mümkün mü, partili Cumhurbaşkanlığı sisteminde? Fiilen imkansız” dedi. 
 
“Sınırlama olmadan kararnameler ile yönetebilecek”
Paketin yürürlüğe girmesi ile birlikte yürütmenin yasama ve yargının içerisinde etkin hale geleceğini ifade eden Erkek; “Diyorlar ki, sıkıyönetim kalkacak. Evet kelime olarak sıkıyönetim kalkıyor, ama OHAL var. Seçilen başkanın tek imza ile hiçbir gerekçe göstermeden OHAL ilan etme yetkisi olacak. OHAL döneminde başkan hiçbir sınırlama olmadan her konuda kararname çıkartma yetkisine sahip olacak. Temel hak ve özgürlük-lerde, siyasi haklarda karar verebilecek ki, temel hak ve özgürlüklere aykırı kanun dahi çıkaramazsınız, uluslar arası sözleşmeler ile güvence altına alınmıştır. OHAL sürecinde her alanda, hiçbir sınırlama olmadan kararnameler ile yönetebilecek. Bu kararnameler nasılsa meclise gelecek korkmayın diyorlar, mecliste çoğunluğu olacak ve o çoğunluk milletvekillerini kendisinin belirlediği sistemde ona karşı olabilir mi? Yani öyle bir sistem yaratıyorlar ki, kuvvetler birliği, yürütme, yasamanın, yargının içinde de çok tekin. Bağımsız ve güçlü bir yargı istiyorsanız, yürütmenin eli yasama ve yargıda olmamalı. Ama bu sistem tam aksine yürütmeyi, tek kişiyi güçlendiren, yasama ve yargıyı son derece zayıflatan bir sistem olacak. Adalet için, kuvvetler ayrılığı, demokrasi ve çocuklarımızın geleceği için hayır diyoruz. Hayır çıkarsa ki, biz çıkacağına yürekten inanıyoruz, 17 Nisan sabahı bütün dünyada şu manşetleri göreceğiz, ‘Türkiye tek adam rejimine dur dedi’. Bu ne demek, Türkiye’nin tekrar saygınlığını kazanması, tekrar yatırımların gelmeye başlaması, tekrar ekonomik büyüme demek. Gerçek istikrar, demokrasi ve huzur demek. Herkesin hukuk çerçevesinde Anayasal görevlerine devam etmesi demek” dedi.
(Burhan Mert Balcı)
Paylaş