Uşak’ın gururu iyiliklerin Efendisi “Uluslararası İyilik Ödülü” aldı

Türkiye Diyanet Vakfının "Dünyayı iyilik değiştirecek" sloganıyla düzenlediği “5.Uluslararası İyilik Ödülleri”, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla gerçekleştirilen törende sahiplerini buldu.
Uşak’ın gururu iyiliklerin Efendisi “Uluslararası İyilik Ödülü” aldı

SALİH KILINÇ / Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen törende, Türkiye'den ve yurt dışından bini aşkın yaşanmış iyilik hikâyesi içerisinden belirlenen yedi kişiye “5.Uluslararası İyilik Ödülleri” verildi.

Ödül alan 7 iyilik öncüsü içerisinde Uşak’ın gururu, iyiliklerin Efendisi, ünlü hemşerimiz tiyatro ve sinema oyuncusu Turgay Tanülkü’ de yer aldı. Kendisi de genç yaşında cezaevinde yatan sanatçı Turgay Tanülkü, ailesi cezaevlerinde bulunan çocuklarla 20 yılı aşkın zamandır adeta bir baba gibi ilgilendi. Onlara kol kanat gerip okuttu ve vatana, millete hayırlı bireyler olmasını sağladı. O, yirmiden fazla çocuğun manevi babası olarak çocukların ellerinden tutmaya devam etmekte ve ailesini gün geçtikçe genişletmektedir. İyilik bazen birilerinin umudu olmak bazen de kötülüklere kalkan olmaktır. Tanülkü’ye ödülünü Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş verdi.

GÖRDÜĞÜ İŞKENCELER SONUCU ÇOCUĞU OLMADI

Ünlü hemşerimiz burada yaptığı konuşmada törene katılanların da gözlerini yaşarttı.

Turgay Baba, “Eşimden her Anneler Günü’nde özür diledim. Kendisine bir evlat veremedim diye. Çünkü 1970’li yıllarda yattığım cezaevinde çocuğum olmasın diye her türlü işkenceyi yapmışlardı.

Ben de özellikle kader mahkûmlarının çocukları için eşimle bir şeyler yapmak için yola çıktım. 26 evlat ile ile başladık. Şimdi 101 evladım oldu. Büyük bir aşiret gibi bir şey olduk. Hepimizin değeri bu ülkeye layık olmaya çalışmak.

Kimseye minnet etmeden, kimseye destek olamadan kendi yağımızla kavrulan büüyk bir aileyiz. ve bu devam etmeli. Çünkü insanlar birilerinden bir şey beklemeye başladığı zaman yok olmuş demektir. Onun için kendi ayaklarımızla dimdik durmalıyız" dedi.

Kız çocukları için özel uyarılarda bulunan Tanülkü, "Erkek çocuğunu sokağa atabilirsin ama kızını atarsan, o kızı sokak bir daha geri vermez. Sokak büyük bir girdap ve yok eder. Sen evinde kendi çocuğuna nasıl bakıyorsan, sokaktaki evlada da öyle bakman lazım. Onun için herkesin sorumluluğu var " ifadesini kullandı.

TÜRK TİYATROSUNUN ÇİLE DOLDURAN DERVİŞİ

Uşaklı ünlü tiyatro sanetçısı Turgay Tanülkü, Eşme ilçesinin Yeleğen kasabasına bir eğitim kültür merkezi yaptırıyor. Tanülükü, Bu kültür merkezinde neler yapacağını, Uşak için neler yapmak istediğini, hayal kırıklıklarını, Gazeteci Salih Kılınç’ın kaleminden anlattı.

Turgay Tanülkü, Kurtlar Vadisi dizisinde “Şahin Ağa”, ”Eşrefpaşalılar” filminde, “Kahveci Davut” tiplemeleriyle gönüllerde taht kurmuş, sonra da birçok dizide hayat verdiği ağır ağabey tiplemeleriyle son yıllarda popüler olmuş bir tiyatro emekçisi.

Oysaki; Turgay Babanın, TRT’nin tek kanallı dönemlerinde yani 1970’li yıllarda ders verici “Beş dakika” programlarında ekranlarda yüzü görülmeye başlamıştı. Ben, 1990’lı yıllarda amatör gazetecilik yaparken bir yandan Uşak Belediyesi Fen işlerinde çalışıyordum. Dönemin belediye başkanı SHP’den Ali Künek’ti. Bir yandan da şu anki Defterdarlık İl Binasının altında, Uşak Belediyesi Sanat ve Kültür işlerine bakıyordum. Her biri cihan parçası gençlerle, o dönem, merhum Güngör Dilmen’in yazdığı “Kurban” adlı oyunu sahnelemeye çalışıyorduk. Turgay Tanülkü nerden duyduysa duymuş kalkmış gelmiş, bize yardımcı olmaya. Bir kez gelse yine eyvallah diyeceğim. Belki 3, belki 4 kez geldi. Benim tanışıklığım işte o zamanlardan başlar Turgay babayla.

Turgay Tanülkü, bana göre çilehanede vuslatı bekleyen derviş misali tiyatronun en aşağılarından gelerek, yavaş yavaş zirveye ulaşan bir tiyatro emekçisi. Zirveye gelince de. “Bana ne ben dünyalığım yaptım” demeyip, “Bu topluma borcum var. Beni Turgay Tanülkü yapan bu topluma borcumu ödemeliyim” deyip, cezaevlerinde tiyatro toplulukları kurmuş. Birçok şehirlerde belediye ve şehir tiyatroları kurulması için ön ayak olmuş. Hepsini başarmış da. Ama bir doğup büyüdüğü kenti Uşak’ta başaramamış. Yıllarca uğraştığı halde. Turgay baba Uşak’ta şehir tiyatrosu ve sanat kültür merkezi kurmamanın öfkesini, “Uşak’ta laf çok iş yok” diyerek çıkartıyor. Ama şimdilerde memleketi Uşak için kendi kolları sıvamış. Eşme ilçesinin Yeleğen Beldesinde bir eğitim kültür merkezi yaptırıyor. Kendi çabasıyla. Kimseden 5 kuruş almadan. Kimseye avuç açmadan. Kimsenin elini  eteğini öpmeden, Kimdi bu filmlerin ağır ve haşin ağabeyi? Nereden nereye gelmişti. Hiç Üşenmedim sordum Turgay Babaya  o da  sağolsun bizi kırmadı anlattı bir bir içinde ne var ne yoksa en halisinden duygularıyla. Ben de büyük bir zevkle, “Uşak Gündem” okurları için kalem aldım Turgay babanın dediklerini. ‘Elçiye zeval olmazmış’ diyerekten.

-Turgay Tanülkü kimdir? Ne yapar? Nereden gelir nereye gider? Turgay baba, senin ağzından dinleyelim mi?

Seve seve anlatırım. 1953 yılında Uşak merkez Durak mahallesinde doğdum. Fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. O kadar fakir ve ezik büyüdüm ki evimize meyve girmezdi. Kardeşlerimle meyve yemek için yere atılan bir ayva koçanını dişlediğimiz günlerimizi bugün gibi hatırlarım.

-Vay be dünyaya hayata 3-0 gerilerden başlamışsın. Peki, baba Tiyatroya nasıl başladın?  

Ben hep hayatı sorgulayan bir yapıya sahiptim. 1971 yılında  17 yaşımda, siyasi görüşüm yüzünden cezaevine düştüm. Duygusal kişiliğim beni farklı bir yaşam biçimine sürüklemişti. Uşak Cezaevinde başlayan mahkum serüvenim, 7 yıl Ulucanlar, Sinop gibi cezaevlerinde devam etti. Cezaevlerinde kaldığım dönemlerde, insanımın özlemleri, hasretleri bana ilham kaynağı oldu. Bu mevzularla ilgili oyunlar oynamaya hikâyeler anlatmaya başladım. Cezaevlerinde tiyatro sevgisi hızla yayılmaya başladı. Zamanla koğuşlar arası turne bile yapmaya başlamıştık. Yine aynı dönemde Ankara Devlet Tiyatrosuna gidip gelmeye başladım özel izinle. 1978 yılında Ankara’da tiyatrocu olarak mezun oldum. Cezaevinden çıkınca da Devlet Tiyatrosunda göreve başladım”  

Mahkum çocuklarına adanmış koca bir hayat

Turgay Tanülkü’nün cezaevleri ve mahkumlarla ilişkisi 7 yıllık cezasını çekince bitmiyor. Tam aksine yeni başlıyor. Hayatını mahkum çocuklarına adayan Turgay baba, 11 cezaevinde tiyatro dersleri veriyor. Mahkum çocuklarını alıp okutuyor. Röportajı gerçekleştirdiğimiz sırada yanımızda durn 24 yaşındaki Sultan da bir mahkum çocuğuymuş. Turgay babası mahkumlara oyunlar öğretirken 6 yaşında Buca Cezaevinde tanımış Sultan Kızı almış, okutmuş. Hukuk Fakültesini bitirmesine vesile olmuş. Sultan kız, kısmetse bugün yarın savcı olarak atanmayı bekliyor. Ne güzel değil mi? Kendisinin hiç çocuğu olmayan Turgay baba, destek verdiği bakıp okuttuğu 2 bine yakın mahkum çocuğunun babası olmuş. Eee… boşuna “Baba” demedik. Turgay Babanın malda mülkte gözü yok. En büyük hazinesi Sultan kız ve diğer 2 bin çocuğu.

-Turgay baba, Uşak’taki çocuklar için bir projen varmış. Nedir?

Ben İnsanlık onurunu ve sevgisini Uşak’ta tattım. 60 yıllık ahir ömrümde bu güzel memleketimin her tarafında bir iz bıraktı da kendi memleketim Uşak’a bir şey yapamadım. Ben bunun nedenini de, “Uşak’ta lafın çok işin az olması”. Bun son vermek için kolları sıvadım. Eşme ilçesi Yeleğen kasabasında bir eğitim merkezi projemiz var. Şuanda arazi sorunu çözülmüş durumda. Bu proje ile o bölgede alt kısımlarında sanat atölyeleri olan küçük evler kuracağız. Kimsesiz ya da yardıma muhtaç çocuklarımız burada hem eğitim görecekler hem de yaşamlarını sürdürecekler. Ben çocuğun eline ekmek vermek yerine kalem vermeyi tercih ediyorum. Okusun kendi ekmeğini kendi kazansın diye”.

-Peki neden Yeleğen’i seçtin?

“Uşak benim memleketim. Memleketime faydalı bir şey bırakmak istiyorum. Uşak’ın Eşme ilçesi Yeleğen kasabası 58 köyün ortak noktası. Yardıma muhtaç birçok çocuk var. Burada eğitim görecek çocuklarımıza eğitim verecek eğitim görevlileri tamamen gönüllülük esasına göre çalışacak. Evlerin alt kısmında bulunan resim, müzik, ayrıca çiftçilik yani toprak nasıl işlenir? Nasıl tarım yapılabilir? öğrenecekler”

-Tüm bunları bir başına mı yaptın?

“Aslında bunları yaparken yalnız değildim. Eşim çok destek oldu. Birde benim duygusal yapım çocuk özlemim bana çok yardımcı oldu. Bu sosyal sorumluluk projesi benim yaşam biçimimin bir tezahürü olacak bunun için çok önemsiyorum”