Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Önce yerel protesto gösterileri başladı. Sonra bu eylemler ülke çapında yayıldı. Bir süre olaysız gerçekleşen eylemler, karşı görüşlü göstericilere güvenlik güçlerinin müdahalesiyle çatışmalara dönüştü; ölenler ve yaralananlar oldu...
Venezuela’nın halen geldiği durum bu.
Korkulan şey, halkın bu şekilde sokaklara dökülmesi sonucunda bu Latin Amerika ülkesinin kaosa ve iç savaşa sürüklenmesidir. Velev ki bu krize daha fazla kan dökülmeden siyasi bir çözüm bulunsun...
Bu duruma nasıl gelindi?
Venezuela’ya 2000’lerin başında sosyalist rejimi getiren güçlü lider Hugo Chavez’in vefatından sonra yerine geçen Nicolas Maduro, onun izinde yürüyeceğini vaat etmişti.
Venezuela’da “Chavismo”ya karşı çıkanlar olmakla beraber, halkın geniş bir kesimi izlenen sosyal politikalardan memnundu. Yoksulluğa son vermek, daha adil bir gelir dağılımı sağlamak, kamu hizmetlerini geliştirmek için attığı adımlar Chavez’e bir hayli destek kazandırmıştı.
Düşüş yolu...
Maduro aynı politikaları izlemeyi planlarken, dünya petrol fiyatlarında büyük bir düşüş oldu. Bu, petrol ihracatına dayanan Venezuela ekonomisine çok sarsıcı bir darbe vurdu. Maduro ülke ekonomisinin tepetaklak aşağı gidişini frenleyemedi; başlıca gelir kaynağının kuruması sonucunda sosyal hizmetleri sürdüremedi ve halkın en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz duruma düştü.
Bunun sonucu olarak halk yiyecek sıkıntısı çekmeye, bir kesim açlıkla karşılaşmaya başladı. Enflasyon yüzde 700 düzeyine tırmandı, devalüasyon nedeniyle 40 bin bolivarlık aylık asgari ücretin değeri 60 dolardan serbest piyasada 12 dolara düştü.
Dünyanın en zengin petrol kaynaklarına sahip olan bir devletin yeryüzündeki en yoksul ülkeler düzeyine düşmesi ne kadar acı...
Uçuruma doğru...
Başkan Maduro ve Sosyalist Parti için bunun faturası çok ağır oldu tabii. Parti Venezuela Kongresi’nde azınlığa düştü. Maduro’nun popülaritesi de (yüzde 20 ile) dibe vurdu...
Muhalefet bu durumda Maduro’nun istifa etmesini ve erken seçimlerin yapılmasını istedi... Ancak Maduro buna şiddetle karşı çıktığı gibi, daha da otoriter davranmaya, kontrol ettiği adli ve güvenlik mekanizmalarıyla muhalifleri susturmak veya saf dışı etmek yolunu seçti.
Ülkeyi demokratik yoldan uçuruma yuvarlanmaktan kurtarmak umudunun kaybolması halkın sokaklara dökülmesine yol açtı. Maduro’nun bunu da kaba kuvvetle bastırmaya yönelmesi, işte şimdiki tehlikeli duruma götürdü...
Bu mesele sokakta halledilecek ve göstericilerin umduğu gibi, Maduro geri adım atıp çekilecek mi? Yoksa Maduro gene kendi etrafındakilerin desteğiyle sokakları kontrol altına alacak ya da muhalifleriyle bir siyasi çözüm üzerine anlaşmaya yanaşacak mı?
Venezuela’nın hangi yolu tercih edeceği yakından izlenmeye değer...