TURDAKLA KOCATEPE'YE GECE YÜRÜMEK Üyesi olmaktan onur duyduğum Kulübüm Turdak’la Büyük Taarruzun 93. yıldönümünde, Şuhut’tan Kocatepe’ye Zafer Yolu yürüyüşüne katılmaya karar vermiştik. Kulübün 9. Kez katıldığı bu yürüyüş; gece yapılan bir yürüyüştü. Daha çok var derken beklenen gün geliverdi. Uzun süredir yürüyüş yapmamıştım. Bu yüzden acaba zorlanır mıyım diye düşünüyordum. Aynı endişeyi arkadaşlarım da duymuş. 25 Ağustos sabahı sırt çantamızı alıp otobüsümüze koştuk. Teker teker gelen arkadaşlarla selamlaşıp, kucaklaştık. Benim gibi herkeste bir heyecan vardı. Tam sekizde aracımız hareket etti. Konutlardan binecek arkadaşları da alıp yola çıktık. İki otobüsle gideceğiz tam yetmiş iki kişilik bir ekip olmuştuk. Adlarını yazdırıp yer ayırttıkları halde beş kişi katılmamıştı. Bu duruma Başkanın canı sıkılsa da yapacak bir şey yoktu. Programımıza göre; önce Kula, Yunus Emre Köyü'ndeki Carullah Bin Süleyman Camisi ve Tapduk Emre Türbesini ziyaret ettik. Cami; 1400 lü yıllarda “Dergah” olarak yapılmış 1700 lü yıllarda kubbe eklenerek Camiye çevrilmiş bir yapı. İç mekan süslemeleri ilgi çekiciydi. Turgutlu’daki Hacı Zeynel Camisi gibi. Kubbesi ve çevresi resimlerle süslenmişti.. Buradan kısa bir yürüyüşle Tapduk Emre'nin türbesine ulaştık. Yunus Emre'nin kırk yıl müritlik yaptığı ve " Senin kapına eğri odun yakışmaz" diyerek düm düz odunlar taşıdığı Taptuk Emre. Türbe çok iyi korunmuştu, temiz ve bakımlıydı. Bu Anadolu köyünde ilk dikkatimi çeken şey bu oldu. Yunus Emre'nin sözleri levhalara yazılıp yerleştirilmişti. Her bir söz bu gün bile anlamından bir şey kaybetmiyordu. İkinci mola ve gezi yerimiz Kula. Belediye Binasının önündeki parkta bir süre oturup dinlendik. İzmir'den gelen bir grupla birleşip Belediye'nin görevlendirdiği rehberimiz ile Kula evlerini gezmek üzere yürüdük. İlk sokaktaki tenekeci, demirci esnafı çalışırken gördük körüğün, ateşin karşısında. Tarihi Kula evleri görülmeye değer. Rumlara ve Türklere ait konaklar yan yana, iç içe. Rehberin açıklamalarıyla Rum evlerinin cephesinin sokağa baktığını, dış kapıdan doğru salona girildiğini öğreniyoruz. Türk evlerinde önce yüksek duvarla çevrilmiş bir avluya giriliyor. Avlulardaki nar ve ayva ağaçları da önemli. Bazı konaklar restore edilmiş, çoğunda aslını bozmadan oturanlar var. Kent Müzesi olarak düzenlenmiş konağı gezip fotoğraflar çekiyoruz. Zamanımız sınırlı olduğu için otobüslerimize geri dönüyoruz. Kötü bir şok yaşıyorum, cep telefonum yok, kent müzesi olan evde kalmış. Otobüsten inip taksi tutarak hemen eve ulaşıyoruz. Telefonumu koyduğum sedirde buluyorum. İçim öyle sıkılıyor ki arkadaşları beklettiğim için anlatamam. Dakikalar saatler kadar uzadı benim için. Hızla dönüp yola devam ediyoruz. Uşak'ı geçtikten sonra Banaz'da yemek molası verdik. Bizim için yerlerin ayrılmış olduğu Mega Müjde'de pidelerimizi yedik. Masalara konmuş olan salatalar nefisti. Yetmiş iki kişilik grup çabucak toplanıp otobüste yerimizi aldık. Dumlupınar Müzesi önünde indik. Müze o dönemde kullanılan silahlarla, komutanların ve savaşta yararlık gösterenlerin resimleriyle donatılmış. Camlı bir kabartma harita dikkati çekiyor, hemen inceliyoruz. Başkomutan Tarihi Milli Parkı ,içinde Büyük Taarruzun savaş cepheleri. Oklar, işaretler. Müze görevlisi grubumuza kısa bir açıklama yapıyor ve bizimle birlikte Dumlupınar Şehitliği'ne geliyor. Şehitlik onların adını yaşatacak, saygıyla anacak şekilde düzenlenmiş. Kurtuluş Savaşı'nda cephede ve cephe gerisinde 137.000 şehit verilir. Bu şehitlerimiz adına Kütahya ili Dumlupınar İlçesi sınırları içerisindeki Cafer Gazi Tepesi ve eteklerine Kültür Bakanlığı tarafından Dumlupınar Şehitliği yapılarak 1992 yılında ziyarete açılmış. Yurdun her köşesinden beş yüz kişilik şehit mezarları ve kitabeleri, tepede Mehmetçik Anıtı, Baba-Oğul Anıtı, Milis Anıtı, Atatürk-İsmet İnönü- Fevzi Çakmak Paşa üçlü anıtı ile ziyaret edilmesi gereken bir yer.Başkomutan Tarihi Milli Parkı içinde Şehit Sancaktar Mehmetçik anıtını ziyaret ediyoruz. 31 Ağustos 1922 günü erken saatlerde Gazi Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa ve Fevzi Çakmak Paşalar Başkomutanlık Meydan Muharebesinin yapıldığı savaş alanına hareket eder. Muharebe alanını gezerken Berberçam Tepe'de Yunan top mermisinin açtığı çukura gömülmüş bir sancaktar görürler. Aziz şehit toprağın üzerinde katılaşmış kolu ile sancağı dim dik tutmaktadır. Bundan etkilenen Atatürk savaş sonrasında yapılacak Şehit Asker anıtı için bunu sembol alınmasını ister. Dumlupınar'daki son ziyaret yerimiz Zafertepe-Çalköy'deki Zafer Anıtı. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın 30 Ağustos 1922 Büyük Meydan Muharebesini sevk ve idare ettiği Karargahın bulunduğu 1181 m. rakımlı tepededir .Çatılmış silahların uzaktan görünüşü veya alev alev meşale hissi uyandıran Zafer Anıtı Kurtuluş Savaşı'nı sembolize eder. Zafer Anıtı'ndan ayrılıp Afyon'a doğru yola çıkıyoruz. Şuhut'taki tören gece 22.00 den sonra başlayacağı için bir süre Afyon'da kalıyoruz. Burada başkanımız Celalettin Beyin önceden bağlantı kurup temin ettiği Kocatepe yürüyüşü için hazırlanmış olan Kuvayı Milliye Kalpak ve battaniyeleri dağıtıyor. Saatimiz gelince Şuhut'a hareket ediyoruz. Tören Alanı olarak Çakırözü Köyü Ortaokulunun bahçesi düzenlenmiş. Girişte bükme, ayran, soda ikram ediliyor. Ortada Afyon Mehter takımı marşlar çalıyor. Şuhut’lular ve Çakırözü köylüleri çepeçevre oturmuş izliyorlar. Yürüyüş için gelen dağcılar sırt çantalarıyla kalabalığa karışıyor. Bürokratların gelişiyle tören başlıyor, günün anlam ve önemi bir konuşmayla sunuluyor. Saat 24.00 geldiğinde yürümeye hazırlanıyoruz. Zafer Yolu Yürüyüşü takının altında grup fotoğrafı çekiliyoruz. Bu fotoğraftan sonra herkes gücü oranında bir performansla gittikçe dikleşen bir rampada sürekli tırmanıyoruz. Yol belli noktalarda projektörle aydınlatılmış. Jandarmalar koruma göreviyle konuşlanmışlar. Aramızda ambulans görevlileri de yürüyor. Aydınlatma noktalarında mola yerleri var. Su ve ayran ikram ediliyor. Çay ve soğuk sandviç ikramı da vardı. Tırmandıkça hava iyice soğudu. Zaman zaman tanıdık dağcılarla karşılaştıkça keyifli anlar yaşadık. Çok zorlanmasak da 14 kilometrelik yolu 4 saatte yürümüşüz. Gece dört gibi Kocatepe'ye ulaştık. Uzun bir çorba kuyruğuna biz de eklendik. Askerlerimiz binlerce kişiye bardakta çorba ve üzüm hoşafı ikram ediyordu. Buz gibi havada sıcak çorba ilaç gibi geldi. Çok üşüdüğümüz için hiç bir şey düşünemez hale gelmiştik. Zaman geçirmek zorlaşmıştı.Dağılan arkadaşlarla buluşmaya çalıştık. Sabah altıya doğru gelen otobüsümüze kendimizi attık. Dönüş yolunda ısınmanın verdiği rahatlıkla herkes uykuya daldı. Afyon Kocatepe Zafer Yolu Yürüyüşünü başarıyla gururla tamamlamış olmanın mutluluğu ile döndük.
GÜNCEL
30 Ağustos 2015 - 00:36
Turdak'la Kocatepe'ye gece yürümek
GÜNCEL
30 Ağustos 2015 - 00:36