CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün gazetelerin Ankara temsilcileriyle kahvaltıda buluştu. Toplantıda seçim sonuçları değerlendirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Türkiye İttifakı” çağrısı ile SÖZCÜ davasında savcının verdiği delilsiz mütalaa değerlendirildi... Kılıçdaroğlu, SÖZCÜ davası ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şu soruyu yöneltti:

‘İDDİANIN İNANDIRICILIĞI YOK’

“SÖZCÜ, Türkiye’nin en genç, en dinamik, en çok okunan gazetesi. Böyle bir gerçekle karşı karşıyayız. İktidarın hoşlanmadığı bir gazete. Çünkü övgüye çok meraklı olan iktidar eleştiriye tahammül edemiyor. Toplumda büyük şaşkınlık yaratan da SÖZCÜ’nün FETÖ’cü olarak suçlanması. Öteden beri Fetullah Gülen örgütüne FETÖ dediğimiz ve o örgüte karşı yazılarıyla, yayınlarıyla, manşetleriyle eleştiri getiren hatta dönemin hükümetini bu bağlamda eleştiren, ‘niye siz bunları tutuyorsunuz, niye bunları savunuyorsunuz, niye bunlarla beraber yol yürüyorsunuz’ diye eleştiren bir gazeteye böyle bir davanın açılması da traji komiktir. İnandırıcılığı yoktur. Davanın kabul edilmesi daha büyük bir ayıptır. Eğer hukuk varsa bu davadan bir şey çıkmayacağını ben de biliyorum. Yumuşamadan söz ettik, Türkiye ittifakından söz ettik peki SÖZCÜ ne olacak? Medya üzerindeki baskılar ne olacak? Türk Hava Yolları’nın sadece belli gazeteleri yolcularına vermesi, hükümeti eleştiren gazetelere yasak getirmesi ne olacak? Ben bunu 15 Temmuz’dan sonra beni ziyarete gelen Sayın Binali Yıldırım’a söyledim. Türk Hava Yolları böyle bir ayrım yapamaz dedim. Niye böyle bir ayrım yapıyorlar? Ha bir objektif kural getirilir tirajlarına göre alınır gazeteler, tirajlarına göre konur, okuyucu hangisini isterse onu ister bitti bu kadar basit. Onun için hani Türkiye ittifakı eğer sağlanacaksa bütün bu alanlardan yola çıkılarak sağlanması lazım. Siz kalkacaksınız SÖZCÜ’nün, yöneticilerini, yazarlarını FETÖ’cü diye suçlayacaksınız... Fettah Tamince 17/25’den sonra gidecek Pensilvanya’ya, 17/25’den sonra Bank Asya’ya para yatıracak ona kalkacaksınız en büyük ihaleyi vereceksiniz, devlet protokolüne oturtacaksınız suçlu SÖZCÜ olacak. Kargalar bile güler. Onun için Türkiye ittifakı aranıyorsa bütün bu alanlarda kabinenin ya da sarayın doğru bir çizgi üzerinde politika üretmesi lazım. Dolayısıyla biz SÖZCÜ’ye yapılan baskının iktidar kaynaklı bir baskı olduğunu, susturmaya dönük bir baskı olduğunu biliyoruz. SÖZCÜ’nün sahibi, ekibi ve yazarları da bu baskılara boyun eğmeyeceklerdir. Çünkü onlar gerçek anlamda gazetecilik yapıyor.”



HESAP VEREN BİR YÖNETİM

- Cumhurbaşkanı’nın Türkiye İttifakı çağrısına ne diyorsunuz?

Türkiye milli konularda ittifak yapmak zorundadır. İttifak arayışında olanlar yönetenlerdir, onların olması lazım. İttifakın önünü tıkayanlar kim onlardır. Bizler değiliz.

- Belediyelerin önündeki yol nasıl?

Belediye başkanı koltuğuna oturduğunda tabloyu önüne alacak. Ama biz başkanlarımıza, ‘enkaz devraldık’ edebiyatı yapmayın, dedik. Baştan ağlama, mahvolduk atmosferini asla yaratmayacak. Hesap veren bir yönetim anlayışı. Bu anlayışı yaparsak güven kılarsak şu ortaya çıkar Türikye’yi CHP çok daha güzel yönetir. Kadrolaşmada, liyakat esas alınacak dedik. Başarıl bir genel müdür var ise, ‘eskiler atadı görevden alayım’ mantığı doğru değil.

- Bürokratlarınızı belediyelerde nasıl kontrol altında tutacaksınız?

Merkezden bütün belediyeleri denetleyeceğiz. Bağımsız bir denetim istiyoruz. Daha çok dikkat edeceğiz...

KILIÇDAROĞLU, KURMAYLARI İLE SÖZCÜ’YÜ AĞIRLADI


Kemal Kılıçdaroğlu Ankara temsilcileriyle görüştükten sonra, gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz ile gündeme dair sohbet etti. Kılıçdaroğlu, “En objektif haberleri yazan, sevilen gazete SÖZCÜ’nün her zaman arkasındayız” dedi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yarın Maltepe’de düzenleyeceği şenliğe katılmayacağını belirten Kılıçdaroğlu, “Kendi aralarında oturup eğlenecekler. Ben ziyaretine gideceğim” açıklamasını yaptı. ‘Merkezi iktidar ile yerel yönetimler arasında kriz çıkar mı?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Sadece muhalefete ait olan belediyelere yönelik kural ve girişim olursa hakkımızı ararız” yanıtını verdi.

ERKEN SEÇiM ORTAMI YOK


- Şartlar oluşursa erken seçimin de olabileceğini söylediniz. Bu bir erken seçim çağrısı mıydı?

Erken seçim çağrısında bulunmuyoruz; öyle bir ortamın olduğunu da düşünmüyorum. Seçimlerden önce de erken seçimin doğru olmadığını toplumun bunaldığını ifade etmiştim. Sayın Erdoğan ‘ekonominin sorumlusu benim, her şeyin sorumlusu benim’ demişti. Her şeyin sorumlusu olan Sayın Erdoğan’ın ülkeyi sağlıklı yönetmesi, ekonomideki kırılganlıkları azaltması, işsizliği azaltması temel hedefleri olmalı. Erdoğan ne yapacak bilmiyoruz, hangi adımları atacak bilmiyoruz. 100 Günlük Eylem Planı diyebilirsiniz ama, eylem planının içi boş. Ekonomi konusunda sağlıklı kararlar alamıyorlar, bunu tüm dünya görüyor...

- Asıl nedeni nedir?

Temel nedeni devlette liyakat sistemi çöktü. Bürokraside liyakat değil, sadakat, partililik esas alındı. İktidarın, Türkiye’yi sorunları doğru okuma, sağlıklı okuma, teşhis koyma kapasitesi artık yok. Kapasitenin yeniden olması için liyakat sistemi acilen geri gelmeli.

‘GERİLİMİ YÜKSELTİYOR’

Erdoğan artık gerilimsiz Türkiye istiyor. Bugüne kadar seçim öncesi de seçim sonrası da gerilimin olduğu Türkiye’yi doğru bulmadım. Gerilimi yaratan kendisidir, gerilimi sonlandıracak olan da kendisidir. Ama Erdoğan’ın günü gününe dakikası dakikasına uymuyor. Olaylardan çok hızlı etkileniyor. Etkilendiği olaylarla da gerilimin dozunu yükseltiyor. Böyle bir alışkanlığı var.

- Peki süreç nasıl işler?

Erdoğan’ın, milletvekili seçimi öncesi verdiği sözü ortada duruyor; ‘bunların sorumlusu benim çözeceğim’ demişti. Damadı Berat Albayrak’ın da 2.5 milyona iş bulma sözü vardı. O sözü yerine getirmesini bekliyoruz. Erdoğan ‘Türk Lirası değer kazanacak, ekonomi rayına oturacak’ da demişti. Yapmasını bekliyoruz, yaparsa kendisini alkışlarız. Yapamazsa bunun herhalde bir sorumluluğu var, onu da kendisi yerine getirecektir diye düşünüyorum. Bizim için bir erken seçim söz konusu değil. Biz tam aksine belediye başkanlarımızın vaatlerini yerine getirmesini istiyoruz. İktidar verdiği sözünü yerine getirmezse, yerelde iktidar olanların sözlerini yerine getirmesini istiyoruz. Toplumun iki farklı profili görmesini istiyoruz. Bu tablonun ortaya çıkması için de ‘erken seçim olmaması lazım’ diyorum.

HUKUKUN KIRINTISI KALDIYSA İPTAL OLMAZ


- Seçim iptal edilirse sokak karışır mı, kaos ortamı yaratır mı?

Türkiye de hakimler var ise iptal edilmez… YSK’da da Yargıtay ve Danıştay’dan gelmiş hakimler var. Benzer konularda daha önce vermiş oldukları kararlar var. İptal edilmeyecek ki sokak hareketlensin. Arzu edenler olabilir. Hukukun kırıntısı kaldıysa iptal edilmezi. İptal edilecek bir durum yok. Bir sayıldı, iki sayıldı, her şey yapıldı. Hiçbir seçimde yapılmayan tüm yollar denendi. Her yolun sonunda da İmamoğlu çıktı. Nesini iptal edilecek? Niye iptal edilsin.

- YSK’nın KHK’lılara mazbata verilmemesi kararına itirazı da ret etti...

YSK, KHK ile görevine son verilen kişilerin seçime girmesini kabul etmesi, sonra ‘siz kazandınız, ama kazandıktan sonra size vermeyeceğiz bu işi, siz belediye başkanı olamazsınız’ gibi bir karar verdi. Bu karar demokrasi ve hukuka aykırıdır. Kişilerden bağımsız olarak söylüyorum. Hangi partinin adayı olursa olsun, hukuk öngörülmesi gereken alandır. Böyle bir tablo aydınların siyasetçilerin doğal kabul etmesi gereken bir tablo değildir. YSK şunu yapabilirdi: ‘ben sizi kabul ettim ama hata yapmışım, dolayısıyla ben bu seçimi yeniliyorum’ diyebilirdi. Daha adaletli bir davranış olabilirdi. Bu ileride Türkiye’nin yüksek tazminatlar ödemesine neden olacak bir durumdur. Çünkü bu kişiler gidip haklarını arayacaklardır. Yasa dışı kuralların uygulandığı bir Türkiye tablosu tüm dünyanın önüne konulacaktır.

- Bu konuda da Erdoğan’a bir çağrınız var mı?

YSK’nın kararını adil bulmuyorum ama AK Partili görevlendirenler istifa ederse, yolu Erdoğan açarsa farklı ve güzel bir tablo ortaya çıkar.


Tank Palet Fabrikası mücadelesi sürecek


- Tank Paleti Fabrikası ile ilgili mücadeleniz sürecek mi?

Tank Paleti Fabrikası’nın peşini bırakmayacağız asla… Umarım sendikalar da bırakmazlar. Beni asıl üzen Sayın Devlet Bahçeli’nin suskunluğu.

- S-400’lerin alımı konusunda size hiç bilgi verildi mi?

Demokratik bir ülkede belli kararlar alırken, muhalefete bilgi verilir, ‘biz şu gerekçelerle bunu yapıyoruz’ denir. Bu bilgi sadece Genel Başkan’da kalacaksa, kalır. Bu gelenek Türkiye’de bozuldu. S- 400’ler konusunda gelen bazı bilgiler var. S-400 Türkiye güvenliği için gerekli ise alınacaktır. Hadi bizi bilgilendirmedin, gizli oturum ile Parlamento’yu bilgilendirirsin. Partileri dışlayan, ben bilirim ile yola çıkanlar dünyada yalnızlaşıyorlar. Tehlikeli bir şey. Dış politikada çok ciddi sorunlarımız var. Türkiye dışlanan bir ülke...