Utanç tablosu!..

A -
A +

''G.Saray’da başkanın ağırlığı yok, disiplini sağlayacak bir yönetici yok, sözünü dinletecek hoca yok, arkadaşlarını uyaracak bir kaptan da yok!..''

 

Başta Galatasaraylılar olmak üzere “futbol izleyen” sporseverler hayret içinde, yazan çizenler, yorumlayanlar da yutkunuyor; “Şu Bruma’nın pervasız egoizmine, şu Sneijder’in rakiplere, hakemlere karşı önlenemez tacizkârlığına, şu Yasin’in saha içinde formasını, takımını, kendisini lekeleyen disiplinsizlik cüretkârlığına ‘Dur’ denilememesinin sebebi ne ola ki ve de ne anlama geliyor?..”
Hâlbuki “sebebi” de, “ne anlama geldiği” de o kadar açık ve ortada ki, ben de hayret ediyor ve şaşkınlık içinde kalıyorum; neden ve nasıl “şu çok acı gerçek” bir-iki cümle ile yazılmıyor, çizilmiyor, eleştirilmiyor; sayalım:
Galatasaray Kulübü’nde “Başkan ağırlığı yok”, bir. Galatasaray futbolunun başında “disiplini sağlayacak” bir yönetici yok, iki. Galatasaray takımında “kendisini saydıracak, sözünü dinletecek” bir hoca yok, üç. Ve de “saha içinde” kendini saydıracak, sözünü dinletecek, arkadaşlarını uyaracak, disiplin çizgisini aşanları, dağıtanları, çizgi içine çekecek bir “kaptan” yok, dört!.. 
Yani, Dursun Özbek “Başkanlıkta” yok, Levent Nazifoğlu “Futbol yöneticiliğinde” yok, Jan Olde Riekerink “Hocalıkta”  yok, Selçuk İnan “Kaptanlıkta”  yok; elbette Bruma “böyle” oynar, Sneijder “öyle” yapar, Yasin de “onlardan geri kalmaz”; eee, takımdaki diğer futbolcular da “bu kötü örneklere gösterilen müsamaha sürüp giderken” ne yapacaklar; yavaş yavaş yoldan çıkacaklar. Galatasaray’ın herhangi bir maçının 90 dakikasını kasetlerden “dikkatle izleyin”; ne dediğimi çok iyi anlayacaksınız!..
Peki, “benim bu gördüklerimi”, Galatasaray’ın değerli yöneticileri, çok saygın Divan Kurulu üyeleri görmüyorlar mı; elbette görüyorlar ama bir tanesinin bile Divan Kurulu toplantılarında kürsüye çıkıp da, “Galatasaray markasını zedeleyen bu çirkin görüntüleri eleştirdiğini ve tedbir alınmasının gerektiğini” söylediğini duydunuz mu?..
Ya da sevgili meslektaşlarımın, “birkaç istisnası hariç”, bu çirkin tablonun sorumlusu olarak “adı geçen sorunlu futbolcuları yazıp çizmekten öteye geçtiğini”, dahası “balığın baştan koktuğunu” açık açık yazdıklarını ve eleştirdiklerini gördünüz mü?..
Aziz Yıldırım’ı adeta “haklı çıkarmak için” Sneijder’in hemen her maçta “ısrar ve inatla” hakemler üzerine oynadığını, “seyirciyi tahrik edecek” bir “hakem konsomasyonunu” adet haline getirdiğini, ama bu futbolcuya (Acaba Avrupa’da, Hollanda’da yapabiliyor muydu) “hak ettiği kartların art arda çıkarılamayıp, sonunda kırmızı kartın gösterilemeyişindeki haksızlık” ve de hakemlere “Korkaksınız” damgasının vurulması, Galatasaray’ı yönetenleri rahatsız etmiyor mu, yüzleri kızarmıyor mu?
Koca Galatasaray’da “bu ayıplanacak tabloyu önleyecek bir güç neden yok”; bu sorunun cevabı da ortada; altını “tekrar” çiziyorum; zira “iş başında “o güçte adam yok” da ondan!..
Yöneticilerinin yere göğe koyamadıkları “alt yapı hocası” olan Riekerink Bey’in bilmesi gerekir ki, “öz disiplin, grup disiplinini, o da başarıyı getirir!..” 
Bilmiyorsa, ne işi var Galatasaray’ın başında; “biliyor” da “Ben aldığım paraya bakarım, gerisi beni ilgilendiremez” diyorsa, “bir dakika bile Galatasaray’ın başında tutulmaması” gerekir”; ama nerede o başkan ve yönetim?..
Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş; tencere kapaktan, kapak tencereden vazgeçmek istemiyor; alkışlar!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.