Türkiye’nin ilk atom mühendisi ve Üsküdar’da Bir Attar Dükkanı kitabının yazarı Ahmet Yüksel Özemre, 03 Nisan 1935 tarihinde Üsküdar’da doğdu. Annesinin baba tarafından Aliya İzzet Begoviç ile akraba olan Özemre’nin baba tarafının tamamı Enderun mensubudur. Dedesinin dedesi II. Mahmut’un Çuhadar Başısı’dır ve Aziz Mahmud Hüdayi Dergahı’nın haziresinde yatmaktadır. Babası, Üsküdar Kur’an tilavet ekolünün son şahsiyetlerinden olan Hafız Mehmet Nurullah beydir.
Özemre, Üsküdar’da bulunan babaannesinin babasına ait Münip Paşa Konağı’nda doğup büyüdü. Orta öğrenimi ve liseyi Galatasaray Lisesi’nde tamamladı. Burada geçen günlerini daha sonra ‘Galatasarayı Mekteb-i Sultânî’sinde Sekiz Yılım’ ismiyle kitaplaştırdı. Galatasaray Lisesi’nde iken atletizmde dereceler aldı. Galatasaray Lisesi öğrencisi olduğu halde Beşiktaş Kulübünde 5 sene atletizm yaptı. O yıllarda imza attığı yüksek atlama rekoru kendisi vefat edene kadar kırılamadı.
Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik-Fizik Bölümü’nde tamamladı. 1958’de Fransa Nükleer Bilimler ve Teknoloji Milli Enstitüsü’nden mastır derecesi aldı. 1965’te doçent, 1969’da 34 yaşında profesör oldu. Türkiye’nin ilk Atom Mühendisi unvanını alan Özemre, en genç profesörlerden biri olarak öne çıktı.
Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Almanca ve İspanyolca bilen Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre, uzmanlık alanı başta olmak üzere 390’ın üzerinde makaleye imza attı. Üniversitelerde bugün de okutulan Nötronların Difüzyon Teorisi başlıklı 2 cilt ders kitabı kaleme aldı.
1973’ten 1984 yılında emekli olana kadar İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Teorik Fizik Kürsüsü başkanlığı ve Matematiksel Fizik Anabilim Dalı başkanlığını sürdürdü. 11 yıl İTÜ’de Nükleer Enerji Enstitüsü’nde dersler verdi. Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi’nde önce araştırma görevlisi, daha sonra müdür olarak çalıştı. Atom Enerjisi Komisyonunda, TÜBİTAK Bilim Kurulu’nda, Bilim Adamı Yetiştirme Komitesinde görevler aldı. Türkiye’yi NATO Bilim Komitesi’nde, Avrupa Nükleer Enerji Merkezi Genel Kurulu’nda, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nda, OISD Nükleer Ajansı Yürütme Komitesi’nde uzun seneler temsil etti.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanı olarak görev yaptığı sırada Çernobil faciası yaşandı. Sorumluluğu üzerinden atmak isteyen politikacıların yönlendirmesi ve basının etkisiyle hakkında cumhuriyet savcılıklarına 400’ün üzerinde suç duyurusunda bulunuldu. 40 yıl hapis ve 40 milyar lira para cezası talep edilirken faciayla ilgili hiçbir suç isnat edilmeksizin bu davaların hepsinden aklandı. Ancak bu süreçte çok yıprandı.
1991 yılında “İlimde Demokrasi Olmaz” eserini, 1996 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından hatırat dalında ödül alan Üsküdar’da Bir Attâr Dükkânı isimli eserini kaleme aldı. Kendi ifadesiyle bir kısmı basılmamış halde 53 kitap yazan Özemre, yazma serüveniyle ilgili şunları söylüyor: “Benim bir kitabı bitirmem bir şeyi ifade etmiyor. Mektepte bize verilen eğitim dolayısı ile öylesine titizim ki ve yazdığım eserin akıcı bir üslûba sâhip olmasını öylesine istiyorum ki, bundan dolayı, en ufak bir makâlemi dahi, 20 – 25 defa baştan aşağıya tekrar tekrar okuyarak, gerekli düzeltmeleri yapmadan yayımlamam. Bu kitabı (Galatasarayı Mekteb-i Sultânî’sinde Sekiz Yılım) 43 defa okudum. Şimdi 44. okuyuşum.”
Uzun yıllar sağlık sorunları ile mücadele eden Özemre, 1958’den yılından itibaren 30 farklı ameliyat geçirdi. Bunların büyük kısmı sağ gözündeki rahatsızlık nedeniyle gerçekleşti. 4 kez kansere yakalandı. Bu günlerden şöyle bahsediyordu: “Geçirdiğim kanserlerden iki tanesi yavaş ilerleyen, iki tanesi son derece süratli ilerleyen kanserlerdi. Allanın lütfu ve keremi ile bunlar zamanında tespit edilip, gerekli ameliyatlar yapıldı. Büyük bir sabırla bunlarla yaşadım. Ve hayatımda, bütün bu hastalıklarım esnâsında bir kerecik olsun “Bu niye başıma geldi?” diye bir isyân içinde de olmadım. Daima tevekkül ile karşıladım.”
Üsküdar’a olan sevgisi ve tasavvuf alanındaki derin bilgisi ile hafızalarımıza kazınan Ahmet Yüksel Özemre, 25 Haziran 2008’de Üsküdar’da vefat etti. Gülnûş Vâlide Sultân Camiî nde kılınan namazın ardından Karaca Ahmet Mezarlığı’na defnedildi.
