Üstün zeka için yüksek IQ yetmiyor

Üstün zeka için yüksek IQ yetmiyor

Çocuk psikolojisi uzmanı Jeanne Siaud-Facchin ‘Üstün Zekâlı Çocuğa Yardım’da 130’un üzerinde IQ seviyesinin üstün zekâ tanısına kılavuzluk ettiğini ancak yalnızca bunun bir anlamının olmadığını söylüyor. Siaud-Facchin “Üstün zekâlı olmak, diğerlerinden daha zeki olmak demek değil, farklı düşünme biçimiyle hareket etmek demektir” saptamasında bulunuyor.

ERKUT TEZERDİ/İSTANBUL

Üstün zekâlı olmak, farklı bir sistem içinde düşünmek ve özel bir zekâ biçimine sahip olmak demek... Fransız çocuk ve ergen psikolojisi uzmanı Jeanne Siaud-Facchin İletişim Yayınları’ndan çıkan ‘Üstün Zekâlı Çocuğa Yardım’ isimli kitabında böyle söylüyor. Ardından çocukların genel özelliklerini sıralıyor. Kitapta üstün zekâlı diye tabir edilen çocukların tanısından kişilik özelliklerine, duygusal durumlarından almaları gereken eğitim ve öğretim anlayışına kadar detaylıca anlatıyor. Peki kime üstün zekâlı deniyor, IQ ortalaması yüksek olan çocuklara mı? Siaud-Facchin IQ’nun kesinlikle başlı başına bir ölçüt olamayacağını dile getirerek şunları söylüyor: “Üstün zekâlı çocuk, özel eyleme özelliklerinin yanı sıra, hissedilir ölçüde yüksek potansiyele sahip bir çocuktur. Ancak eksiksiz bir psikolojik değerlendirme, etkili ve nesnel bir şekilde bu çocukları belirmeye imkân verir.”

Siaud-Facchin, üstün zekâlı çocukların belirlenme aşamasında geçerli kabul edilen zekâ testlerinde 130 civarında bir IQ düzeyinin dikkate alındığını ifade ediyor. Fakat bunun aslında bir zekâ ölçüsü olmayacağını söylüyor! “Bu, bir çocuğun zihinsel işleyişini aynı yaştaki bir başka çocuğunkiyle karşılaştırmaya imkân veren bir zihinsel kapasite değerlendirmesidir” diyen Siaud-Facchin “130’un üzerinde bir IQ, tanıya kılavuzluk eden göstergedir. Sonuç tek başına bir anlam ifade etmez. Rakamsal veri yeterli değildir” diyor. Üstün zekâlı çocuk, kişiliğinin bütünü içinde düşünülmeliymiş! Bu da zihinsel ve duygusal açılardan değerlendirme yapıldığında anlaşılırmış: “Önemli olan nicel ölçü değil, nitel yandır.”

18-03/19/basliksiz-1-1521411414.jpg

“Üstün zekâlı olmak, diğerlerinden daha zeki olmak demek değil” diyen Siaud-Facchin, şöyle devam ediyor: “Farklı düşünme biçimiyle ve akıl yürütme yapısıyla hareket etmek demektir.” Siaud-Facchin ayrıca böyle çocukların analiz yeteneklerine, algılarına ve başkalarının duygusal durumunu şaşırtıcı ölçüde hissetme yeteneklerine dikkat çekiyor.

Kitapta üstün zekâlı çocukların saptanması üzerine kişilikleri hakkında genişçe bir bölüm yer alıyor. Onlardan birkaçı şöyle:

Aşırı duyarlılık: Tüm üstün zekâlı çocuklarda görülür. Aşırı duyarlılık, imkân verdiği çevreyi algılama keskinliğiyle bir artıdır ama aynı zamanda bir duygusal incinme ve acı kaynağıdır.

Abartılı duygusal algı: Çevreye aşırı duyarlılık, abartılı duyusal algılamalardan ileri gelir. Siaud-Facchin, üstün zekâlı çocukların yüksek duyu kapasitesine sahip olduklarını belirtiyor.

Görme: Şaşırtıcı bir keskinlikle görüyor ve pek çok ayrıntıyı fark ediyorlar. “Bunlar genellikle araştırıcı bakışları olan çocuklardır” diyen Siaud-Facchin, bakışlarının bazen rahatsız ettiğini söylüyor.

Duyma: Hem çok geniş frekanstaki sesleri hem de aynı anda birçok sesi işitebiliyorlar.

Koku: Çok sayıda kokuyu ayırt edebiliyorlar. Çevreyi algılarken koku alma kapasitesini kullanıyorlar.

Tat:  Birbirine yakın tatları ayırt edebiliyorlar. Üstün zekâlı bir çocuk, keskin tadı olan baharatlardan keyif alabiliyor.

Dokunma: Fiziki teması seviyorlar. Diğerlerine dokunmak, nesnelere dokunmak, dünyayı algılamalarını tanımlayan bir bilgi kaynağı.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN