Elif Doğan Şentürk

Elif Doğan Şentürk

Uzlaşma adımları

B U ülkede solcular; “Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi” diye bağırırken, birileri “Komünizmle Mücadele Dernekleri” kurarak, solculara saldırıyorlardı
Deniz Gezmiş ve arkadaşları 6. Filo’yu denize dökerken, 6. Filo’yu kıble bilip namaz kılanlar bile olmuştu geçmişte.
15 Temmuz hain darbe girişiminin baş teröristi Fetullah gülen, işe ilk olarak bu derneklerin birinde başlamıştı.
Erzurum’da bir başka tanıdık isim kurucular arasındaydı.
Örneğin FETÖ ve birçok talebesi de derneğin kurucuları ve gönüllüleri arasında bulunuyordu.
Şimdi; ne kadar Anti-Amerikancı varsa, bir dönem aynı safta yer alıyor ve solcularla kıyasıya mücadele ediyorlardı.
Tabi bu güruhun, yıllar sonra Emperyalizm gerçeğinin farkına varmaları sevindirici ancak, bu durum ABD’nin, ekonomimiz üzerindeki etkisini azaltmaya yetmiyor.
Öncelikle şunu söylemek lazım; ekonomimiz üzerinde oynanan bu oyun karşısında ulusal bir duruş sergilenmelidir, Türkiye tek vücut olmalı ve bu emperyalist tezgâhın üstesinden gelmelidir.
Bir kişiye endekslenerek kurulan bu oyunda papaz sadece bir figürandır.
Kabuk değiştirerek dünya ekonomisine aktif bir şekilde müdahale etmeye başlayan Amerikan Emperyalizmi, çok basit bahaneler üreterek birçok ülkede bu tiyatroyu sahneye koymaktadır.
Evet, birlik olmalıyız, tek vücut olmalıyız ancak İktidarda bu yaklaşımı göremiyoruz maalesef.
Son süreçteki açıklamalara baktığımızda, eleştirilerin bir kısmı yine CHP ve Kılıçdaroğlu’na yönelmekte…
Sanki doların bu noktaya gelişinin sebebi Kılıçdaroğlu imiş gibi yüksek tonda yapılan bu eleştiriler bu kritik süreçte birlikteliği değil, ötekileştirmeyi tetikler.
CHP’deki kongre süreciyle, yaşanılan bu ekonomik tablonun ne alakası var.
Bu açıklamaların ne yeri, ne de zamanıdır.
Bunların tam aksine daha uzlaşmacı dil kullanmalı ve daha birleştirici adımlar atmalıdır.
Örneğin; birçok hukukçunun tutuksuz yargılanması konusunda hem fikir olduğu, Enis Berberoğlu’nun serbest bırakılması konusunda bir irade ortaya konulması, toplumsal uzlaşma için büyük bir adım olabilir.
Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Eğer iktidar, bu ekonomik krize karşı tek vücut bir mücadele istiyorsa, dilini değiştirmeli ve en azından, kendisine oy vermeyen yüzde 50’yi rahatlatıcı bir takım adımlar atmalıdır.
Ve en önemli konuların başında da, yaşanan krizin halka net bir şekilde anlatılmaması…
Maalesef iktidar medyası Türkiye’de giderek derinleşen ekonomik kriz gerçeğini şeffaf bir şekilde yansıtmıyor.
İktidarın çıkarı doğrultusunda gazete manşetleri ve yorumları görüyoruz.
Yaşanan olumsuz gelişmelerin halkı ne ölçüde etkilediğini, doğuracağı sonuçları kimsenin kimseden saklamaya gizlemeye hakkı yoktur.
Gazeteciler doğruyu yazarak halkı bilgilendirmelidir.
Gazetecilik Gerçeği yazarak olur.
“Gün birlik olma günüdür” diyorsak eğer, önce gerçeğin ne olduğunu öğrenmeli ve çözüm yolları hep birlikte aranmalıdır.
Aksi halde “Hepimiz aynı gemide” yer almış olmuyoruz!

Önceki ve Sonraki Yazılar