Türkiye ve Güney Kıbrıs Doğu Akdeniz'de neden çekişiyor?

Türkiye ve Güney Kıbrıs Doğu Akdeniz'de neden çekişiyor?
© Reuters
© Reuters
By Sertaç AktanCaroline Mortimer
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Türkiye'nin Akdeniz'de sondaj çalışmalaarına başlayacağını açıklaması ile Akdeniz'de ve Kıbrıs meselesi özelinde tartışmalar yeniden alevlendi. Peki bölgedeki bu çekişmenin gerisinde hangi sebepler yatıyor ve tarafların elinde hangi kozlar var?

REKLAM

Türkiye'nin Akdeniz'de sondaj çalışmalarına başlayacağını açıklaması ile Akdeniz'de ve Kıbrıs meselesi özelinde tartışmalar yeniden alevlendi. Peki bölgedeki bu çekişmenin gerisinde hangi sebepler yatıyor?

Geçtiğimi perşembe günü Türkiye'nin Kıbrıs adası yakınlarına sondaj için bir gemi göndermesiyle yeniden fitili ateşlenen tartışmada cuma günü Avrupa Birliği (AB) Devlet Liderleri Zrivesi'nde konuşan Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker yaptığı açıklamalarla AB'nin pozisyonunu net şekilde ifade etmiş ve birliğin Kıbrıslı Rumların arkasında duracağını belirtmişti. Juncker konuşmasında Türkiye'nin Akdeniz'de Kıbrıs sularında sondaj çalışması yapma kararını "kabul edilemez" olduğunu açıklamıştı.

Karpas yarım adası açıklarında 3 bin 300 metre derinliğe sondaj yapma hazırlığında olan Türk gemisinin çalışmaları durdurması için Yunanistan da Brüksel'e baskıda bulunarak AB'nin Türkiye'ye daha üst perdeden çağrı yapması için çaba sarf ediyor.

AB zirvesinde pek çok lider Türkiye'nin sondaj çalışmalarının uluslararası hukuka aykırı olduğunu dile getirdi ve bu durumun AB-Türkiye ilişkilerini olumsuz etkileyeceği çeşitli fırsatlarda ifade edildi.

Avrupa Konseyi'nin Türkiye'ye sağduyu çağrısı yapmasının ardından Ankara adanın Kuzey sularında sondaj yapma hakkı olduğunu yineledi ve bunun üzerine Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras sert bir açıklamada bulunarak "Türkiye Akdeniz'de sondaj yapmayı aklına bile getirmemelidir" dedi.

Çipras'ın bu açıklamasına ise AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan salı günü yaptığı grup toplantısı konuşmasında "Çipras bir şeyler söylüyor ama bu bizi ilgilendirmez" diyerek Türkiye'nin sahip olduğu dört arama ve sondaj gemisi ile Akdeniz'de gerekli çalışmaların yapılacağını ve bu çalışmalar yapılırken de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin önlem alacağını söyleyerek yanıt verdi.

Kıbrıs'ta bu duruma nasıl gelindi?

16. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu'na geçen adada çoğunluk olarak Rumlar yaşıyordu. Zamanla önemli sayıda Türk buraya yerleşti ve adadaki Türk toplumunun sayısı giderek arttığı gibi yerleşkeleri tüm adaya yayıldı.

19. yüzyıla gelindiğinde ada İstanbul'un Rus işgaline maruz kalmaması karşılığında Osmanlı tarafından belli bir süreliğine Rusya'yı ikna eden İngiltere'nin kullanımına verildi. Dünya savaşı çıkınca İngiltere tarafından ilhak edilen ada daha sonra 1960'ta bağımsızlığına kavuştu. O sırada ada nüfusunun dörtte üçü Rumlardan oluşuyordu çünkü önemli sayıda Kıbrıslı Türk Anadolu'ya göç etmişti.

Devamında adadaki Rumlar Yunanistan ile birleşmek istedi ancak Türkiye'nin ve adadaki Türk toplumunun karşı çabaları ile bu arzu gerçekleşmedi. Ancak çıkan olaylar sonucu Türkiye adaya garantör devlet sıfatı ile 1974'te askeri müdahalede bulundu.

Adada Rumlar yönetime darbe ile el koyduğu ve askeri bir cunta kurdukları için Türkiye'nin bu ilk askeri müdahalesine uluslararası arenada fazla karşı çıkan olmadı. Ne var ki, üç garantör ülke çatısı altında devam eden barış görüşmelerinden sonuç alamayacağını düşünen Türkiye görüşmeler tamamlanmadan ikinci kez askeri müdahalede bulunup daha büyük bir alanı adadaki Türklere tahsis edince vaziyet değişti.

İkinci müdahale nedeniyle Türkiye Birleşmiş Milletler tarafından 'işgalci' olarak tanımlandı ve kuzeydeki yönetim Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmadı. O zamandan bu zamana kadar Birleşmiş Milletler çatısı altında devam eden görüşmelerden bir sonuç çıkmadı ve bu nedenle Akdeniz'de her iki tarafın da ekonomik olarak ihtiyaç duyduğu enerji kaynağı arama çalışmaları önemli bir anlaşmazlık ve tartışma konusu oldu.

Taraflar ne istiyor?

Rum kesimi ile 1974'ten bu yana diplomatik ilişkisi bulunmayan Türkiye bölgedeki gaz rezervlerinde Kıbrıslı Türklerin de payı olduğunu ve bunun için uluslararası çalışmaların birlikte yürütülmesi gerektiği tezini savunuyor ve bu olmadığı takdirde Rumlar gibi Türklerin de kendi başına sondaj çalışmalarını yapacağı kaydediliyor.

AB'ye göre ise Kıbrıs tek bir ülke ve Türkiye bu ülkenin kuzeyinde 'işgalci' olarak bulunduğu için kuzey sularında balıkçılıktan enerji aramaya kadar tüm faaliyetler sadece 'Rumların hakkı'.

AB ne yapabilir?

AB eğer Türkiye sondaj çalışmalarını durdurmazsa 'ölçülü yaptırımlar' olacağını söylüyor. Bunlar arasında Türk şirketlerinin hesapları ve varlıkları dondurulabilir, sondaj çalışmasında yer alan belli kişilere veya gruplara seyahat kısıtlamaları getirilebilir.

Üst düzey bir AB yetkilisinin Euronews'a yaptığı konuyla ilişkin son açıklama ise Türkiye'nin sondaj adımında ısrarcı olması halinde Gümrik Birliği'ni genişletme görüşmelerinin sonlandırılabileceği şeklinde oldu. Yaptırımların Türkiye'nin adaylık statüsünü resmi olarak askıya almaya kadar gidebileceği belirtiliyor.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

AB'den Türkiye'ye sondaj yaptırımı: İki yönetici yaptırım listesine alındı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne 'Rus yapımı füze' düştü

Görüş | Doğu Akdeniz'deki faaliyetler Türkiye'nin sahip olduğu doğal haklarıdır