Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Valla billa Putin'e söylemeyeceğim...

S.S.C.B’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan devletlerin en güçlüsü Rusya Federasyonu...

Ve galiba da ekonomide en liberali...

Ancak... Rusya’da iç politikanın hiç de liberal olmadığını... Muhalif liderlerin başına her türlü kaza belanın da geldiğini duyuyor, okuyoruz...



Bu hatırlatmadan sonra geleyim asıl konuya...

Efendim...

Bir V.T.R. izlediğinizi farz edin lütfen...

Bir Rus vatandaşı, kabristan ziyaretinden yürüyerek dönen Putin’in yanına yaklaşıyor...

Ve diyor ki:

“Maaşınızın 800 bin Ruble olduğunu hayal ediyorum, değil mi? Yani, yaklaşık 12.600 dolar. Benim emekli maaşım ise 10 bin 800 ruble (170 dolar). Bu maaşla nasıl yaşanır? Bana cevap verin. Siz bu maaşla yaşayabilir misiniz?”...

Ardından da maaşına zam istiyor...



Şimdi de filmin durdurulduğunu ve size:

“Bu Rus vatandaşı hanımefendinin sorusuna Putin cevap vermiş midir?.. Yoksa ‘Ananı da al git’ mealinde bir şeyler mi söylemiştir?” diye sorulduğunu düşünün...



Canlarım benim, biz bizeyiz...

Vereceğiniz cevap aramızda kalacak...

Valla billa Putin’e söylemeyeceğim...



“‘Ananı da al git’ veya ‘Alın şu kadını götürün’ demiştir...” diye tahmin ettiniz öyle mi?..

Yani... 18 yılda “Üzüm üzüme baka baka kararır” atasözümüzün doğrulandığını düşünüyorsunuz...

Yanıldınız...



Putin tabii ki pek demokrat değil...

Ama...

Tahmin ettiğiniz kadar kaba ve nobran da değil... Merak etmeyin... Ben size nasıl davrandığını hatırlatacağım...



Rus lider, kendisine soruyu yönelten Hanımefendi’ye utangaç bir gülümseme ile baktı...

Ama bu arada...

Yüzünün kızardığı da yakın çevresindeki bütün gazeteciler tarafından fark edildi...

Mahcup bir ses tonuyla:

“Bu konu bana bağlı değil” dedi gülüşünü genişleterek... “Benden daha fazla maaş alanlar var. Devlet başkanının maaşı en yüksek değil”...



Yani canlarım... Bugünden itibaren kendi kendime söz verdim... “Putin demokrat mı?” diye sorulduğunda “Hem de çok demokrat” diyeceğim...

Oysa daha düne kadar “Baskıcının teki” diyordum...

BEN SADECE HABER YAPTIM...


CHP’li vekiller ve İstanbul İl Başkanı, İstanbul Adliyesi’nin önünde toplandılar ve bir mini basın toplantısı yaptılar.

Konu, Erdoğan’ın davacı, Kılıçdaroğlu’nun davalı olduğu tazminat davasında CHP’nin avukatı Celal Çelik’in “delil” olarak sunduğu belgelerdi...



Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun 17/25 Aralık “yargı darbesi” sırasında kullanılan “FETÖ tarafından üretilmiş delillere” dayanarak kendisine hakaret ettiğini ileri sürüyordu...

Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik ise delillerin hiç kimse tarafından üretilmediğini...

Türk emniyeti tarafından elde edildiğini savunuyordu...



Bunun üzerine belki de dünyada görülmemiş bir şey oldu...

Yargıç, “delilleri kabul etmiyorum” demek yerine avukat Çelik’i savcılığa şikayet etti...

Gerekçe neydi?

“Üretilmiş delil kullanmak...”



Avukat Çelik delilleri uluslararası güvenilirliği olan bir bilirkişiye gönderdi...

Rapor geldi... “Delillerde hiçbir montaj, ekleme ve çıkarma olmadığının anlaşıldığı” belirtiliyordu...



Yorum yapacağımı zannediyorsanız boşuna heves...

Bana ne?..

Ben sadece haber yaptım...

YOK ASLINDA BİRBİRLERİNDEN FARKLARI AMA...


Benzer iki haber de Türkiye’den vereyim... Önce birinci haber...

FOX TV muhabiri Reis’e “Birkaç tane şehit” ifadelerini eleştiren muhalefete ne cevap vereceğini sordu...

Bizim Başkan’ın da yüzü kızardı ama...

Utancından değil öfkesinden...

“FOX önce gazete olsun. FOX önce ciddi bir medya mensubu olsun. Yalan haber üretmeyi bırakın” dedi azarlayan bir ses tonuyla... Ve ayağa kalktı... Salonu terk etti... Bizzat ağzından duyduğumuz “Birkaç tane şehit verdik” dediğini de inkar etmiş oldu böylece...

Özür değil inkar...



Bu da ikinci haber...

CNNTürk muhabiri CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’ya, Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı’na yönelttiği sorulara cevap verip vermeyeceğini sordu...

Salcı, “Siz Cumhurbaşkanı’na gidip Kılıçdaroğlu böyle sorular sormuştu, yanıtınız var mı diye sorabiliyor musun?” dedi...

Yani, soruya soruyla cevap vererek muhabiri azarladı...



Yok aslında birbirlerinden farkları ama...

Biri iktidar diğeri muhalefet....

KAMUOYUNU İLGİLENDİRİYORDU


Canlarım...

Bir haber ya da haberler kamuoyunu ilgilendiriyorsa...

Güncelse... Ve önceden geçen olayların bir devamı niteliğindeyse; medya ahlakı o haberi görmeyi gerektirir... Türk medyasının yüzde doksanı (Tiraj olarak değil, sayı olarak) o temiz ahlakı genelde unuttu ne yazık ki... O halde bu mütevazı köşede az önce okuduğunuz haberin ayrıntılarını da vereyim...



CHP’nin avukatı Çelik’in delil olarak sunduğu ve fakat mahkeme başkanının bilirkişi raporu istemek yerine savunmayı savcılığa şikayet etmesine sebep olan belgeler:

Ayakkabı kutuları içinde ve bir banka genel müdürünün evinde bulunan milyonlarca dolar, Euro ve TL... Çikolata kutuları içinde bir bakana takdim edilen milyonlarca dolar, Euro ve TL... Dönemin başbakanı ile oğluna ait olduğu iddia edilen konuşmalar...

Falan, filan...



Ve...

Avukat Çelik bir mahkeme tarafından doğruluğu tescil edilmiş belgeler dağıtmadı elbette...

Raporu mahkemenin görevlendirdiği bir bilirkişi heyeti de hazırlamamıştı...

Özel istek üzerine ancak gerçekten güvenilir bir kurum tarafından yapılmış bir incelemeydi ve “deliller sağlıklıdır” sonucu çıkmıştı...

Yani “resmi olmayan evraklarla bu kadar büyütülmeli miydi?” sorusu sorulabilecek bir basın açıklamasıydı...

BU BİR KOMPLO TEORİSİDİR


CHP’nin avukatı Celal Çelik hakkında ceza davası açılması, savcı – yargıç ortaklığıyla ve “2020’de Erdoğan’ı istifa ettirme planı”nın bir parçasıdır...

Çünkü...

Ceza davalarında sanık veya müşteki her türlü delili sunma, delillerin sıhhatinin araştırılmasını talep etme hak ve özgürlüğüne sahiptir...



2020 gerçekten de çok ilginç geçecek...

Tabii ki eğer ortada benim şu komplo teorime uygun bir durum varsa...