Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bazı insanlar star kumaşıyla doğar. İster politika, ister sanat, ister medya, ister spor alanlarında olsun, sahneye çıktıkları an, hatta sahnede hasbelkader göründükleri an ışık saçarlar ve tüm ilgiyi üzerlerine toplarlar.

        Zorlama değil, çok doğal bir elektriktir bu. Zaten yapayı da olmaz, olamaz. İmalat bir ışık üretimiyle star yaratılamaz, belki geçici bir yanıp sönme yaşanır ama biter. İnsanlar arasında çok nadir görülen star elektriği başka bir olaydır.

        Böyle bir elektriğe sahip olanın illa sizin seveceğiniz biri olması gerekmez. Hiç hoşlanmayabilir hatta nefret de edebilirsiniz ama ona kayıtsız kalamazsınız.

        Hangi alanda olursa olsun star olmak, hatta süperstar olmak diye bir olgu dünyanın her yerinde var. Bu, bence çalışarak ve projelendirilerek elde edilebilecek bir olgu da değil. Nitekim siyasetin her kanadında zorlayarak birilerini star yapmaya çalışıyorlar ama olmuyor. Medya da geçmişte bunu yapmaya çalıştı. Star kumaşı olmayan vasat birine tüm televizyonları da tahsis etseniz olmuyor, halkta tutmuyor.

        SAHNEYE ÇIKTI VE HAVA DEĞİŞTİ

        Bugün Yenikapı’da Cumhur İttifakı’nın mitingini Habertürk TV için takip ederken Tayyip Erdoğan sahneye çıkınca aklıma bu düşünceler geldi. Açıkçası Cumhurbaşkanı konuşmaya başlayana kadar mitingde coşkulu bir hava yoktu. 1 milyon 600 bin kişi gibi ciddi bir kalabalık vardı ama yer yer ölgün bir mitingdi bile diyebilirim.

        Fakat Erdoğan’ın sahneye çıkışıyla beraber hava bir anda değişti. Sadece birkaç hareketiyle ortamı dönüştürdü Erdoğan. İşte siyasette süperstar elektriği denen şey budur. Zaten işler iyi giderken ve herkesin morali yüksekken insanları coşturmak kolaydır. Mühim olan insanlar solgunken onları ayaklandırabilmek yani bir anlamda ölüyü diriltebilmektir.

        Hangi siyasi görüşte olursa olsun her entelektüel şu objektif gerçeği kabul etmeli: Son 100 senelik siyasi tarihimizde iki süperstar aktör oldu. Mustafa Kemal Atatürk ve Recep Tayyip Erdoğan.

        Politika tarihimizdeki diğer siyasi şahsiyetler bu iki ismin ışığı ile boy ölçüşemez. Hatta Kemal Paşa ve Tayyip Bey’e siyasi figürden ziyade tarihsel şahsiyet demek bence siyaset bilimi açısından da daha uygun olur.

        Ülkemizde objektif yapılması gereken siyasi analizler maalesef dünya görüşüne göre duygusal ve subjektif yapılabiliyor. İstediğiniz kadar Anti-Kemalist olun, Kemal Paşa’nın süperstar bir politik şahsiyet olduğu gerçeği değişmez. Kendi neslindeki tüm paşaları üst üste koysak hepsinin toplamının ışığı Atatürk kadar etmez.

        Aynı durum Başkan Erdoğan için de geçerli. Erdoğan’a karşı bazı kesimlerin duyduğu nefret Tayyip Bey’in istediği an oyunu değiştirebilen bir süperstar olduğu hakikatini değiştirmiyor.

        REKLAM

        ***

        Miting izlenimleri

        Dün İstanbul tuhaf bir sükunete sahipti. Yenikapı’daki miting nedeniyle kapanacak yollardan olsa gerek normalde pazar günü olan trafiğin yarısından azı ile karşılaştım yayına giderken. Ta ki meydana yaklaşana kadar… Aman Allahım, nasıl bir akın, nasıl bir kalabalık…

        Araba ile ancak meydanın 1,5 km kadar yakınına yaklaşabildik. Sonrasında kalabalıkların arasına karışarak yürümeye başladım. Sessizce, dalga dalga gidiyordu insanlar. Birçoğu ailece kadınlı, erkekli, çoluklu, çocuklu…

        Bir adam tam önümde yürürken bir yandan da yanındakine “Bu defa da Reis için, sırf onun için” diyordu. Yanına yaklaştım, “Neden?” dedim. “İmar Barışı’na başvuru ücretinden şikayet etti. Kolaysa yıksınlar başımıza, para mı var kızım. Çok pahalı oldu her şey ama Reis’e yine güveniyoruz. O giderse naparız diye bu kez de vereceğim” dedi.

        NEDEN SADECE TÜRK BAYRAĞI?

        Uzun ve kalabalık bir yürüyüşün ardından miting alanına girdim ve girdiğim anda gözlerime inanamadım. Yıllardır AK Parti mitinglerinin neredeyse tamamını, 15 Temmuz’un ardından düzenlenen Yenikapı mitingini yerinde izlemiş bir gazeteciyim. Hepsi aşağı yukarı benzerdi. Bayraklar, pankartlar, flamalar…

        Bayrak denizi
        Bayrak denizi

        Bu öyle değil. Ayak basar basmaz fark göze çarpıyordu. Sadece ve her yerde Türk bayrağı… Adeta bir bayrak denizi… Bunu AK Parti’nin ileri gelenlerine sordum. Aldığım yanıt hiçbir mesajın millilik ve beka kavramlarını gölgelemesini istemedikleriydi. Bunu vurgulamak için Erdoğan’ın konuşması sırasında açılan dev Türk bayrağını da kullanmışlar. O bayrağın kaç metre olduğunu merak ettim açıkçası…

        DURGUN BAŞLAYAN SONRA YÜKSELEN MİTİNG

        Yukarıda da yazdığım gibi başlarda büyük bir heyecan olduğu söylenemez dünkü mitingde. Ben bunu bu kampanya sürecinde yer yer görüyorum. İnsanlar art arda yapılan seçimler nedeniyle sandık yorgunu. Siyasetteki gergin hava, ekonomideki sıkıntılar da ruh haline yansıyor.

        REKLAM

        Ancak bu yorgun ve durgun hava Başkan Erdoğan’ın sahneye çıkması ile dağıldı. Çok ilginç bir şey Erdoğan’ın kitleler üzerindeki gücü. O konuşmaya başlayınca bir anda hava dönüyor sanki. Dün de öyle oldu.

        ***

        Bahçeli’nin “Kürt kardeşlerimiz” vurgusu

        Devlet Bahçeli’nin konuşmasında 3-4 kez özellikle “Kürt kardeşlerimiz” vurgusu yapması, kuşkusuz MHP’nin de dilinin değiştiğini göstermesi bakımından kayda değer.

        Bundan 20-25 yıl önce Kürt kelimesinin ağza alınmadığı, hatta Kürtlerin varlığının inkar edildiği bir Türkiye’de, MHP lideri için Kürt vatandaşları odağına koyan böyle bir hitap beklenemezdi. Bu, son derece olumlu bir dönüşüm.

        Sıklıkla AK Parti’nin MHP’lileştiği yorumları yapılıyor, ben Bahçeli’nin Kürt yurttaşlarımıza yönelik bu sahiplenici vurgusunun MHP’nin de merkez siyasete yerleştiğini gösterdiği kanaatindeyim.

        Diğer Yazılar