Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Birkaç gündür güney sahil bölgesini dolaşıyorum.

        Neredeyse hemen her turistik tesis sahibi aynı cümleyle söze başlıyor:

        “Umudumuz Ruslar...”

        Geçen seneyi darbe girişimi dolayısıyla zararla kapatan, Muğla’dan Gazipaşa’ya kadar uzanan işletmelerin bekledikleri turist sayısı da farklı.

        Tahminler 3.5 milyon ile 5 milyon arasında değişiyor.

        Uzun yıllar Rusya’dan turist taşıyan konunun uzmanına göre ise bu rakamlar gerçekçi değil.

        Verilere göre 2013-2014 sezonunda bölgeye 12 milyon turist gelirken, bu oran uçak krizi ve ardından gelen 15 Temmuz darbe girişimiyle 6.2 milyona inmiş.

        Yani bölge 5.5 milyon civarında kayıp yaşamış.

        Ruslardan boşalan alan da 2.5-3 milyon Avrupalı turistle doldurulmuş.

        Bu yıl durumun nasıl olacağını, rakamları neden yüksek bulduğunu sorduğumda ise veriler sundu.

        Bunun başında Rusya yönetiminin yüksek sayıda insanını turist olarak Türkiye’ye göndermeyeceği öngörüsü geliyordu.

        “Eğer Ruslar turizmde iyi davranacak olsaydı, hâlâ domates ve salatalık ihracatımız için uyguladığı ambargoyu kaldırırdı” dedi.

        İSTANBUL’UN KAYBI

        Son dönem yaşanan kriz sonrası, Hollanda, Almanya ve Nordik ülkelerinden de iptallerin geldiğini bildirdi.

        En büyük kaybın İstanbul’da yaşandığını da belirtip ekledi:

        “Ruslardan gelecek turist sayısı 2-2.5 milyon civarında kalır, bunu aşmaz. Çünkü veriler bize bunu açıkça gösteriyor. Gelmek isteyen de ölü fiyatına tatil yapmak istiyor. 2016 yılı yüzde 50 kayıpla kapatıldı, şimdi fiyat kırmalar başladı.”

        Kaybın diğer ülkelerden karşılanıp karşı- lanmayacağını sordum, yanıtı net oldu:

        “İran ve Körfez ülkelerinden gelenlere dönük bir umut vardı. Ama İran’dan Nevruz için 1 milyon bekleniyordu, 800 bin civarı gerçekleşecek gibi görünü- yor. Bu yıl Türkiye genelinde öyle 30-33 milyon gibi bir rakam olmaz, en iyimser ihtimal 20 milyon turistle yılı kapatırız.”

        SATIP GİDENLER

        Alanya bölgesine gelince bir başka turizm yatırımcısının verdiği bilgiler diğeriyle örtüşen nitelikteydi.

        İşletmenin patronu elini Antalya yönüne doğru uzatıp “Sadece bizim bu civarda 30 kadar tatil köyü var” tespitini yaparak devam etti:

        “Normalde 1 Mart’tan itibaren işçi alımına başlar, 1 Nisan’da da tesislerin açılışını yapardık. Bu yıl 1 Nisan tarihi itibarıyla 30 işletmeden 3’ü açmaya karar verdi, gerisi durumu görüp ona göre davranacak. Her birinde de 500 ile 800 arasında insan çalışıyordu...”

        Yol boyunca evlerin üzerinde çok sayıda satılık ilanı gördüğümüzü anımsattım.

        “Avrupalılar evlerini satıp ülkelerine dönmenin yolunu arıyor, o evler onlara ait olanlar” dedi.

        Nedenini sordum, “Kaygı...” demekle yetinip iç çekerek devam etti:

        “Onların burada olmaları ötekilerin gelmesini kolaylaştırıyordu, onlar için bir sigortaydı. Ama şimdi gidiyorlar. Sigorta ortadan kalkıyor, önce bunun görülmesi gerekir...”

        Şunu baştan belirteyim ki hem Antalya içindeki işletmeler, hem de Mersin’e kadar kıyı şeridinde bulunanların tepkisi büyük.

        Buna bir de Taşucu’nda rastlandığı gibi kamu görevlilerinin turistik alanlardaki “aşırı yasakçı” tutumları da eklenmiş.

        Onları yatıştıran ise aynı dili konuşan ve içlerinden biri olan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel...

        Herkesi kucaklayan tavrıyla bir paratoner gibi tepki emici haline gelmiş...

        Diğer Yazılar