Ülkemizde bilindiği üzere uzun yıllardan bu yana bir toplumsal olgu olarak kişiler nüfusa geç kaydedilmektedir. Bir sosyolojik sorun olarak da ortaya çıkan bu durum kişilerin gerçek yaşlarının nüfusta farklı şekilde görülmesi ve bunun sonucunda da ileriki dönemde çeşitli sorunlarla karşılaşma riskini beraberinde getirmektedir. Bu sorunların başında da kişilerin yapmış olduğu hukuki işlemler bulunmaktadır. Bu makalede bireylerin bu yüzden günlük yaşamda karşılaşabileceği sorunlar ve yaş düzeltme davalarının bu meselelere etkisi incelenecektir Bu dava türü özellikle halk arasında kimi zaman yaş değiştirme davası, yaş büyütme davası, yaş küçültme davası ve yaş değişikliği davası olarak da söylenebilmektedir. Ülkemizde nüfus kütüğüne geç yazılma olgusu halen varlığını korumaktadır.
 
YAŞ BÜYÜTME - KÜÇÜLTME DAVASI

Yaş düzeltme davaları hukuk fakültesi eğitiminde çoğu zaman kısaca bahsedilen kimi zaman değinilmeyen bir dava türü olmasına karşılık uygulamada büyük önem taşımaktadır. Özellikle askerliğe giriş, emeklilik, evlilik, eğitim, sınavlar , daha az ceza almak ve memuriyete girme başta olmak üzere birçok hukuki problem örnek gösterilebilecektir. Bu makalede yaş küçültme ve yaş büyütme şeklinde iki dava tipi aynı başlık altında incelecektir. Zira yargılama bakımından her iki davada hukuk kurallarının uygulanışı bakımından kesin bir farklılık bulunmamaktadır. Özellikle ülkemiz medyasında yaş düzeltme davalarının magazinsel yönü sıklıkla ortaya çıkarılmaktadır ancak hukukumuz bakımından bu davaların keyfi şekilde açılması ve yargılama sonucu yaş değiştirilmesine olanak bulunmamaktadır. Ayrıca belirtilmelidir ki nüfus kayıtları niteliği gereği kamu düzenindendir bu anlamda Savcılık makamlarının bu kayıtlara ilişkin araştırma ve gerektiğinde dava açma yetkisi dahi bulunmaktadır.

Yaş düzeltme davalarında temel mevzuat 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununda yaş düzeltilmesine dair usule ilişkin hükümler mevcut bulunmaktadır. Nüfus Hizmetleri Kanununun 35.maddesine göre:

“Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.
İlgili hüküm uyarınca özellikle maddi hatadan dolayı yanlış gözüken kayıtların dava açmadan nüfus müdürlüklerine yapılacak başvuru sonucu düzeltilebilmesinin mümkün bulunduğu ifade edilmelidir.

Ayrıca  5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 218 inci maddesinin ikinci fıkrasında bulunan,
“Kovuşturma evresinde mağdur veya sanığın yaşının ceza hükümleri bakımından tespitiyle ilgili bir sorunla karşılaşılması halinde; mahkeme, ilgili kanunda belirlenen usule göre bu sorunu çözerek hükmünü verir.” şeklindeki düzenleme uyarınca kanun koyucunun ceza mahkemelerine kovuşturma aşamasında yaş düzeltilmesi konusunda özel bir yetki vermiş olduğu görülmektedir.

YAŞ DÜZELTME DAVALARI NE ZAMAN AÇILABİLİR?
Kişinin doğumdan kütüğe kaydedilmiş olması halinde bu davalar her zaman açabilir ve herhangi bir zamanaşımı süresi mevcut bulunmamaktadır.Ayrıca bu davaların yalnızca bir defa açılabileceği öngörülmüştür. Bunun sebebi açılan dava sonucunda kişinin gerçek yaşının tespit edilmiş olmasıdır.

YAŞ DÜZELTME DAVASINDA ARANILACAK MADDİ ŞARTLAR
İsim değişikliğine ilişkin davalarda kural olarak davacının haklı bir neden ileri sürmesi gerekmekle beraber kanun koyucu yaş düzeltme davalarında davanın açılabilmesi bakımından herhangi bir neden aramamaktadır. Ancak Mahkemece yaş değişikliğine karar verilebilmesi için yine de sıkı şartlar öngörülmüş bulunmaktadır. Bu şartlar arasında:

 
  • Kişi hastanede veya doğum evinde doğmuş olmamalı. (İlgili kurum kayıtları kesindir)
  • Kişinin dış görünüşü nüfusta kayıtlı yaşa uygun olmamalıdır.
  • Kişinin dış görünüşü, beyan ettiği yaşa uygun olmalı
  • Kişi yaşını büyütmek istiyorsa, beyan edilen yaşta bir kardeş mevcut bulunmamalıdır.
  • Yaşını küçültmek için, nüfusa yazımdan önceki tarihte doğduğunu iddia etmemelidir.
  • Kişi daha önce yaş düzeltme yapmış olmamalıdır.
 
Şartlar bahsedilen şekilde olup bu şartların tamamının gerçekleşmesi gerekmektedir. Yargılama sürecinde davacı ile annesi arasındaki yaş farkının da mahkeme tarafından dikkate alınacağı söylenebilecektir. Ayrıca Yargıtay’ın bazı kararlarında, 25 yaşından sonra açılan yaş düzeltme davasının, davacının gerçek doğum tarihinin kesin olarak tespit edilmesi mümkün olmayacağı için reddedilmesi gerektiğini ifade edilmektedir.[1]
 
Hastane – Doğumevinde Doğmuş Olmama Şartı: Yaş değiştirmek isteyen kişi herhangi bir hastane veya doğumevinde doğmuş olmamalıdır. Esasında bu şartı oluşturan kişinin doğumuna ilişkin hiçbir resmi evrak kaydının mevcut olmamasıdır. Şayet doğuma ilişkin resmi bir evrak veya buna ilişkin bir kayıt mevcutsa ise mahkeme elindeki verilere bağlı kalacak davanın reddine karar verecektir.  Doğuma ilişkin kayıtlar hastane arşivlerinden veya nüfus müdürlüklerine yapılacak başvuru üzerine kontrol edilebilmektedir.
 
Dış Görünüş Şartı (Fiziksel Şart): Yaş değiştirmek isteyen kişi, beyan ettiği yaşa uygun bir fiziksel görüntüye sahip olmalıdır. Bahsedilen yaşa ait fiziksel görüntünün mevut olmadığının mahkemece değerlendirilmesi ve tespiti neticesinde beyan dikkate alınmayıp dava reddedilecektir. Ancak yargı uygulamasında beyan edilen yaşın 1-2 yaş farklı olması bu şartın gerçekleşmesi bakımından yeterli kabul edilebilmektedir.
 
Kardeşe İlişkin Şart: Kişinin beyan ettiği yaşta bir başka kardeşinin mevcut olması davanın reddedilmesini gerektiren hallerden bir tanesidir. Zira yargılamada annenin hamilelik süresi dikkate alındığında aynı dönemde iki kişinin doğumunun gerçekleşmesi mantık kurallarıyla ve hayatın olağan akışına uygun bulunmadığından davanın reddine karar verilmektedir. Uygulamada davacının kardeşi varsa davacı ile kardeşinin doğum tarihi arasında en az 180 günlük süreye uygun olmayan düzeltme talepleri mahkeme tarafından reddedilebilmektedir.. İkiz kardeşlerin dava açmaları halinde bu davaların birleştirilmesi söz konusu olacaktır.
 
Bahsedilen bu şartlar dışında uygulamada davacıya ait resmi kurumlarda bulunan kayıtlar, (Okula başlama kayıtları, askerli hizmetine dair kayıtlar yargılamanın sonuçlanmasında önemli fonksiyonlar icra edilebilmektedir.) Zira kişinin okula başlama yaşı 7-8 ise pek sorun olmamakla ancak beyan edilen yaş 3-4 yaşlarına denkse “bir kimsenin 3 yaşında okula başlayamayacağından” yola çıkılmak suretiyle davanın reddedilmesi mümkün olabilecektir. Ayrıca belirtmek gerekir ki davacı resmi hastane doğum kayıtlarının esas alınması suretiyle yaşındaki yanlışlığın giderilmesini her zaman talep edebilme hakkına sahip durumdadır.
 
Yargılamada Kemik Radyolojisi Teknolojisinin Uygulanması
 
Yaş düzeltme-değiştirme davaları sırasında ilgili mahkeme, davacının kemik yaşının tespitini isteyebilir. Adli Tıp Kurumu aracılığıyla kişinin kemik yaşının tespiti gerçekleştirilir ve kemik yaşına göre mahkeme talebe ilişkin bir karar verebilir. Gözden kaçırılmaması gereken hususlardan biri de kemik yaşına dair tespitin en geç kişinin 25 yaşına ulaşmasına kadar gerçekleştirilebilmesidir. Zira bu yaştan sonra kemiklerin gelişim göstermemesi nedeniyle yaş tespiti imkanı oldukça azalmaktadır. Kemik yaşına ilişkin tespitin dava açmadan önce yaptırılması ve çıkacak sonuca göre dava açılmasında hukuki yarar bulunmaktadır.

YAŞ DÜZELTME - DEĞİŞTİRME DAVALARINDA YARGILAMA SÜRECİ
 
Yargılama aşağıda öngörülen sırayla ilerlemektedir.
 
  • Davanın açılması
  • Kişinin nüfus kayıtları getirtilmesi, kardeş ve anne-babaya ilişkin bilgilerin araştırılması süreci
  • Davacının duruşmada hazır bulundurulması ve dış görünüşün incelenmesi
  • Mahkemece görülecek lüzum üzerine “kemik radyoğrafisi” raporu istenmesi.
  • Tanıkların beyanı ve dosyadaki mevcut delillerle birlikte yaş değişikliğine ilişkin kararın verilmesi.
  • Gerekçeli kararın yazılması
  • Mahkeme kararının kesinleşmesi
 
Davacının nüfus kaydında sadece doğum yılı yazılmış ise ay olarak Temmuz ayının birinci günü sadece gün yazılmamış ise o ayın ilk günü esas alınarak karar verilecektir.

Yaş düzeltme davasını şayet kişi ergin ise kendisi, değilse, velisi veya vasisi açmalıdır.. Bunun dışında cumhuriyet savcısı da dava açılması talepli olarak yaşın düzeltilmesini sağlayabilmektedir.

Dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de yargılamada tanık kullanılmasının ve doğum tarihinin kanıtlanmasında bu beyanların büyük önem taşıdığıdır.Duruşma sırasında dinlenilecek olan tanıkların net ve duraksamaya yer vermeyecek bir biçimde tanıklık etmeleri önemlidir. Doğum tarihi konusunda tarihi net bir biçimde beyan etmeleri gerekmektedir. Ayrıca yaş düzeltme-değişikliği davalarında davanın yetkili ve görevli mahkemede açılmasına dikkat edilmelidir. Yaş düzeltme davaları bakımından görevli ve yetkili mahkemenin tespiti meselesi Nüfus Hizmetleri Kanunun 36. Maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır:

Mahkeme kararı ile yapılan kayıt düzeltmelerinde aşağıdaki usûllere uyulur:
a) Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır. Kayıt düzeltme davaları (..)(1) nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görülür ve karara bağlanır.

Bu davalar esas itibariyle kişinin yerleşim yeri Asliye Hukuk mahkemesinde açılacaktır. Bu davada davalı olarak davacının yerleşim yerinde bulunan nüfus müdürlüğü gösterilmelidir. Yetkisiz ve veya görevsiz bir mahkemede dava açılması halinde dava reddedilecek bu durum davacı için maddi külfet ve zaman kaybına yol açabilecektir. Zira yaş değiştirme davasında mahkeme yetki hususunu kendiliğinden dikkate almaktadır.

Davacı hakkında mevcut bir cezai kovuşturma varken yaş düzeltme davası açılması halinde bu dava görevsizlik yönünden reddedilmelidir. Çünkü sanık veya mağdur olan kişinin gerçek yaşlarının tespit edilmesi ceza yargılaması hukuku bakımından özel bir öneme sahiptir. Tespite ilişkin kararı (soruşturma aşaması dışında) kovuşturmayı yürüten ceza mahkemesi verecektir.

Açılacak yaş düzeltme davalarında avukatla temsil zorunluluğu bulunmasa da yargılamanın hızlı ve etkin bir şekilde devam etmesi, usule ilişkin işlemlerin doğru gerçekleştirilebilmesi için yaş düzeltme davasında bir avukat ile davayı yürütmek davacı kişi açısından doğru bir karar olacaktır. Ayrıca yaş düzeltilmesine ilişkin talepler esasen kişiye sıkı sıkıya bağlı hak kategorisinde yer almakta olup davaların avukat aracılığıyla görülmesi halinde avukat vekaletnamesinde mutlaka bu hususa ilişkin özel yetki bulunması gerekmektedir. Genel vekaletname ile dava açılması halinde mahkeme bu eksikliğin giderilmesi için davacı tarafa süre verecektir.

Yargılama Süresi
 
Yaş düzeltme-değiştirme davalarında süreç bu şekilde ilerlemekte olup uygulamada mahkemelerin yoğunluğuna göre yargılama süresi 2-7 ay arasında değişebilmektedir. Mahkemece kemik radyolojisi kullanılmasıyla kemik yaşın tespitine ilişkin bir talep söz konusu olması halinde dosyanın Adli Tıp Kurumuna gitmesi, kurumca incelenmesi ve geri dönmesi süreçleriyle birlikte bahsedilen yargılama süresi daha da uzayabilecektir.

YAŞ DÜZELTME DAVALARININ ASKERLİĞE- BEDELLİ ASKERLİĞE ETKİSİ
 
Ülkemizde Bedelli askerlik uygulamasına yönelik talep son yıllarda önemli ölçüde artmıştır Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi yakın bir zamanda da Bedelli askerlik uygulamasının yeniden hayata geçmesi beklenmektedir. Konunun gündemde olması beraberinde yaş düzeltme davaları sonucunda bedelli askerliğe hak kazanılıp kazanılamayacağı sorununu da beraberinde getirmektedir. Zira yakın geçmişte uygulamanın yürürlüğe girmesiyle nüfusta yaşı gerçeği yansıtmayan kişiler başvurularda sorun yaşamış ve birçoğu bedelli askerlik uygulamasından yararlanamamıştır. Bilindiği gibi Bedelli askerlik uygulamasında yaş bakımından belirli bir taban belirlenmekte ve o yaşı tamamlamış olma şartı aranmaktadır. Ancak Mevzuatımızın açık düzenlemesi askerlik çağına girdikten sonra yapılan yaş değiştirmenin bedelli askerliğe başvurmada etkisi olmadığını ortaya koymaktadır. Zira Askerlik Kanunu’nun 81. Maddesi düzenlemesi şu şekildedir:

“Askerlik çağına girdikten sonra yapılan yaş değişiklikleri (mahkemece resmi hastane doğum kayıtları esas alınarak yapılanlar hariç) askerlik işlemlerinde dikkate alınmaz. Ancak; yoklamaları sırasında aile kütüğünde yazılı yaşları ile görünümleri uyumlu olmayanlardan kayden yaş düzeltmelerine engel bulunmayanların yaşlarının düzeltilmesi için askerlik şubesi başkanı tarafından Cumhuriyet savcısına müracaat olunur ve yargılama sonucuna göre askerlikleri yaptırılır.

Birinci fıkra uyarınca yaşları düzeltilenlerden düzeltilen yaşlarına göre henüz askerlik çağına girmemiş olanların yoklamaları emsalleri ile birlikte yapılarak silah altına alınırlar. Birinci fıkra uyarınca yaşları düzeltilenlerden düzeltilen yaşlarına göre askerlik çağına girmiş ancak 23 yaşını bitirmemiş olanlar yoklamalarını müteakip emsalleri ile birlikte silah altına alınırlar. Düzeltilen yaşlarına göre 23 yaşını bitirmiş olanlar ise yoklamalarını müteakip Millî Savunma Bakanlığınca belirlenecek sınıf ve tertibat yerlerine derhal sevk edilirler.
Askerlik çağına girmeden önce yaşlarını büyütmüş olanların yoklamaları değişen yaşlarına göre yapılır…”

Düzenlemeye göre yaş değişikliği sadece resmi hastane kayıtlarına dayalı olarak yapılması halinde askerlik ve bedelli askerlik başvurularına etkide bulunabilecektir.

YAŞ DÜZELTME DAVALARININ SİGORTALILIK VE EMEKLİLİĞE ETKİSİ
 
Yaş düzeltilmesine ilişkin mahkeme kararları kararın kesinleşmesinden itibaren hüküm ve sonuçlarını doğuracaktır. Bu yüzden sigortalılık konusunda kişinin Sosyal Güvenlik Kurumuna ilk giriş tarihinden sonra yapılan yaş düzeltme işlemleri kural olarak sigorta işlemlerinde dikkate alınmayacaktır.[2] Tersi düşünceyle  ilk kez uzun vadeli sigorta kollarına tabi sigortalı olmadan önce yapılan yaş düzeltmeleri SGK tarafından geçerli kabul edilecektir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun mevcut bu düzenlemeleri Sosyal Güvenlik Kurumu’nca çıkartılan “5510 sayılı Kanuna Göre 4/1-(a) ve 4/1-(b) Kapsamındaki Sigortalıların Tahsis İşlemleri” konulu 2011/58 sayılı Genelgede de aynen korunmuştur. Ancak bu genelgede önemli bir farklılık olarak yaş düzeltmelerinin sigortalığa etkisinin birkaç istisna ile kabul edildiği görülmektedir. Genelgeye göre:

“Sigortalıların, iş kazasının olduğu veya meslek hastalığının tespit edildiği veya ilk defa uzun vadeli sigorta kollarına tabi olduğu tarihten sonraki yaş düzeltmeleri dikkate alınmayacaktır. Diğer taraftan, nüfus kütüğünde ilk defa kayıtlı olan doğum tarihinin; Nüfus kütüğünün yenilenmesi sırasında, yeni kütük kayıtlarına, Nüfus kütüklerinin naklinde, yeni nüfus idaresi kayıtlarına, Türk vatandaşlığına geçenlerin Türkiye’deki nüfus idaresi kayıtlarına, hatalı işlenmiş olması nedeniyle yapılan düzeltmelerin, sigortalıların iradesi dışında nüfus idaresince yapılan maddi hataların giderilmesi amacını taşıması nedeniyle düzeltilmesi halinde, bu hususların belgelenmesi veya mahkeme kararında belirtilmiş olması halinde söz konusu kayıt düzeltmelerinde, düzeltilen yeni kayıt esas alınacaktır” Bu düzenlemeler bahsedilen istisnalar kapsamındadır.

Diğer yandan emeklilik yaşının da yaş düzeltme davası açmak suretiyle giderilmesine hukuken mümkün bulunmamaktadır. Yaş değişikliği gerçekleştirilse dahi bu değişikliğin emeklilik için beklenmesi gereken süreye bir etkisi olmayacaktır. Anayasa Mahkemesinin 19.11.2008 tarihli 2008/64 Esas ve 2008/129 Kararında  ‘ilk defa sigortalı olunduktan sonra yapılmış yaş düzeltmelerinin emeklilik hesaplarında geçerli sayılmamasının Anayasaya aykırı olmadığı”  yönünde verdiği karar bunu destekler niteliktedir.

Fatih ÖZDEMİR / hukukihaber.net


-------------------------------------
[1]Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 15/09/2011 tarihli 2011/7240 E. ve 2011/8852 karar sayılı ilam.
[2] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.04.2010 tarih ve 2010/219 K. , Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, 3869/7700; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 21-316/322; kararları bu kapsamdadır.
    

​KAYNAKÇA;
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu
www.kararara.com
Nüfus Davaları (Ahmet Cemal Ruhi-Canan Ruhi, Seçkin Yayıncılık, Mart 2017)