Türk Milletinin Aksakallısı Devlet Bahçeli

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Türkiye'de uygulanmasından bu yana önemli siyasi gelişmelere ve siyaset anlayışında büyük değişikliklere neden olmaktadır.

PAYLAŞ
Haber Kasaba - Haber Kasaba

Esasında siyasette yeni yöntemlerin ve arayışların devreye sokulmasının temelinde Recep Tayyip Erdoğan başarısının 18 yılı aşan bir süredir bir türlü kırılamamış olması yatmaktadır.

Erdoğan karşıtlarının halkın teveccühünü ve desteğini kazanmak üzere halkın beğenisini kazanacak yeni hizmet projeleri önermek yerine iktidarı devirmeye endeksli planlar içinde olduğunu görmekteyiz.
Cumhurbaşkanını siyaseten yok etmek isteyen zillet ittifakının başrol oyuncusu CHP ve lideri Kılıçdaroğlu yandaşlarının eşliğinde her gün başka bir söylem ve iddiayı gündeme getirmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan her seçimde artan oranlardaki milletin oyuyla iktidara gelmesine rağmen ahlak dışı unsurlarla tehdit ve baskı altına alınmak istenmektedir.
Ayrıca yurt dışı merkezli döviz operasyonları, sosyal medya destekleri gibi diğer faktörler de bu yolda malum muhalif zihniyete desteğe devam etmektedir.

Tüm bu saldırılara karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan elinde bulundurduğu iktidarın hakkını vererek mücadele etmekte, özellikle kendisine güçlü bağlarla bağlı gönüllülerle mukabele ederek her türlü tehdidi savurmaya çalışmaktadır.

Cumhur İttifakı ve muhalefet arasındaki bu çekişmeye MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yaptığı katkı çok partili siyasi hayatımızda emsali görülmemiş bir etkinlik ve boyuttadır.
Uzun süredir bugün Erdoğan’a karşı operasyonlar yapan odakların gerek partisi MHP, gerekse şahsen hedefinde olan Bahçeli yaşadığı olayların yarattığı tecrübeyle Erdoğan’a büyük destek vermektedir.
Eski sağlığına kavuşan Milliyetçi Hareketin lideri özellikle son zamanlarda alışık olmadığımız sıklıkta dikkat çekici açıklamalar yapmakta, Türk Siyasetindeki tartışmalara yön tayin etmektedir.
Muhalefetin önce İP lideri Akşener’in ağzından ortaya atılan “memleket masası”, ardından CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun yeniden gündeme getirdiği “kiralık milletvekili” açıklamaları Bahçeli’den net karşılıklar gördü.
Meral Akşener’in kendi ifadesiyle, önce orada ne işimiz var deyip sonra Esad’la Türkiye arasında arabuluculuğa soyunduğu Suriye konusunu, bütün partiler bir araya toplanarak ele alalım dediği gibi Londra merkezli döviz saldırısını takiben “memleket masası” önerisi gündeme getirdiğine şahit olduk.
Akşenere’ göre Erdoğan başkanlığında oluşturulacak bütün parti liderlerinin memleket meselelerinin ele alındığı masada toplanmasıyla döviz vurguncularına ve arkasındaki ülkelere güçlü bir karşılık verilmiş olacakmış.
Akşener ve İP’in sözcülerinin partilerinin kuruluşlarından bu yana ortaya koydukları söylem ve siyasi tavrın, Erdoğan’ı devirmenin dışında bir amacı olmamıştır.
Sırf bu amaç uğruna, Devletimiz tarafından Suriye, Doğu Akdeniz ve Libya gibi sıcak bölgelerde yürütülen askeri faaliyetlerin yanı sıra Suriye, İsrail başta olmak üzere AB, ABD ve diğer ülkeler nezdinde yürütülmekte olan dış politikaların ısrarla karşısında yer almışlardır.

Milli birlik içinde yürütülme mecburiyeti olan devletimizin yetkili kurullarının da görüşleri doğrultusunda oluşturulan dış politik ve askeri faaliyetlerin karşısındaki tutumları yetmezmiş gibi halkımızın onayı ile yürürlükte olan Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini ortadan kaldırıp yeniden ülkemizi Parlamenter sisteminin açmazlarına sokmaya çalışmaktadırlar. 

CHP lideri Kılıçdaroğlu kurgulanmış olduğu anlaşılan bir ısmarlama soru üzerine, erken seçimin gündeme gelmesi halinde yeni kurulan partilere de tıpkı İP olayında olduğu halkın “kiralık vekil” değerlendirmesine neden olan emanet vekil verebileceklerini ifade etmiştir.
Yıllarca Türkiye’de IMF karşıtlığında nemalanmış olan sol siyaset sırf Erdoğan muhalifi olmalarından hareketle IMF ve onun temsil ettiği görüşlerin destekçisi olmuş, otel lobilerinde temsilcileri vasıtasıyla İMF ile pazarlıklar içinde olmaktan çekinmemiştir.
CHP ve Kılıçdaroğlu,
Suriye’de Esatçı, 
Libya’da Hafterci, 
Mavi Vatan(Doğu Akdeniz)’da Türkiye’nin resmi politikası karşısında yer almıştır.
Yukarıda ifade ettiğim tüm olaylarda Erdoğan karşıtlığını en üst seviyeye taşımış olan Kılıçdaroğlu kiralık milletvekilliği utancına bile aldırmadan aynı şeyleri yapmaya devam edeceğini ortaya koymaktadır.
Oysa Kemal Kılıçdaroğlu TBMM’nin 100 yılında meclis genel kurulunda 16 madde ile ilan ettiği önerilerinin bir maddesini ise “siyasi ahlak yasası” önerisine ayırmıştı.
Bu konuşmanın üzerinde henüz bir ay bile geçmeden “kiralık milletvekili” çağrışımları yaptıracak tutumlar içinde olmak tam bir samimiyetsizlik ve iki yüzlülüktür.

Bu iki açıklamaya da Sayın Bahçeli’nin tartışmaya muhal bırakmayacak bir açıklıkta karşılık verdiğini gördük.
Devlet Bahçeli, memleket masası kurulması önerisine, masa masaldır, masa maval okumaktır demek suretiyle kendine has unutulmayacak manşetlik karşılık vermiştir.
MHP lideri, Akşener’in memleket masası kuralım önerisinin HDP’li Sırrı Süreyya Önder’in “Dün bize aracı gönderen ve fikrimizi merak eden İYİ Parti bugün bize koordinat biçemez” sözleri sonrası İP-HDP ittifakının deşifre olmasının yarattığı kamuoyu tepkisini, Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kiralık vekil açıklamasını “Demokrasi ve millet iradesine vahim bir suikast niteliği taşıyan yok etmeye yönelik olduğuna işaret etmiştir.
Ayrıca Bahçeli, İP’i geçmişlerindeki kirli pazarlıkların hesaplaşmasını tamamlamadan onlardan gelecek hiçbir önerinin iyi niyetli olduğunun kabul edilemeyeceğini ortaya koymuş üç ayaklı masalarında onları CHP ve HDPKK ile baş başa bırakmıştır.  

Bu ahlaksız teklifin siyasetin saygınlığıyla birlikte Gazi Meclis’imizin güvenirliğine kesif bir saldırı olduğu da tartışmasızdır. 
15 Temmuz 2020’ye kadar CHP’den bahsi geçen partilere milletvekili nakli çok güçlü bir ihtimal olarak karşımızdadır” sözleriyle değerlendirmiştir.
Türk Milletinin yol göstericisi, aksakallısı Devlet Bahçeli’nin memleket masası önerisini 15 Temmuzun rövanşını almak isteyen Pensilvanya’da hazırlandığı iddiası son derece dikkat çekicidir.
Akşener ve Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını birbiriyle bağlantılı müştereken hazırlanmış bir planın parçaları olarak değerlendiren Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nu TBMM 23 Nisan genel kurul konuşmasına mukabil, 
1– Siyasi Partiler Kanunu hemen değiştirilmelidir.
2– Seçim Kanununda düzenlemeler yapılmalıdır.
3– TBMM İç Tüzüğü mutlaka yeni baştan gözden geçirilmeli, yeniden yazılmalıdır.
4– Milletvekili Dokunulmazlığıyla ilgili beklentiler karşılanmalıdır.
5– Siyasi Etik Kanunu çıkarılmalıdır.
6– Kamu Kurumu niteliğindeki mesleki kuruluşlarla ilgili kanuni düzenlemeler süratle gerçekleştirilmelidir.
Önerilerini gündeme getirmiştir.
Bahçeli bu önerilerle Kılıçdaroğlu ve zilletçi yandaşlarını şikayetçi oldukları konularda samimiyet testine tabi tutmaktadır.
Sayın Bahçeli’nin söz konusu açıklamalarından 15 Temmuz kanlı ihanet kalkışmasının 4. yılının önemli gelişmelere gebe oldu olduğu anlaşılmaktadır.
Anlaşılan bir diğer husus ise TBMM’yi, siyasi partiler, seçim ve siyasi etik konularında yapılacak değişiklik ve yeni yasal düzenlemeler gündemiyle yoğun bir dönem beklemektedir.
Türkiye’nin her türlü olumsuzluğa rağmen lider ülke olma yolundaki hızlı ilerleyişine şahit olduğumuz bu günlerin heba olmaması ve beklentilerimizin gerçekleşmesi en büyük dileğimizdir.

Ahet Orhan

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN