Ucuz kulüpçüler!
Fenerbahçe geçen hafta 19.07 ucuzluğu ile “Dünya Fenerbahçeliler Günü”nü kutladı. Ne kolay, ne ucuz değil mi? Kuruluş tarihini ortadan ikiye böl sonra bu bizim günümüz diye yeri göğü inlet... Buradan hareketle diğer iki tarihî rakibi de uyandıralım! Yani 19 Mart 03 Beşiktaş için... Yani 19 Mayıs 05 için de Galatasaray... Bu ne demek yahu? Bu uydurma işler için yeri göğü inletenler de bana göre gerçek taraftar değildir. Sizler hakiki kuruluş günlerinizi öğrenin, öyle bağırın çağırın! Bu arada 3 Mayıs 1918 de Fenerbahçe'nin kuruluşu günü değildir. O gün mü? Kimse bilemez...
Terim’in intiharı!
PSV maçının kadroları açıklandığında takımı yerleştireyim dedim ve aklım karıştı. Ama bir türlü futbol kimliklerine uymayan yerlere konduklarında tanınmayacak hâle gelen iki yıldız gene idam sehpasında idiler. Yani Arda orta alanda, Babel en son uçta... Ve de acının devamı savunma yerleşimin üçlü olması idi. Maçı birlikte izlediğim dostlara aynen şöyle dedim, "G.Saray beşlik olursa sakın şaşırmayın!" Yine uçtun dediler ama sonra tebrikleri kabul ettim. Bir kere daha yanılmadığıma üzgünüm. Hele hele Terim Hoca için...
Zahavi perişanlığı
O da ne demek demeyin. Bu Zahavi adlı oyuncu Galatasaray kalesine PSV forması altında üç gol birden attı. Eee ne olmuş yani? Efendim mesele şu... Bizim Hasan Çolakoğlu, yani menajer Hasan, bu Zahavi denen adamı geçen sezon önce Fenerbahçe'ye sunmuş. Çok bilenler topluluğundan futbol sorumlusu bir süre oyaladıktan sonra "İstemiyoruz" demiş. Hasan bu defa Başakşehir'e gitmiş. O günlerdeki hoca Okan ilgilenmiş ve “Alalım” demiş. Ama sonra olmamış. Acaba birileri kılçık atmış olabilir mi? Fiyatı mı? Sadece 2 milyon avro imiş... Ya işte böyle dostlar! O Zahavi şimdi PSV'de...
Vitor'un ilk tıraşı...
Fenerbahçe'nin resmî sitesinden Vitor Hoca’nın, Kemal Âdemi, Sadık Çiftpınar ve Mame Thiam'ı idman için başka sahalara sürdüğü açıklanmış. Merakım odur ki, bu üç futbolcu için acaba kulüpteki bilginler kaç para ödendiğini açıklarlar mı? Ama desenize Dereağzı'nda artık petrol fışkırıyor o pis koku yerine...
F.Bahçe havuzuna yasak!
Sarı lacivertli kulübe üye olanların yazın havuz keyfi yaşamaları için ya da her sezonda deniz manzaralı yemek yemeleri için bir tesis yapılmıştı. Adı da Fenerbahçe Spor Kulübü Faruk Ilgaz Sosyal Tesisleri idi. Hatta ben adın böyle tamamının yazılması için az mı Yıldırım yönetimi ile mücadele etmiştim. Neyse... Şimdikiler de havuz aidatını ödemeyen üyelerin buraya girmesini yasaklamış. Neymiş; pandemi ve bayram yoğunluğu varmış... Vah ki vah! Benim bir divan üyesi dostum da kapıdan tornistan yapmış bu yüzden... Bir kere daha vah ki vah!
Hagi ve Popescu armağanı!
Geçtiğimiz günlerde Florya'da Hagi ve Popescu'yu görmüştük. Anılarımız ayaklanmıştı. Öyle ya ülkemize ilk Avrupa Kupası’nı getiren oyuncuların başında geliyorlardı bu Rumenler... Sonra bir de baktık ki, 24 yaşında Cicaldau isimli bir Rumen orta alan oyuncusu havalimanına inmiş. Ve bu isim Hagi'nin gençler malzemesi imiş... Kaç paraya mı? 6,5 milyon avrodan söz ediliyor. Millî takımda da oynuyor bu isim... Bakalım göreceğiz. Meğerse Hagi ve Popescu Florya'ya bu iş için inmişler. Kaşınıp dururum ben açıkça...
İBB işkencesi!
Önceki gün yani salı günü 15.30 saatleri civarında Fenerbahçe'nin Kalamış durağında otobüs bekledim. Tam 1 saat 7 dakika sonra gelebildi. Girdim ve şoför arkadaşa sordum, "Kadıköy-Fenerbahçe seferleri kaç dakikada bir" diye... Cevap mı? Birer saat arayla... Bu sıcakta iyi mi? Kadıköy-Fenerbahçe arası da o kadar uzak ki sormayın... Eeee malum partinin elemanlarına oy verenlerin eseridir bu... Pardon unutmadan... Aynı gün Kadıköy durağında da Moda tramvayı bekledim. 40. dakika dolduğunda yürümek zorunda kaldım.
O hadsize soruşturma yeter mi?
Bizim gazetenin 9. sayfasındaki salı manşeti bu idi... Hani şu kahraman Ömer Halisdemir'i darbeci diye yorumlayan sözüm ona kadın... İyi Parti'nin Tokat İl Başkanlığı yönetim kurulu üyesi imiş o... Önce öfkelendim, sonra ne dedim biliyor musunuz? Şunu, "Eh partinin genel başkanı kadın otobüsün üzerinde konuşma yaparken eşi tarafından uyarıldığında tokadı adamın koluna patlatmış ise..." Ne günlere kaldık değil mi?