"Türkiye'nin riskleri büyüyor"

"Türkiye'nin riskleri büyüyor"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorunlara ilişkin hazırladığı haftalık analiz ve değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaştı.

13 konu başlığı altında ele alınan konular Türkiye’nin önündeki riskleri ve çözüm bekleyen sorunlarını içeriyor. Ana başlıkları özet halinde sunduğumuz değerlendirmenin tam metnini yazının sonundaki bağlantı üzerinden indirebilirsiniz.

  1. ABD baskısıyla “acele” imzalanan Trump-Erdoğan mutabakatı, Suriye yönetimini bağlamamaktadır. ABD, YPG’yi güvenceye almayı hedeflerken, ABD Kongresi’nden anlaşmaya karşı yükselen itirazlar dikkat çekicidir!

  1. 17 Ekim’de Türkiye ile Trump yönetimi arasında imzalanan anlaşmanın kamuoyuna açıklanan metinde sıralanan maddelerde güvenli bölgenin nereyi kapsadığı, genişlik ve derinliğinin ne kadar olacağı belirsiz! Ancak harekât başladıktan sonra Trump’ın attığı tweette yer alan “çizdiğim limitleri aşarsa Türkiye’nin ekonomisini mahvederim” ifadesi, harekât başlamadan önce 6 Ekim’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump arasında yapılan telefon görüşmesinde harekât için bir sınır çizildiğini işaret etmektedir.

DIŞ POLİTİKA ALANINDAKİ SORUNLAR

  1. Güvenli bölge ve harekâta karşı olduğunu açıkça ifade etmeye başlayan Rusya, SDG ile Şam yönetimini anlaştırdıktan sonra, Türkiye’nin Esad ile diyaloga girmesinde ısrarcı olacaktır. TSK’nın halen bulunduğu bölge dışındaki hemen tüm alanlara Rusya destekli Suriye ordusu girmiş durumdadır.  Muhtemelen Putin, sınırların Esad güçlerine devrini, güvenli bölgenin de Suriye topraklarında değil Türkiye sınırları içerisinde tesisini önerecektir.

  1. Rusya, Suriye’deki süreci değerlendirerek bölge ülkelerinde bugüne kadar ABD-İngiltere himayesindeki Kürtlere yönelik geliştirdiği yeni stratejiyi uygulamaya koyuyor. Tıpkı 17 Ekim Ankara Anlaşması’nda ABD’nin SDG-YPG adına masada pazarlık edip, ateşkesi sağlaması gibi, 22 Ekim’de de Soçi’de Putin hem Esad hem de SDG-YPG adına masada Cumhurbaşkanı Erdoğan ile pazarlık edecek. Esad ile anlaşma ve diyalogun yanında bu yolla SDG-YPG’nin de Esad ve Rusya tarafından kontrole alınıp, Türkiye için terör tehdidi olmaktan çıkartılacağı telkiniyle, güvence verecek.

  1. ABD-Rusya arasında Suriye ve Türkiye’nin ara verdiği harekât konusunda, yeni bir mutabakata varıldığı, yol haritası hazırlandığı yönündeki diplomatik analizler öne çıkmaya başladı.  ABD’nin çekilmesiyle artık Rusya Suriye’de sahadaki en etkin güç konumuna geldi. Bu konumunu kullanarak Erdoğan ile Esad’ı masaya oturmaya zorlamayı planlıyorlar. Tabii Esad’ın arkasında Rusya’nın yanı sıra İran’ın da olduğunu unutmamak gerekiyor.

  1. AB, Türkiye ile ABD arasındaki anlaşmayı eleştiriyle karşıladı. AB komisyonu ve Brüksel’deki liderler zirvesinde yapılan açıklamada Türkiye’ye yaptırımların sürmesi, TSK’nın Suriye’den tümüyle çekilmesi istendi. AB-Türkiye ilişkileri de Barış Pınarı Harekâtı sonrasında yeniden gerilimli bir sürece doğru ilerliyor. 22 Ekim’de sona erecek ateşkes/ara verme ardından şayet harekâtın devamı aşamasına gelinirse ABD ve AB’den yeni yaptırım listelerinin açıklanması da söz konusu olabilecek.

  1. Tunus'un yeni Cumhurbaşkanı, seçime bağımsız olarak giren Anayasa Profesörü Kays Said oldu. Çağdaş bir demokrasi vaadiyle seçime giren Tunus’un saygın anayasa hukukçusu Said, yüzde 72,53 oyla seçildi. 2010 yılında Arap Baharı'nın ilk doğum yeri olan Tunus'ta Said’in seçim sloganı “Halk istiyor” kısa sürede tüm kesimlerde geniş taraftar bulmasını sağladı.

EKONOMİ ALANINDAKİ SORUNLAR

  1. 2020 bütçesi 138,9 milyar TL açık hedefiyle TBMM’ye gönderilirken, 2019 bütçesi Eylül ayında 17,7 milyar TL açık verdi. Ocak-Eylül dönemi dokuz aylık bütçe açığı, 85,8 milyar TL’ye ulaştı. Özellikle eğitim ve sağlığa ayrılan payların öne çıkartılmasına karşılık savunma giderleri için ayrılan ödeneğin 141,1 milyar TL’ye (24 milyar dolar) yükseldi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak yerine bütçe tasarısının Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından açıklanması da dikkat çekici!

  1. KÖİ modeliyle iktidara yakın şirketlere verilen otoyol, köprü, tünel, şehir hastaneleri projelerindeki dolar-euro endeksli hazine garantileri, geçiş ve hasta sayısı garantileri giderek bütçeyi zorluyor! 25-40 yıl arasında değişen garanti süreleri dikkate alındığında üç yılda üçe katlanan garanti ödeneklerinin, yakın gelecekte bütçeye ve ülke ekonomisine getireceği yükün daha da ağırlaşacağını, öncelikli alanlara (eğitim, sağlık, istihdam, yüksek teknoloji, tarım, gıda vb.) ayrılacak bütçe kaynakları üzerinde baskı oluşturacağını bugünden öngörmek yanlış olmaz.

  1. İşsizlikteki artış hız kesmiyor. Temmuz 2019 döneminde işsizlik oranı yüzde 13,9'a işsiz sayısı 4 milyon 596 bin kişiye yükseldi. Genç işsizlik yüzde 30’a yaklaştı. Kayıt dışı istihdamdaki artış, sorunun boyutlarını büyütüyor! Bu tablonun sürdürülemez olduğu, işsizlik sorununun geldiği noktada oldukça uzun bir süre ülkenin gündemindeki en çözümsüz ve yakıcı sorunların başında yer almayı sürdüreceği anlaşılıyor. Yeni Ekonomi Programı ve Orta Vadeli Mali Program’da, 2020 bütçe yasa tasarısında öngörülen, üst üste kesintisiz yüzde 5 büyüme hızı hedefinin gerçekleştiği varsayılsa bile bu veriler, işsizliğin gelecek yıllar boyunca en ağır ekonomik ve sosyal mesele olmaya devam edeceğini gösteriyor.

  1. New York Güney Bölge Savcılığı, İran'a uygulanan yaptırımların delinmesinde rol oynadığı gerekçesiyle Halkbank hakkında hazırlanan iddianameyi açıkladı. Barış Pınarı Harekâtı ile eş zamanlı açılan yeni Halkbank davası, bir anlamda gündeme getirilen ekonomik yaptırım süreçleri içerisinde değerlendirilebilir. Olası mahkûmiyet ve para cezası durumunda başta Halkbank olmak üzere, kamu bankaları ve Türk Bankacılık sektörünün bundan ağır bir şekilde etkilenmesi ve hasar alması söz konusu olabilir.

  1. IMF, Küresel Ekonomik Durum Raporu’nda Türkiye ile ilgili beklenti ve öngörülerine yer verdi. Raporda özel sektör borçlarının yüksekliğine dikkat çekilirken, büyüme ve enflasyon beklentileri de revize edildi! Yayınlanan raporda, Türkiye ile ilgili olarak özel sektör bilançolarının onarılması, kamu harcamalarında ve bütçede şeffaflığın artırılması, ekonomik kurumların saygınlık ve bağımsızlıklarının, korunması, siyasi müdahaleler olmaksızın kurallara dayalı şekilde çalışmalarının yeniden tesis edilmesi için geniş kapsamlı bir politika planına ihtiyaç olduğu vurgulandı.

  1. Rusya Devlet Başkanı Putin, geniş açılımlı diplomatik ve ekonomik ilişkiler stratejisiyle Ortadoğu’daki ağırlığını artırırken, siyasi ve askeri gücünü ekonomik hamlelerle de pekiştiriyor. Hem İran ile hem de karşılıklı anlaşmazlıkların büyük boyutlarda olduğu Suudi Arabistan ve BAE ile iyi ilişkiler geliştiren Putin’in bu hamleleri Kuveyt, Umman, Bahreyn gibi diğer petrol zengini Körfez Emirliklerinde de ciddi yankı buldu. Putin’in Körfez turunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok yakın ilişki içinde olduğu Katar’ı dışarıda bırakması dikkat çekiciydi!

Analiz ve değerlendirmenin tam metnine ulaşmak için aşağıdaki linke tıklayın.
ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU 21 EKİM 2019.docx